—Anlatmaya başla en başından. Sonra düşünüp karar veririz.
Kafamı sallayarak onayladım. Sonra arkasının bana dönük olduğunu anlayınca
—Tamam başlıyorum o zaman diyerek uzun konuşmama başladım.—Rahatsızlanıp okula gelmediğim gün cuma günü yani. Sıkılıp öylesine kitap alıp okumaya başlamıştım. Daha 10. Sayfasındayken aniden çöken uyku yüzünden kitabı bırakıp uyumaya başladım.
Gercekten hayatımda ilk defa rüyamda gördüğüm bir kadın vardı karşımda. Etraf kapkaranlık sadece o parlıyordu.
Tanrıçanın güzelliğine sahip bir kadındı. Kumral sacları, siyah gözleri, bembeyaz teniyle harika duruyordu.
Üstünde güzel beyaz bie elbise vardı. Ama anlamadığım şekilde kalbinin olduğu kısımda kan vardı.
Nasıl oldugumu falan sordu. Ben de ona cevap vermeden direk siz kimsiniz dedim. Sorumu boşverip seni seçiyorum dedi.
Neyde beni seçtiğini sorduğumda bir tek bana senin yardım edebileceğini, sana bunları anlatmam gerektiğini söyledi.
Bende jungkook kim diye sordum. Hemen aklıma gelemezdin sonuçta. Okula yeni gelmis bir öğrenci olarak böyle bir durumda hemen aklıma gelmen tuhaf kaçardı.
Sorumu cevaplamadı. Birbirinizin kurtarıcısı olucaksınız dedi. Tekrar senin kim olduğunu sorduğumda okula yeni gelen çocuk dedi.
Onun kim olduğunu sorduğumdaysa yakında öğreneceğimi söyledi.
Sonunda da benimle senin aksine istediği kadar konuşabilecegini söyledi. Ne anlama geldiğini bilmiyorum.
—Baska rüya gördün mü dedi.
Bazı yerlerini özellikle anlatmamıştım rüyamda.
—Var bugün okulda öğle arasında gördüm.
—O kadar yakın bir zaman da mı?
—Cuma da çok uzak sayılmaz aslında.
—Neyse anlat dedı tekrar buz gibi sesiyle.Etek yüzünden üşüyen bacaklarımı unutmaya çalışıp ikinci rüyamı anlatmaya başladım.
—İkinci rüyamda sadece sana sana anlatmam için acele etmem gerektiğini ve okulun cok tehlikeli bir hal aldığını söyledi. Beni bir tek sen koruyabilirmissin.
Öylece kafam eğik oldukça uzak durduğum havuza bakıyordum. Beni neden korusun ki? Düşününce bunlar cok mantıksız geliyor. Ama sadece rüyayla kalıcak bir şey değildi bu.
—Seni neden koruyayım ki? Dedi aşağılar gibi. Bende bunu düşünüyordum. Gerçekten beni niye korusundu ki?
—Bunlar bana ait sözler değil. Diyerek kendimi savunmaya gectim. Korumasın sanki ne yapabilicekti beni korumak amaçlı. Ne yapabilirdi? Neyden koruyacaktı? Okuldaki bir tane katilden mi?
Yemin ederim ölebilirdim sorun olmazdı.
Jungkook'un aradığı şeyin yerini biliyorsun.
Diye bi ses yankılandı zihnimde.—Bundan sonra burda kalıyorsun eşyalarını topla ve gel. Sakın bi hatanı görmeyim gram güvenmiyorum. Diyerek yanımdan hızlıca geçip gitti.
Harika. Yeni hayatım bu muydu yani? Berbat olduğunu şimdiden bile rahatlıkla anlıyorum.
Olduğum yere bağdaş kurup oturdum. gözümden akan yaş direk çimenle buluşurken ben sadece kenardan bulduğum dal parçasıyla toprağı öylesine deşiyordum.
Madem kadını dinleyip buraya kadar geldim her şeyi anlattım yine kadına güvenip sadece sabretmeliydim.
Çözülmüş bagcıgımı yavaşça bağlayıp ayağa kalktım. Acıyan karnımda bir de muhteşem yaralarım aklıma geldi.
Kremlerimi sürmemiştim. Neyse o kadar önemli değildi ama agrı yapıyordu hapı içmeyince.
Arkamı dönüp yavaşça eve yürümeye başladım. Ellerim ceplerimde kafam eğik bir sekilde iceri salona girdiğimde kimsenin olmayışına biraz şaşırsamda umursamadan bir koltuğa oturup etrafı incelemeye başladım.
O korktuğum ve asla bir odada hatta evde varlığını bile bildiğim tablolardan görünce içime bir ürperti yayılsa dahi yavaş adımlarla kalkıp tabloya ilerledim.
Fotoğrafta 10 yaşlarında bir çocuk vardı. Tuhaf derecede kırmızı gözleri ne kadar doğal dursada kameranın flaşından olabileceği imkanı vardı.
Açıkçası aynı jungkook gibi ne kadar modern olsada bu ev arkadaşları bu tablo hepsi beni nedenini anlamadığım bir sekilde korkutuyordu. Ve ben kendimi bu evde iyi hissetmiyordum.
Yavaşça arkamı döndüğümde merdivenlerin orda umursamaz bakıslı jungkooku gördüm.
—Yukarda bos bir oda var. İstediğin eşyayı atıp koyabilirsin sana kalmıs. İkinci soldan üçüncü kapı diyip mutfak olduğunu tahmin ettigim yere gitti.
Koltuğun yanındaki çantamı alıp ikinci kata çıkmaya başladım. Soldan üçüncü kapıya girdiğimde dekorasyonu ne kadar güzel olsada biblolar ve matruşkalar korktuğum baska bir nesne olarak karşımdaydı. Kesinlikle bunları atıcaktım. Çantamı kenara bir yere bırakıp bakmaktan bile korktuğum matruşka ve bibloları ellerime alıp koşar adım odadan çıktım.
Az önce jungkookun girdiği yere girdiğimde mutfak olduğunu doğrulamış oldum. Hemen tezgaha bırakıp ellerimi silkeledim. Hadi suyu anladık, karanlığı anladık, gok gürültüsü anladık matruşkalardan niye korkuyordum?
Öylesine süs amaçlı biblolardan niye korkuyordum? Hareket etcek gibi geliyordu çünkü.
Tablolarda ne bileyim insan gözleri veya baska bir sey onlarda korkunçtu işte.
Arkamı döndüğüm gibi mutfak kapısına yaşlanmış jungkookla göz göze geldim. Sorgular gibi baktığında kendimi acıklama ihtiyacı hissedip bugün ikinci yalanımı söylemek icin ağzımı açtım.
—Hoşuma gitmedi bem süzsüz sade şeyleri severim.
Omuz silkip benim tezgaha bıraktıklarımı alıp çöpe attı.
Buzdolabını açtığında artık gitme ihtiyacı hissedip mutfaktan cıkıp odama gelmiştim.
Gün boyunca hic bir şey yememiş olsam dahi alışkanlık gereği sadece yatağıma yatıp uyudum.
![](https://img.wattpad.com/cover/161172097-288-k491995.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kan Mı? Aşk Mı? ~Jeon Jungkook
Vampiro-Eğer hayatında gerçekten değer verdiğin birisi varsa Jungkook, tam da şu noktada çıkarman gerekiyor. Çünkü savaş çok yakın...