29

6.2K 382 50
                                    

Melezin kanı o kadar çok aktı ki kızın bedenine kadar ulaştı. Bir melezi öldürmek o kadar kolay mıydı?Enchantress için bile o kadar kolay değildi.

Melezin yarası yavaş bir şekilde iyileşmeye başlıyordu. Büyülü bir hançerdi. Hızlı iyileşmesi beklenemezdi değil mi? 

Onun aksine kızın yarası daha çabuk iyileşti. Kız yaradı iyileşirken o kadar acı çekiyordu ki çığlıklar atmak istiyordu fakat bedeni felçli gibi hareket dahi edemiyordu. Ruhunda hissediyordu her bir acıyı.

Kızın kanına melezin de kanı karıştı. Bu vampir zehri olan bir kan değildi. Zehir dişlerde olurdu. Bazı özel vampir dişlerinde.

Kızın yarası melezden daha önce iyileşti.
Büyülü bir  hançer normal bir varlığa etki etmezdi çünkü. Normal bir  bıçak yarasından farkı yoktu.

Eul Ji
Kulaklarım uğulduyordu. Öksürürken ciğerlerimden gelen kan beni yeniden öldürecek gibiydi. Uzun bir süre bedenime hava girmediği için bilincim tam olarak yerinde değildi.

Derin bir nefes aldiğimda hava resmen parçaladı ciğerlerimi. Kan gölünün ortasında öylece yatıyordum.

Tüm bedenim deli gibi titriyordu. Ruhum dışarıdan her bir ani izlediği için şuan çok tuhaf gelmiyordu fakat gerçekten ölmüştüm ve Jungkook sayesinde dirilmiştim. Tekrar öksürürken vücudum bu değişikliği düzeltmeye çalışıyordu. Kan basıncım tekrar ayarlanmaya çalıştığının farkındaydım.

Sanırım yarım saat boyunca kan kustum derin acılar çektim. Tamamen düzeldiğime emin olduğumda olanlar gözümün önünden bir bir geçti.

Anında Jungkook'un bedenine doğru emekleyerek gittim. Her yer kandı. Her yer.

İyileşmeye çalışan yarasına baktım. Enchantress'in büyüsü yüzünden iyileşmesi zaman alıcaktı. Fakat aklıma gelen şeyi yapabilirsem kesinlikle anında iyileşicekti. Tıp okumuştum bu tarz şeylere alışıktım. Ne kadar yarim da bırakmış olsam.

Elimi tereddütle yarasına daldırdım. Bunun bir zararı yoktu. Melezse kesinlikle büyülü kısım gider gitmez anında iyileşirdi.

Tırnaklarımla hançerin değdiği yerleri koparırken yara anında iyileşmeye başlamıştı. Elimi son anda yarasından çıkarırken bunu elimle yaptığıma inanamıyordum.

Aniden öksürmeye başlamasıyla göz yaşlarımı  sildim. Bir işe yaramadı durmadan akıyorlardı. Beş dakika boyunca sadece acı çekti yanımda.  Bir vampir olduğu için bedeni çok daha çabuk toparlamıştı kendini.

Sonunda kendini iyi hissettiğinden olunca şokla bana baktı.

—S-sen ölmüştün. Dedi.

Burukça gülümsedim. Başım dönüyordu. Tam olarak toparlanamamıştım.

Karşımdaki melezin gri gözlerine baktım. Kollarını sıkıca belime dolayıp beni kucağına çekti. Ben de red etmeden boynuna sımsıkı sarıldım.

—Çok acı çekmiş olmalısın. Herkesi gözünün önünde kaybettin. Ama merak etme yaşıycaklar. Sadece iyileşmeleri zaman alıcak. Dedim.

—Sen nasıl hayatta kaldın?

—Koyu kırmızı kendi kanını görmüyor musun? Bana kadar ulaşabildi. Böylelikle iyileştim. Dedim.

—Yüzündeki izde gitmiş dedi tam annemin yıllar önce yüzükle yaptığı izin olduğu yere dokunarak.

Elim yanağıma giderken ikimizinde kan içinde olması çok ürkütücü gibi duruyordu.

—Her yerin kan olmuş diye mırıldandı.

—Bu seni etkilemiyor mu? Diye sordum?

Yavaşça boynuma doğru eğildi. Dudaklarını hissettim boynumda.

—Vampirlerin değil ama senin kanın ilgimi çekiyor. Bunca kana rağmen kanını ayırt edebiliyorum diye mırıldandı. Her kelimesinde dudakları boynumu gıdıklıyordu.

—Şuan içmemelisin. dedim.

—Sonrasında içebilirim yani dedi gözlerini gözlerime çıkararak.

—Buna engel olabileceğimi sanmıyorum. Ama şuan böyle bir hataya düşersen kendini durduramazsın. Ayrıca tam olarak kendimi toparlayamadım dedim.

Güldü sadece.

—Kanında kendi kanımın kokusunu almak tuhaf hissettiriyor dedi.

—Arkadaşlarının daha çabuk iyileşmesini istiyorsan kanından onlarada verebilirsin dedim.

—Melez kanı özel bir kandır Eul Ji. Onların damarlarında bu kanın dolanmasına izin veremem. Ayrıca bu zamana kadar sürekli melez olduğum söylendi. Fakat ben ne meleziyim?

Senelerdir gözden kaçırdığımız nokta. Gerçekten ne meleziydi?

—Enchantress ve vampir soyundansın. Diye şokla dudaklarımdan döküldü kelimeler.

Burası normal bir dünya değildi. Büyülü bir dünyaydı. Genler birleşince büyücülük kanı da baskın gelirdi. Zaten vampir olan biri için. Damarlarında saf bir vampir kanı vardı. Insan kanı hiç bulaşmadan gelmiş olan bir kan. Ama Enchantress'in büyüsü bulaşmıştı.

Başımı ovalarken düşüncelerimi okuduğunu biliyordum. Yavaşça dizlerinden kayıp yere kan gölünün üstüne oturdum.

—Çok karışık. Büyüler latince olur. Dönüşümünü bir an önce gerçekleştirmemiz gerekiyor ve ben kesinlikle latince bilmiyorum. Efsanenin de doğru olduğu kanıtlandı. Siren öterse arkadaşların kesinlikle düşmanın olucak. Dedim.

—Öncelikle burdan çıkalım. Ayrıca dönüşüm ayını sırasında ben baygın veya acı çekiyor olucam. Ayını mecburen başka birinin yapması gerekiyor.

Derin bir sesizlik oluştu. Ne düşündüğünü merak ediyordum.

—Bak eğer gerçekten büyücülük kanı bende varsa bunun birazının sana geçmesi gerekiyor. Anlatabildim mi?

—Ne? Diye şokla ona bakarken kollarıma baktım. Kandan görünmeyen kollarıma.

—Şuana kadar toplanamamanin sebebi belki de budur. Yabancı bir şeye alışmaya çalışan bedenindir.

—Başımı ağrıtıyorsun Jungkook bilimsel açıdan bu biraz imkan...

Lafımı böldü.

—Bilim mi? Sen şaka mı yapıyorsun? Sence bir cadının olması bilimsel açıdan mümkün mü?

Başım feci derecede ağrırken gözlerim açık tutamıyordum. Ellerim yerde toparlanmaya çalışırken bulanan midem yüzünden gözlerimi dahi açamıyordum.

—Sakin ol diye fısıldadı.

Ağzımdan dökülen inlemeye engel olamazken ellerimi sıkıyordum.

—Sadece dönüşüyorsun. Dedi.

—Daha fazla acı çekmek istemiyorum diye ister istemez bağırırken bir anlığına gözlerime bembeyaz bir perde inerken daha fazla bu acıya dayanamadım. Kendimi yana doğru bırakırken bilincim kapandı...

Kan Mı? Aşk Mı? ~Jeon Jungkook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin