18

8.9K 502 162
                                    

Okul formalarimi giymiş dün hazırladığım burdan kaçarken yanıma alacağım sırt çantasını takmış bekliyordum. Çok zor bir sey yapmiycaktim.derse girmeden hemen önce okuldan kaçıp taksiye binip hava alanına gidip orda üstümü degistiricektim. Kalan zamanda da kendime yiyecek bir şeyler falan düşünebilirim. Evet tüm planim buydu. Basit ama işler.

Yatagimin üstünden kalkıp yanımda götüremeyecek olduğum kitaplara  hüzünle bakıp odamdan çıktım, alt kata indim. Yine gereksiz ve öylesine sadece düşünce kalabalığı yapmak için derslerimi düşünüyordum. Planimi öğrenmemelilerdi.

Bu kadar şeyi anlatmisken beni normalde de bu evden salmazlardi. Birde problemlerini çözecek kişilerden biri ben olacakken hiç birakmazlardi. Jungkook sonunda merdivenlerden indiğinde bana bir bakış atıp dış kapıya yöneldi.

O bakışıyla içime bir korku yayılırken sakin olmak için çabalıyordum. Zaten bakislarindan ses tonundan sürekli korkuyordum bir de vampir olduğu gerçeğiyle korkudan ölmekten korkmam gerekecekti sanırım.

Arabada hemen yan koltuğuna derin bir nefes alıp bindim. Terleyen ve hafif titreyen ellerimi etegimin üzerine sildim. Etegimin uçlarını tutup sadece sakinlesmeyi beklemeye başladım.

Okula gelmeden iki sokak önce indiğimde okula dogru yürümeye başladım. Okula geldiğimde yavaş adımlarla sınıfa çıkıp içeri girdim.

Sınıfta yine jungkook ve benden baska birisi olmazken klasik yerime oturdum. Bir sey belli etmemek icin öylesine şeyler düşünürken aynı Zamanda her okula geldiğimdeki Bir deftet bir kitap çıkardım.
.
.
Derse başlamasına bes dakika kalmıştı. Çantamı toplayıp sınıftan çıktım. Kolay olmuycaktı ama yapmalıydım.

Hızlıca ezberlediğim koridorlardan aşağı inip okulun arka bahçesine geçtim.

Çantamı sırtıma asıp çalılıkların arasına yüzümü örterek daldım. Arkasındaki boşluktan okuldan kaçıp aşağıdaki yola kadar koştum.

Taksiye binip hava alanına gitmesini söyledim. Başarmıştım heralde. Hem ailemden hemde su saçma olaylardan kaçmayı başarmıştım.

Orda daha normal bir hayat düşünüyordum. Belkide ailemsiz bambaşka güzel bir hayata başlayabilirdim.

Kalbimdeki sebepsiz boşluğa anlam veremezken anlayamadığım bir şekilde kalbim ve beynim arasındaki ikilemde kalmıştım.

Kalbim neden gitmemi istemiyordu ki?

Ama onu dinlememin bir anlamı yoktu. Duygusal yaklaştığım zamanlarda hep ortada kalıyordum. Beni buraya kim vardı da böyle hissetmiştim bilmiyorum ama umursamıycaktım.

—Kızım geldik. Sesiyle tüm düşüncelerimden bir anda ayrılırken sersemlemistim.

—Efendim?  Dedim soru sorar gibi.
—Hava alanına geldik dedi.
—Ah, peki teşekkürler diyip cüzdanımdan yeterli miktardaki parayı çıkarıp uzattım.

Çantamı alıp indim taksiden. Hafif kafamı kaldırıp baktım. Düşüncelerimin tekrar aklıma dolmasına izin vermeden adımlarımı hızlandırıp girdim.

Öncelikle tuvaletlere gidip günlük kıyafetlerimi giydim. Okul formamın sorun çıkarmasını istemiyordum.

Beyaz tshırtumu giydim. Üstünede siyah şortlu tulumumu giyip askılarını taktım. Üstüne uzun dizlerimin hemen üstünde biten gri paltomu geri giyip saçlarımı salıp elimle duzelttirdim.

Kırk yılın değişimini geçirmiş gibi hissediyordum. Tuvaletin kabininden cıkıp aynaya baktım. Klasik bir koreli kızdım işte. Burda zaten herkes genç gozükürdü. Omuz silkip pasaport kontrollerimi yaptırıp yarım saat sonraki uçağımı beklemeye başladım.
.
Uçağa binip son kez camdan bakıp uykuma daldım.
.
Bilmem kac saatin sonunda Amerikadaydım.
Havaalanından çıkıp daha önce ailemle geldiğimizden hatta bir evimiz bile olduğundan dolayı yabancılık çekmeden taksiye binip aile evimizin olduğu adresi söyledim.

Bir saatte geldiğimizde parayı ödeyip taksiden indim. Burdaki evimizi daha cok seviyordum. Bahçenin kapısını acıp iki katlı bana oldukça büyük gelicek eve doğru yürümeye başladım. Burda zamanımı cabuk geçirirdim.

Bahçedeki çiçekleri sulardım. Temizliği üzüm sürerdi. Okula giderdim. Alışverişe çıkardım. Arkadaşlar edinirdim.

Yeni bir hayata baslıyordum umarım güzel geçerdi...

Saksıyı kenara itip mermeri kadırdıktan sonra anahtarı görmüştüm.

Anahtarı alıp kapıyı açtım. İçeri girdiğimde koltukların üzerinde çarşaflar vardı. Hatta her yerin. Sehpanın halının televizyonun...

Bana ait olan oldukça büyük odaya çıktım. En son bes sene önce geldiğimiz icin küçülmüş kıyafetlerim ve bazı ortaokul test kitaplarım okuma kitaplarım vardı.

Sırt çantamı sırtımdan indirdim. Yatağımın, masamın,kitaplığımın, dolaplarımın, bütün odamdaki çarşafları toplayıp katladım. Annemilerin odasına tıktım.

Salonu misafir odalarını, diger odalardaki bütün çarşafları katlayıp yatak odasındaki dolaba koydum.

Kollarım iflas etmişken baska bir sey yapmamaya karar verip kendimi salondaki koltuğa bıraktım. Odama çıkmaya bile halim kalmamıştı.

Kan Mı? Aşk Mı? ~Jeon Jungkook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin