16

9K 517 262
                                    

Elimdeki vampirlerle ilgili kurgu hikayeyi yerine bırakarak tekrar jungkooka döndüm. Anında göz göze gelirken ona cekiliyormus gibi hissettim bir an.

Gözlerimi istemediğim halde gözlerinden çekerek boş kütüphanede gezdirdim. Omzumdan tutup arkamdaki kitaplığa yasladı ve dik dik gözlerime bakmaya devam edince acıyan omzum yüzünden yüzümü buruşturmamak icin zor tutmuştum kendimi.

Gözlerine bakmaya devam ederken enerjim cekiliyormus gibi hissediyordum. Ama gerçek anlamda sanki bahcede uc tur koşmusum gibi enrjim çekilirken birden dizlerimin üzerine düştüm. Ayağa kalkmaya gram halim yoktu.

Dümdüz jungkookun ayakkabılarına bakıyorken o da önümde eğildi. Yavaşça kafamı kaldırıp endişeli gözleriyle bana bakmaya başladı.

-Kendimi iyi hissetmiyorum dedim bozulmuş nefeslerimin arasından.

-İkinciye oluyor ve ben ne olduğunu bile anlayamıyorum diyerek beni yavaşça kucağına aldı.

O muhteşem kokusu burnuma dolarken hic bir sey yapmıyorken nasıl bu hale geldiğimi düşünüyordum.

Yumuşak bir yere bırakılmamla revire geldiğimizi anlamıştım. Oldukça halsiz hissediyordum kendimi.

—Ben sana yicek bir şeyler getireyim sen burda bekle dedi yumuşak sesiyle.
Kafamı ağır ağır sallayarak onayladım. İlk defa sesi mesafesiz ve hoş bir tınıyla çıkmıştı.

Ona aşık olmaktan korkuyordum. Sevgilisi vardı sonuçta. Hem de oldukça güzel bir sevgilisi. Ne kadar ona karşı nedenini anlamadığım bir sekilde soğukluk hissetsemde güzel biriydi.

Jungkook kapıdan iceri elinde bir seylerle geldi. Onları yanımdaki cekemecenin üstüne bırakıp beni oturur pozisyana getirdi.

Önce suyu acıp verdi. Elinden alırken elim o buz gibi eline deyince tuhaf hissetmiştim. Olabilir miydi?  Ama imkansızdı. Gerçek değillerdi. Varlıklarına inanmıyordum. Sudan bir yudum alıp düşünmeyi bıraktım.

Sonunda çikolata da yediğimde gerçekten ilk defa bu kadar cok yemek yediğimi düşünüyordum.
Karnım şişmişti.

Kendimi en azından daha iyi hissediyordum. Ellerimi yıkamam gerektiği için yavaşça ayaklarımı yataktan indirdim.

—Teşekkür ederim jungkook. Dedim mahçup bir sesle.

—Önemli değil. Benim yüzümden oldu sayılır zaten dedi. Son cümlesini oldukça kısık sesle ve mırıldanafak kendisine söyler gibi söylemişti. Tabiki icersi oldukca sessiz olduğu icin anlamıştım ne dediğini.

Yataktan kalkıp dengemi sagladıktan sonra yavaş adımlarla revirin dışına cıktım. Kızlar tuvaletine girdim. Her zaman en sondaki kabine işimi hallettikten sonra ordan cıkıp musluğun başına geldim. Ellerimi güzelce sabunlayıp duruladıktan sonra kafamı aynaya kaldırdığım gibi arkamdaki bedenle taş gibi kesildim.

Bana oldukça pis bir sırıtıs gönderip elini eteğimi altından yavaş yavaş yavaş yukarı kaydırmaya başladı.

—N-Nabıyorsunuz?  Diye korkuyla sorup elini cekmeye çalıştım.
—Valla bu gün karşıma sen çıktın ben de bu mükemmel vücuduna hayır diyemedim. Eğer itiraz etmezsen seni öldürmem diyip kolunu karnımdan geçirip sertçe kendine yasladı.

Acıyla inlememe engel olamadım. Karnımdaki morluklar hala geçmemişti.

—İMD...   ağzımı, eteğimin altından çektiği eliyle kapattı.
—Amaa niye mızıkçılık yapıyorsun diyip bir tane kabine sokup beni klozetin üstüne oturttu.

Ne kadar cırpınsamda karşımdaki okulumuzun müdürüne engel olamıyordum. Göz yaşlarım teker teker akmaya başlarken bileklerimi tek eliyle tutup üstüme oturdu.

Ağırlığıyla bacaklarım ezilirken ağlamam daha da çoğalmıştı. Yavaşça boynuma eğilip önce soğuk dudaklarını degidirdi.

—Y-Yapma diye ağlamaya devam ederken keskin acıyla nefesim kesilir gibi oldu.

Boynumu ısırmıştı. Hatta dişlerini oldukça derinde bile hissedebiliyordum. Kanım vücudumdam cekiliyormus gibi keskin acıyı hissettirirken bilincim yavaş yavaş kapanmaya başlamıştı.

Size bir sey söyleyim mi?

Vampirler gerçekti...

Kan Mı? Aşk Mı? ~Jeon Jungkook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin