36

5K 332 98
                                    

Şimdi ne yapmalıydım? Normal bir şekilde yaşamaya geri dönemezdim. Özel güçlerim varken hayatım bu kadar değişmişken normale dönemezdim.

Yağmur şiddetle yağarken bembeyaz saçlarımı hırkamın şapkasının altındaydı. Yağmur o kadar şiddetli yağıyordu ki tamamen ıslanmıştım.

Nereye gittiğimi bile bilmeden sadece yürümek hoşuma gidiyordu. Ufak bir vampir sürüsü gördüğüm de onların da etkilendikleri açıktı. Sanırım yeşil gruplardı.

Öylece bir yere yürüyorlardı. Hepsinin aniden bana dönmesiyle durdum. Yavaş yavaş bana doğru yürürlerken kırmızı gözlerimi yeşil gözlerine diktim.

—Üzerinde safkanin kokusu var diye mırıldandı biri.

Büyüler saolsun duyuyordum. Yoksa bu yağmurda duymak imkansızdı.

—Safkanın yerini biliyor olmalı. Onun için önemli biri mi?

—Öyleyse kendisi safkanı  bize çekmeye yardımcı olucaktır.

Arkamı dönüp yürümeye başlarken etrafta tek tük insanlar olması sıkıntıydı. Işınlanmazdım. Adımlarımı hızlandırırken her zamanki gibi gelişi güzel sokaklara daldım.

—Jungkook diye mırıldandım zihnimden. Telepati gücünün olmamasına imkan yoktu.

Efendim Eul Ji dedi umursamazlikla. Nefret ediyordum bu huyundan.

Peşimde seni arayan bir vampir grubu var. Başa cikamayabilirim ay bu gece benden yana değil.

Gitmeden önce düşünmeliydin. Umrumda değilsin Eul Ji.

—Çok güzel senin yüzünden başım bir kez daha derde giriyor ve senin umrunda değil. Inan ki Jungkook bu şekilde kibirlenecegini bilseydim ölecek olsan dönüşümünü gerceklestirmezdim. Yalniz olmaya alışığım sorun yok.

—Yerini söyle. Dedi.

Aniden duvara doğru yapışmamla nefesim kesildi.

—Safkanin yerini söyle.

—O kim diye sordum.

—Biliyorsun. Bildiğini biliyoruz. Üzerinde onu  kokusu var cadı dedi.

—Cadı olduğumu bilmen ne güzel. Elimi daha doğru açarken ay taşından yapılmış parlak bir hançer belirdi.

—Muhtemelen bu hepinizi öldürür.

Hançerleri çoğalırken hepsinin kalbinin hizasında durdurdum.

—Şimdi gidiyor musunuz? Yoksa ölüyor musunuz?

—Ölücek olan sensin. Diye mırıldandı. Dişlerini boynumda hissederken acı yüzünden gözlerimi sıkıca yumdum.

Kurtulmaya çalışsam dahi kipirdayamazken bileklerimi duvarda sabitledi.

Başım dönerken bulanık görmeye başladım etrafı. Bu kadar hızlı içmesi ölümümü hızlandırıyordu.

Penetrabilior.
(Saplan)

Hepsinin kalbine ayni anda hançerler saplanirken boynumdaki dişler çekildi. Bileklerimi bırakmasıyla yere düşerken o da kucağıma düştü. Dizlerimde öylece yatarken kafam sağa doğru kaymıştı. Nefesimin yavaşladığını hissediyordum.

Yerini söyle Eul Ji. Iyi misin?

—Aptal Jungkook iyiyim. Hem de çok iyiyim. Parkın sokağında öylece oturuyorum. Bana katılmak ister misin?

Anında karşımda belirirken kan yüzünden gözlerinin rengi parladı.

—Biraz kalmış olması lazım sen de içmek ister misin dedim kana bulanmış boynumu gösterirken. Kanın hala aktığını hissediyordum. Saçlarım batmıştı.

Elini alnına götürürken arkasındaki vampirlere göz gezdirdim.

—Sanırım gitmeliyiz.

—Kimliğini öğrenmeleri kötü oldu. Hâlâ çok zayıfsın. Dedi üstümdeki vampiri ayağıyla tekmeleyip beni kucağına alırken.

—Bu sanırım senin suçun. Ayrıca umrunda olduğumu sanmıyorum. Isterse beni onların önüne yem olarka atıp kendini kurtarabilirsin dedim.

—Ölürken bile hala beni düşünmen hoşuma gidiyor. Eve gidelim ve seni iyileştireyim ne dersin?

Kendimi yine o ahşap evde bulurken benimle birlikte koltuğa oturdu.

Kafam omzunda halsiz bir şekilde dururken bir eliyle kafamı kaldırdı. Yavaşça boynuma eğilirken dudaklarını boynuma değdirdi.

—Acıyor diye mırıldandım güçsüzce.

—Kanının tadı güzel dedi.

Dişlerini geçirmemişti. Sadece ordan sızan kanı içiyordu(?) Yaranın kapanması oldukça acı vericiydi.

—Yaralarımı iyilestiriyorsun fakat bu çok halsiz hissettiriyor. Enerji emici vampir olduğunu biliyor muydun? Diye mırıldandım.

Çenemden nazik tutuşu kafamı dik tutmaya yetiyordu.

—Kütüphanede yasadigin baygınlık bunu kanıtlıyor dedi.

—Beni bırakmalısın. Dedim.

—Kontrol edememek zor dedi. Beni kucağından indirip koltuğa bırakırken.

Öylece yastığa düşerken tavanı inceledim. Yağmur sesi hoştu.

—Jungkook diye mırıldandım.

—Hımm diye sordu.

—Seni seviyorum.

Gözleri bana dönerken hafifçe gülümsedi.

—Ben de seni seviyorum Eul Ji. Ben de seni seviyorum. Dedi içten bir şekilde.

Yavaşça yanıma yatarken kolunu kafamın altına koydu. Bu küçük koltuğa sığamazdık. Ama o yineden beni kendi üzerine aldi. Kafamı kalbinin tam üzerine koyarken atışlarını dinledim.

Yağmur sesinden ve sonrasındaki kokusundan daha güzel bir şey varsa o da kesinlikle Jungkook'un sesi, kalbi ve kokusuydu.

Kan Mı? Aşk Mı? ~Jeon Jungkook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin