11

9.4K 534 120
                                    

Bütün günüm korkarak geçti. Seo joonun yanından hic ayrılmadım. Çünkü rüyamdaki kadın bile bahsetmişti ve ben gerçekten korkuyordum.

Sonunda etütte bittiğinde zaten derstten bes dakika once toplamış olduğum çantamı aldığım gibi jungkookun yanına sınıfın diğer yanına uçtum.

Bana şaşkın bakışlarla baktı sonra geri çantasını toplamaya devam etti. Bir kac kız hatta çoğu sınıftan çıkmaya başlamayan kisi bana tuhaf tuhaf bakıyordu.

—Jungkook gerçekten çok önemli bir konu hakkında konuşmamız gerekiyor dedim.

Tam bana cevap vericekken adını tam hatırlamadığım bir kız

—Aşkını mı ilan ediceksin?  Senin önemli neyin olabilir ki?  Dedi ezikler bakışla.

—Uğraşamam diyip çantasını omzuna takıp yanımdan geçti jungkook.

Bana laf söyleyen kızı boşverip jungkookun pesinden yetiştim.

—Öyle düşündüğün gibi aşk tarzı konular degil. Gerçekten seni ilgilendiren önemli bir konu. Bana inanıyorsan kütüphaneye gel. İnanmıyorum diyorsan da ki bu konu da haklı olabilirsin hic birimizi güzel bir son beklemiyor diyip onu hızlıca gecip küçük bedenimle merdivenlerden inen öğrencilerin arasına sıvışıp hızlıca en alta kütüphaneye gittim.

Tabiki kapı kilitliydi. Çantamdan anahtarı çıkarıp kütüphaneye girdim ve arkamdan kapıyı kapattım.

Çantamı bir sandalyeye bırakıp ayakta bi sağa bi sola gitmeye basladım. Aynı zamanda alnımı övüp soyleniyordum.

—Hayır tutup kolundan getiricektim. Ya gelmezse şimdi. Daha ne oldugunubike bilmediğim şeyler olurken ben bu çocuğa ne söylicem. Ya eve geç kalırsam ailem nabıcak beni o zaman? 

Kütüphanenin kapısının açılmasıyla sustum. Anında göz göze gelirken içim ürpermişti.

—Umarım boş şeyler değildir dedi buz gibi sesiyle. İcimi anında korku sararken nerden baslıycagımı bilmiyordum.

Titreyen ve terlemis ellerimi sıkıntıyla kısa eteğime silip konusmaa başlamak için yere indirdiğim bakışlarımı kısa bi anlığına yüzüne çıkarıp sonra geri kaçırdım.

—Kapıyı kapat ve gel dedim.

Derin bir nefes alıp kapıyı kapatıp yanıma geldi. Çantasını bırakıp karşıma dikildi. Aramızda bes adım falan vardı.

Kafamı hafif kaldırıp konuşmaya başladım. Gözlerinin icine bakarak.

—Rüya görüyorum. Dedim ve durakladım.

—Banane senin rüyandan dedi.

—Keşke öyle olsa ama değil. Güzel bir kadın geliyor. Gerçekten çok güzel kumral sacları siyah gözleri asırı beyaz teniyle kusursuz bir tanrıça gibi karanlığın icine bir ışık olarak gelip benle konuşuyor.

—Sus burda konuşmayalım evime gel dedi ve bana dahi söz hakkı bırakmayarak ikimizinde çantasını alıp kolumdan tutup sürüklemeye başladı.

En azından üstümdeki uzun kolluydu. Gerci uzun kollu olmasa bütün gün okulda herkese sargılarım hakkında bahane üretmek zorunda kalırdım ya.

Bir arabanın arka koltuğuna bindiğimizde gerçekten acayio stresliydim. Durmadan dizimi sallayıp normalde hiç alışkanlığım olmayan tırnaklarımı yiyordum.

Gerçekten o kadının jungkookla ne ilgisi vardı. Tamam jungkook da kusursuz bir cilde sahipti. Siyah saçları ve kahverengi gözleri falan vardı ama rüyamdaki kadınla ne alakası vardı?

Kafamı hafif jungkooka çevirdiğim de o da aynı anda bana çevirdi. Birden kadının yüzünün gözümün önüne gelmesiyle jungkookla ikisinin ne kadar benzediğini farkettim.

Kardeşi miydi?  Olabilirdi. Gençti çünkü. Peki kardeşi dahi olsa nasıl rüyama gelebiliyordu ki?

Sonunda lüks bir eve geldiğimizde arabadan indik. O önden hızlıca yürümeye başladı. Bende arkasından hafif kosar adımlarla ona yetişmeye çalışıyordum.

Kapının önüne geldiğimizde hızlı hızlı zili çalmaya başladı.

—Patlama jungkook geldim diye içerden bir erkek sesi geldi.

Kapı açıldığında beni görmesiyle şaşkına uğrayan erkek jungkooka sorgular bakışlarla baktı.

—Sonra anlatırım önemli şeyler var sanırsam diyip beni de kolumdan tutup içeri soktu.

Tekme gelen yeri tutmasıyla yüzümü burusturdum. Ama bisey belli etmemek icin dayanmaya çalıştım.

Klasik dışı gibi ici de lüks olan bu yerde direk salona getirdi beni.

—Bir yere otur üstümü değiştirip geliyorum. Sonra anlatacaksın her seyi en baştan dedi oldukça sert ve soguk bir tavırla.

İçerde adlarını bilmedigim 2-4-6 erkek daha vardı. Yani jungkookla biriikte 7 kişi vardı.

Derin bir nefes alıp yavaşça koltuğa oturdum. Hic kimsenin yüzüne bakmadan dümdüz yere bakıyordum. Beni incelediklerini tahmin etmek cok da zor değildi.

Çalan telefonumla aniden irkildim. Saçlarımı geriye atıp hırkamın cebinden telefonu çıkardım.
Annem arıyordu. Hesap vermek zorundaydım. Aslında yalan söylesem ne kadar anlaşılırdı.

Telefonu açıp kulağıma götürdüm. Hala gözler benim üzerimdeyken konuşmak tuhaf olucaktı.

—Sen nerdesin su ana kadar evde olman gerekiyordu. Dedi oldukca sert ve otoriter bir sesle.

Ne desem kurtarırdım. Etrafta gözlerimi gezdirdim bir kaçıyla göz göze gelirken onları pas geçip bahçedeki havuza gözlerim ilişti.

—Parti!  Havuz partisindeyim. Cok yakın bir arkadaşımın oldukça saygın ve önemli bir partisi. Seni arıycaktım üzgünüm.
—Peki tatlım o zaman sorun değil. Sana yakışır bir parti olduğunu tahmin edebiliyorum. İyi eğlenceler.
—Saol diyip kapadım.

Bi yalancı olmadığım kalmamıştı. Yakında katilde olurdum. Daha önce de sınav sorularını çalmıstım. Ben ne kadar arsız bir ogrenciymisim ya. Adam da dövdüm.

Gülme sesiyle kafamı kaldırdım. Hepsinin yüzünde tuhaf bir ifade vardı. Niye durup dururken gülüyorlardı. Yalanıma mı?  Ben de olsam ben de gülerdim heralde.

—Sen kimsin dedi oldukça otoriter sesli biri.
—Ben eul ji jungkookun sınıftan arkadas...  Tanıdıgıyım. Diyerek düzelttim. Arkadaş sayılmazdık. Gerçekten hic bir alakamız yokken niye ben?

Jungkook sonunda geldiğinde benim tam caprazımdaki koltuğa oturdu.

—Size anlatmam gereken şeyler var başta anlatmayı düşünmüyordum ama sanırsam iş daha da ciddi. Dedi jungkook.
—Bize anlatmadığın ne olabilir?  Ve bu insan kız kim? 

İnsan kız mı?  Sen Nesin zombi mi?  Saçmalığa bak abi ya. İnsan kız. Baska ne lakaplar takılcak acaba?

—Şuan anlatmıycam önce eul ji'nin anlatcaklarını dinliyip sonra size toplu anlatırım. Beraber karar veririz dedi.

—Peki tarzı saçma sapan onaylayıp gecistirdiler.

—Gel burda konusmuycaz dedi buz gibi sesiyle.

Kesinlikle bunun sesini ıstıcıya koymalıydım. Ben burda üşüyordum o ne kadar farketmese bile sesi iç ürpertiyordu.
Gerci bu evde birazcık korkutucuydu.

Ya da Vazgeçtim ben cok korkaktım. En azından dayak yemekten yırtmıştım.

Havuzun kenarına gelip durdu. Ben de ondan ve havuzdan cok daha uzakta durup önce onun konuşmasını beklemeye başladım.

Sudan korkuyordum. Gerçekten korkmadıgım hic bir sey yoktu su hayatta.

Kan Mı? Aşk Mı? ~Jeon Jungkook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin