27

7.5K 433 126
                                    

—J-jungkook buraya gelmelisin dedim kekeleyerek.

Hemen yanıma geldiğinde baktığım yere oda bakınca şaşırmıştı.

—Doğumumdan tam iki yüzyıl önce dedi.

—Doğum tarihin ne?
—1 Eylül 1797 dedi.
—Gerçekten bunca senedir dönüşmedin mi? 
—Hayır hatta ilk defa sendim öğrendim melez vampir olduğumu. Her yıl tuhaf bir olay yaşıyodum aslında ama asla o şekilde düşünmemiştim dedi.

Dediklerini tamamen boşverip cok baska bir şey  söyledim.

—Kitaplığı it kapının burda bir yerde olması gerekiyor.
—Bana emir mi veriyorsun?  Dedi o kadar sertti ki ses tonu bütün vücudum kaskatı kesilmişti.

Bişey demiyerek sadece yüzüne baktım. Gözleri griye dönerken, birden damarları belirginleşmeye başlamıştı.

Ben korkudan iki adım geri giderken oldukça alaycı bir ifadeyle konuştu

—Noldu az önce bana emir veriyordun şuan korkuyor musun?  Psikopat sırıtışı beni daha da gererken ne yapmam gerektiği hakkında gram fikrim yoktu.

—Cebindeki iğneyi kullanabilirsin güzelim sesiyle elim anında cebimin üzerine gitmişti.

Enchantress'in sesiydi bu. Bana yardım mı ediyordu.

Üstüme doğru yürürken bir sey düşünmemeye gayret ediyordum çünkü ne yapacağımı bilmemeliydi.

Bana daha da yaklaştığı sırada elimde hazır bulundurduğum iğneyi boynuba sapladım.

Önce kaskatı kesilirken birden düşüp bayılmıştı. Bu benim iğnem değildi. Bu kadar güçlü değildi. Enchantress gerçekten yardım ediyordu.

Hızlıca kitaplığı ittim. Hic bir sey gözükmezken dizlerimin üzerine çöküp emekleyerek bütün kitaplığın altındaki yere elimle bastırdım. Sonunda bir yer açılırken hızlıca telefonumu çıkarıp fenerini açtım.

Açılan yere girdim. Cam bir kutunun içinde kitap vardı. Cam kutunun üstündeki tozları sildiğim altında cama kazınmış o yazıyı gördüm.

Enchantress

Yine mi?  Her yerde karşıma çıkıyordu.

Yere dizlerimin üstüne çöküp ağzımdan yalvarma kelimelerinin dökülmesine izin verdim.

—Enchantress yalvarırım bana yardım et seni kurtarmaya en kısa zamanda gelicem lütfen yardım et.

—Tabiki kızım sana yardım ederim.
Etrafta fısıltıyla boguk ama yüksek bir Enchantress sesi duyulurken sert bir rüzgar sonunda hic bir sey olmamış gibi her sey durduğunda cam kutu yoktu.

Kitabı alıp çantama koydum. hızlıca ordam çıkarken hemen arkamdan devrilmeye başlamıştı. Tüm kütüphane yıkılırken Göz açıp kapayncaya kadar dışardaydım.

Arkama döndüğüm gibi jungkooku görmemle kendime engel olamayacak kollarımı ona sardım.

Beni yavaşça itmesiyle icimde bir burukluk oluşmuştu.

—Şuanda açım ve sana zarar vermek istemiyorum diyerek onden yürümeye başladı.

Büyük bir gürültüyle arkamı dönerken tüm okul yıkılmıştı.

—Kitap?  Desi jungkook aniden arkasını dönüp hatırlar bir biçimde.

—Ne yani az önce ne yaptığını ve benim ne yaptığımı hatırlamıyor musun?
Onca yaşadığım anıya bakarken buruk bir gülümseme yüzüme yerleşti.

Bende aynı bu okul gibi yıkılacaktım belkide.

Çantamdan kan şişesini çıkarıp jungkookun önüne geçip ona uzattım. Gözleri anında yesimlimsi griye dönerken az önce yaptıklarını hatırlamıyordu.

Dönüşüm başlıyorsa ne kadar zaman kalmıştı?  Ve ne yapmamız gerekiyordu. Kitabı acilen okumam gerekiyordu.
.
Sonunda otele geldiğimizde jungkook direk kendi odasına geçmişti. Ayrı odalar tutmuştuk tabi ki.

Kendi odamın kartını zar zor okuturken gerçekten o kadar yorgundum ki kitabı okumaktan vazgeçip sadece ışıkları kapayıp uyudum.
.
Oldukça dinlenik bir şekilde kalkıp hızlıca duş aldım. Kahvaltımı yaparken sabah haberlerini izliyordum.

Vampir kelimesini duymamla ağzıma attığım peyniri yavaşça çiğnemeye bi yandan da televizyonun sesini açmaya çalışıyordum.

Aramızda vampirlerin olduğunu iddia  eden insanların sayısı gün geçtikçe artmakta. Nedeni belli olmayan ölüm nedenleri, cesetlerin boynunda diş izi olduğunu söyleyen halkımıza karşı şuan da bir acıklama yapılmamış bulunmaktadır.

Bizde sizinlerin ne düşündüğünü merak ettiğimiz için kısa röportaj yapmaya karar verdik.

—Vampirlerin...

Saçma bulduğum icin haberi kapayıp hızlıca daha tam olarak bitirmemis olduğum yemeği kenara koyup ayağa kalktım.

Çantamın yanına gidip kitabı açmaya denedim. Açılmayan kitaba öylece bakıyorken üstünde bir ay sembolü olduğunu gördüm.

Kitabın bir kilidi vardı ve ben bunu okuyamayacak mıydım yani?

Kitabı evirip çevirdiğimde bir yazının olduğunu gördüm. Kan yazıyordu.

Anlamsızca kitaba bakarken birden kitabı da alıp jungkookun odasına dayandım. Kitabı hızlı bir şekilde aralıksız tıklatırken kapı sonunda açıldığında onu iterek direk içeri daldım.

—Niye odama dalıyorsun dedi saa bir ifadeyle.
—Kanın lazım. Hemde acilen. Kitap açılmıyor. Seninle ilgili kitap olduğuna göre senin kanın lazım dedim hızlıca. Nefes almaksızın.

—Tamam sakin ol diyip mutfağa geçti.
Bir bıçak alıp avucunun ortasını kesti. Kitabın ay kısmını ona uzattım. Ay kısmı sonuna kadar dolduğunda...

Kan Mı? Aşk Mı? ~Jeon Jungkook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin