34

5.2K 344 121
                                    

Buz gibi kutuplara gelirken ayın altında durmak adeta enerjimi doldurmuştu.

(Latince bilmiyorum. Translate de düzgün çevirmiyor olduğu kadar. Yazmak istediklerimi altına çevirisini yazacağım.)

Arbitrio parere. Ut in figura.
(Emrime uy. Şekle gir)

Buzlar ve karlar büyük bir evin şeklini alırken içini de düşüncelerimle tasarlıyordum. Ayinin yapılacağı yerin üstünü boş bıraktım.

—Siz içeri girin. Jungkook kan içebilirsin. Ben ufak bir büyü daha yapıp geliyorum.

Büyük evin etrafını etrafını dolastigim her bir surede aynı kelimeleri tekrarladım.

—Lunae lumen, nos celare
(Ay ışığı, gizle bizi)
Lunae lumen, nos celare
...

Gizlendiğinden emin olduktan sonra yavaşça buzdan kapıdan geçtim. Neydi o animasyonun adı Frozen. Aynı onun gibi hissettiriyordu.

Içeri girdiğimde gözler bana döndü. Kanın demirimsi kokusuna göz devirirken konuşmaya başladım.

—Öncelikle ayin odasına önemli bir şey olmadıkça kesinlikle gelmiyorsunuz. Her gün ister sırasıyla ister sadece bir kişiyi görevlendirin yeterli miktarda sadece bir kez kan getirin. Benim bir şey yemeğe ihtiyacım yok. Ay ışığı üzerime yansıdığı sürece. Buraya kadar anlaşıldı mı?

Kafalarını salladılar.

—Olurda tehlikeli bir durumla karşılaşıldığında dış tehlikelerden bahsediyorum ayin odasına kesinlikle girmemeleri için sonuna kadar savaşmalısınız. Ses istemiyorum gerektiğinden önce uyanırsa dönüşüm yarım kalır ve bu hepimiz için sorun olur. Kaç gün kaç hafta kaç ay süreceğini bilmiyorum ama sadece dediklerime uyun.

—Ya geri dönmemiz gerekirse. Diye sordu Jimin.

— Kapının dışından sessizce söyleyin. Sizi gerekli yere gönderirim. Geri geliş süresini de söylersiniz bıraktığım yerden alırım. Her şey tamam mı?

Buz kesmiş ellerimi saklamak için göğsümde bağladım.

Enchantress'in geleceğini sanmıyordum. Onun sanki daha başka planları vardı.

Hep birlikte ayin odasına girdik. Ay ışığı direk ortadaki buzdan masaya vuruyordu.

—Üşüyceğini sanmıyorum üzerindeki tişörtü çıkart. Ayrıca belindeki kemeri de. Küpelerini de.

Önce küpelerini çıkardı.

—Sevdiğin bir koku var mı? Seni rahatlatan? diye sordum.

—Vanilya dedi tek kelimeyle. Tişörtünü çıkartırken.

—Bana şu kanlardan getirir misiniz? Dedim mumları yakmaya çalışırken etrafa.

Tae hemen gidip getirirken masanın altına pentagram işaretini çizdim kanlarla. Her bir köşesine mumları yerleştirirken aynı zamanda büyüyle yakıyordum.

—Aynı şu filmlerdeki ortam gibi oldu korkunç dedi Hoseok.

Yerde isim bitince gözlerimi Jungkook'a çıkardım. Bembeyaz teni mum ışığında parliyordu.

—Masanın üzerine çık dedim.

Tek hamlede masanın üzerine çıktı.

—Eh onlarla son kez vedalaş uyandığında hiç biri olmuycak. Muhtemelen gözleri kulakları bağlı bir şekilde zincire vurmuş olacağım dedim.

—Bunu yapmak zorunda değilsin kendimizi kontrol ederiz dedi Yoongi.

Ona cevap vermedim. Diğerleri Jungkook'a sarılırken Yoongi odadan çıktı.

—Her şey halledilmiş olucak merak etmeyin dedim.

Onlar ayın odasından çıkarken masanın üzerine de bazı yerlere mum yakıyordum. Kafasının yanına son mumu yaktığımda beklemediğim bir şekilde dudağıma yapıştı.

Ben şokla ona bakarken kalbimin çatlamasıyla gözlerimi sonuna kadar açtım. Bir eliyle ensemi tutup kendine doğru çekerken nazikçe öpüyordu. O kadar nazikti ki...

Tamamen düşüncelerimi boş vererek bir elimi onun sac diplerine doğru götürdüm ve karşılık verdim.

Kalbimin kırılma sesini ıkimizde duyuyorduk. Diğer elim omzunu sıkarken canımın acidığının farkındaydı.

Kalbim bir kez daha çatlarken omzuna hafifçe tırnaklarını geçirdim. Ilk atışını hissettiğimde dudaklarımızı ayırdim açıdan dolayı. Kafamı omzuna yaslarken gözlerimi sımsıkı yummuştum.

—Kalbini benim attırmam ne hoş. Diye fısıldadı sessizliğe. Ay ışığının altında bedenim yeniden hayat bulurken sadece atışını dinledim.

—Başlayalım mı? Diye sordum.

Kafasını salladı. Elimi omzundan ve ensesinden çektim.

—Yatabilirsin.

Geriye doğru soğuk buzdan masaya uzandı. 

—Gözlerini kapa. Kendini tamamen serbest bırak.

Nox exit legenda.
(Gecenin efsanesi ortaya çıkıyor.)
Lunae ad auxilium gratia audiat
(Ay ışığı ona yardım etmekten minnet duyuyor.)
quae deliciis affluens, innixa in conspectu omnium vivorum
(Tüm canlılar önünde eğiliyor)
Fierique conversionem
(Dönüşüm gerçekleşiyor.)

Mumların ateşleri birden harlarken yere çizdiğim kanlı pentagram yanmaya başladı. Ateşi Jungkook'a ulaşırken ay ışığı daha da bir parladı.

Etrafı kırmızı enerjim sararken atena aldığım enerji sayesinde çok da bitkin düşmüyordum.

Jungkook derin bir uykuya dalarken dönüşümü için olabildiğince ayın enerjisini ona yönlendiriyordum.

Ne kadar süreceğini bilmiyordum fakat ay uzun bir süre gökyüzünde parliycakti. Yeterli zamanımız kesinlikle vardı.

Kan Mı? Aşk Mı? ~Jeon Jungkook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin