-Merhaba Jungkook. Dedim elimdeki sigarayı almasına izin verirken.
-Değişmişsin dedi.
-Sen de hala aynısın dedim.
-200'ümden sonra değişecek halim yok dedi.
-Haklısın dedim.
-Ayinimi yapmalısın Eul Ji. Dedi.
-Neden lisa'ya söylemiyorsun? Sonuçta hepiniz onun ve arkadaşlarının ne kadar mükemmel olduğunu düşünüyorsunuz.
-Kendi hakkındaki düşünceleri okumaman ne hoş dedi.
-Lisa'yla hala çıkıyor musunuz? Diye sordum.
-Hayır ama o yeniden denemek istiyor dedi omuz silkerek.
Gözlerimi ona çevirdim.
-Aklımı okuyamazsın Eul Ji diyerek elini yüzüme kapatıp önüme döndürdü.
-Ayini yapamam Jungkook.
-Neden? Enchantress'in öğrettiğine eminim. Eğer öğretmediyse de kesinlikle sana yardımcı oluruz. Dedi.
Kendi iyiliği için nazik davranması sınır bozucuydu.
-Savaşın çıkmasını istemiyorum dedim omuz silkerek.
-Yani Enchantress'in başa geçerek tüm dünyayı yıkmasına ona itaat etmeyenleri öldürmesine razısın? Dedi.
-Dışarı çıkalım şarkı başımı ağrıtıyor.
Kafasını salladı. Tabureden inerken bardan ondan önce çıktım. Öylesine bir parka ilerlerken boş parkta salıncalardan birine oturdum.
O da yanıma gelerek salıncağın direğine yaslandı.
-Öyle bir durumda Enchantress'e engel olurum dedim.
-Sence Enchantress böyle bir riski alır mi? Onu benden başka kimse yok edemez Eul Ji. Tamam çok güçlü olabilirsin. Fakat onun bilgilerini tecrübelerini asırlardır dinlendiği için güçlerinin büyüklüğünü düşünsene. O ilk cadı. Sence 20 yaşındaki bir kız onu yenebilir mi? O binlerce yaşında Eul Ji.
-Jungkook ben ayın gücüne sahibim.
-Peki onu tamamen nasıl kullanacağını biliyor musun?
Sustum. 1 senede gerçekten neyi öğrenmiş olabilirdim. Tamam ölümsüzlük şuan bana da bahşedilmişti fakat güçlerini öğrenmem icin onlarca yıla ihtiyacım vardı.
-Ayini yapmalısın. Enchantress'i yok edebileyim. Savaş ancak o zaman tamamen biticek. Enchantress'in kara büyüsü ancak kendisinin yok olmasıyla biter.
-Seni sadece ikna etmeye çalışıyor Eul Ji. Ayini yaptıktan sonra seni öldürecek. Lisa'yla mutlu olurken biz sadece onları ruhumuzla izliyor olacağız.
-Sana neden inanayım ki? Diye sordum.
-Aklımı okumak ister misin? Geçmişe bakmak ya da? Diye sordu.
Kafamı salladım onaylar biçimde.
Bunu daha önce sadece bir defa yapmıştım. Ve bu cok yorucu bir şeydi. Ayrıca safkan bir vampirde yapmak zor olucaktı.
-Zihnini serbest bırakmalısın. Bu konu da hala iyi değilim güçsüz düşüyorum. Safkan olman daha da zorluycaktir dedim ayağa kalkarken.
Kafasını salladı. Tam önünde durdum. Titreyen ellerimi yavaşça başının hizasına kaldırdım.
Bir kere yumruk yapıp açarken kafamı aya çevirdim. Hilaldi. Ellerimi kafasının iki yanına koyarken başımı eğdim ve gözlerimi kapadım.
Düşünceleri aynen o şekildeydi. Daha da derine inerken tesadüfen lisa'yı gördüm.
-Seni sevmiyorum Lisa. Annen öldüğü için yanında oldum seni kırmak istemedim çıktım belki severim dedim fakat olmuyor. Seni sevemiyorum anlıyor musun?
-Jungkook... diye ağlayan Lisa'ya bakarken birden anılar kaydı.
Tam olarak öldüğümüz günü Jungkook'un gözlerinden izlerken kalbine sokulan kılıçla birden geriye doğru adımladım.
Ellerimi aşağı indirirken derin bir nefes aldım. Ayini yapabilirdim. Fakat dönüşümün ne kadar süreceğini bilmiyordum.
-Kimse uyumadığına göre size geçelim mi? Ayinin detaylarını konuşuruz. Dedim.
Hiç birimizin uykuya ihtiyacı olmamasi ne garipti.
Hafifçe etrafıma baktım. Kimse yoktu. Etrafımızı kırmızı duman kaplarken salon da ayakta kaldık. Hepsinin oturuyor olması bizim ayakta olmamız garip olduğundan biz de oturduk.
-Ayini yapicam dedi.
-Ikna edebilmişsin diye tuhafça konuştu Yoongi.
-Fakat dönüşümün ne kadar süreceğini bilmiyorum. Ayinin ne kadar süre gücümü tüketeceğini bilmiyorum. Şuan da ekinoks tarihi geçtiğine göre Kuzey kutbu altı aylık geceye gömülme vaktine girdi. Ayini Kuzey kutbunda yapicam. Dışarıdaki tehlikelere karşı tabi ki sizler de orda olucaksınız.
-Geceyle ne alakası var diye sordu Jimin.
-Ay cadısı diye cevap verdi Jungkook.
-Tamam hazırlanıp gidelim o zaman dedi Namjoon.
-Aceleci tavrınıza bayılıyorum. Orada benim ve Jungkook'un güvenliğinden siz sorumlusunuz. Jungkook'u olabildiğince korumaya çalışırım fakat yeterli olmadığım çok fazla kısım olucaktır. Yanınıza yeterli miktarda kan alın. Benim bir şey yememe gerek yok bedenimde zaten bir kan akışı yok dedim.
Hepsi gözümün önünden kaybolurken Enchantress'i susturmaya çalışıyordum. Boş yapıyordu.
-Yedek kıyafette alın. Mont almanıza gerek yok üşümezsiniz dedim. Kafamı öne eğip saçlarımı topladım. Karşıdaki ayna da kırmızı gözlerimi görürken saçımın rengi garip duruyordu.
Onlar hazirlanirken elimdeki kırmızı dumanla oynuyordum. Soğuk dumanın elimde dolaşması hoşuma gidiyordu.
-Biz de geliyoruz diye aniden eve giren Lisa ve arkadaşlarına göz devirdim.
-Gelmiyorsunuz dedim.
-Sen sus küçük dedi.
-Iyi arkadan yetişin o zaman dedim omuz silkerek.
-Bana bak!
Boynumu sıkarak koltuğa yaslayan Lisanın koyu kırmızı gözlerine baktım.
-Kendini kontrol edemeyen küçük bir vampir. Diye mırıldandım.
Elimi boğazımdaki eline koyarken yavaştan donmaya başlaması bana şokla bakmasına neden olmuştu.
Elini boynumdan çekerken duvara fırlattım.
-Şu kızı alın başımdan.
Merdivenden inen Jungkook'a söylemiştim. Lisa donmuş eline şokla bakarken Jungkook'la göz göze geldik.
-Önce o başlattı dedim.
Tae bu tavrıma gülerken saçımı bozdu. Ona içten bir şekilde göz devirdim.
-Kolunun erimesini istiyorsan güneşe tut tatlım. Kuzey kutbunda vücudunun geri kalanı da donmasın.
-Hazırız Eul Ji. Dedi Namjoon.
-Jungkook'a zarar gelsin istemezsin değil mi Lalisa? Uslu bir kız olmalısın.
Her birimizin etrafını kırmızı duman kaplarken ona göz kırptım.
![](https://img.wattpad.com/cover/161172097-288-k491995.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kan Mı? Aşk Mı? ~Jeon Jungkook
Vampirgeschichten-Eğer hayatında gerçekten değer verdiğin birisi varsa Jungkook, tam da şu noktada çıkarman gerekiyor. Çünkü savaş çok yakın...