"Ve prova burada biter!" diye bağıran asistana gülümsedik. Sonunda son provayı da yapmıştık ve yıl başından bir hafta sonra oyunu sergileyecektik.
Kulise gidip çıkmak için hazırlanırken Sude yanıma geldi.
"Provada bayağı iyiydiniz, iyi şeyler çıkartacağınıza inanıyorum.""Teşekkürler."
"Ne yapacaksın yıl başında?"
"Yıl başında mı? Ne zaman ki?"
"İki gün sonra."
Zaman geçiyordu ama ben farkında değildim.
Benim bu dalgın halimi görünce yüzü düştü.
"Annenin durumu kötü mü?""Sen nereden..."
"Herkes bunu konuşuyor okulda. Duymamak elde değil."
Cevap vermeyince "Limon Kafe'ye gidelim mi?" diye sorduğunda sorusu kafamı dağıtmaya yetmişti.
"Olur."
Eşyalarımı alıp dışarıya çıktık.
"Arabayla gelmiştim, otoparka gidelim." derken ben, Sude'nin telefonu çaldı. Ben önden gidip arabaya bindim. Sude birkaç saniye konuşup telefonu kapattı ve arabaya bindi.
"Sevgilim de gelecek, sorun olmaz değil mi?"
"Hayır, sorun değil."
Birkaç dakika sonra kafeye geldiğimizde içerisi sessiz ve boştu. Orta masalardan birine oturduğumuzda sipariş almak için bir kadın geldi.
"Ne alırsınız?"
İki sütlü kahve istedik.
Sessizliği bozup "Sevgilini tanıyor muyum?" diye sordum merakla.
"Sanmam ya, biraz asosyaldir."
İki kupa masaya konduğunda kapı açılma sesi geldi.
Sude "Ah, işte geldi." diyerek ayaklanırken ben de onu görmek için arkaya döndüm ve gördüğüm kişiyle şok oldum. O da beni gördüğüne şok olmuştu. Sude'ye sarılıp masaya oturduğunda Sude "Bu Alya, Alya bu da Aybars." diye tanıtırken ben zor yutkunmuştum.
Bir saniye bile Aybars'a bakmazken Aybars tekdüze sesiyle "Tanışıyoruz." dedi.
Sude şaşkınca "Gerçekten mi?" diye sordu.
"Evet." dedim. "Tanışıyoruz."
Aybars'a dönüp "Nasılsın?" diye sordum. Sanki çok uzaktan tanıdığım biriymiş gibi. Tanıdığım o kadar gereksiz insanlardanmış gibi.
"İyiyim, sen?"
Yüzüme hiçbir şekilde bakmıyordu.
"İyiyim."
Gergin ortamda bir şeyler konuşuldu. Ama hiçbirini hatırlamıyorum. Ne olduğuna dair bir fikrim yok. Kafam başka yerlerdeydi. En son ben söyle demiştim: "Gitmem gerekiyor, hoşça kalın."
Apar topar çantamı alıp kafeden çıktığımda gözyaşlarım akmaya başladı. Uzun bir süredir tutmuştum onları.
Vaktim yok, demişti. Beni arayıp nasıl olduğumu sormaya vakti yokmuş aslında. Herkese, her şeye vakti varmış meğer. Vakti olmadığı kişi bir benmişim.
Arabaya binip önüme çıkan ilk parkta durdum. Deniz ilerde ışıldarken arabadan indim. Gidip bir banka oturdum.
Kandırılmış hissetmem yanlış mıydı? En koyan da değer verdiğin kişinin sana o kadar değer vermemesi. Önemsizdim onun için. Herhangi biri... Çocukluğunda kalan bir arkadaş...
Telefonumu çıkartıp bilinmeyene mesaj attım.
Alya: Konum atsam gelir misin?
Bilinmeyen numara: ??
Alya: Çok kötüyüm nolur?
Alya: Söz, gözlerimi kapatırım
Bilinmeyen numara: Kapat o zaman
Alya: Nasıl yani? Burada mısın?
Bilinmeyen numara: En başından beri
Alya: Kapatıyorum
Gözlerimi kapattıktan birkaç saniye sonra banka ağırlık çöktü. Buradaydı ve ben her şeyi unutmuştum. Kalbimin sesi duyulacak diye endişeye kapılmıştım o an. Gözlerimi açmamak için direnirken o, kolunu omzuma attı ve başımı göğsüne koydu. Kokusu... Kokusu baş döndürücüydü.
"Böyle mi duracağız?" diye sordum bana cevap vermeyeceğini bile bile.
Telefonumdan art arda mesaj sesi geldiğinde gözlerimi açtım. Karşıma çıkan siyah, yırtık kot pantolon ve siyah ayakkabıydı. Bu soğukta yırtık pantolon giymesini garipsemiştim.
Mesajı açıp okudum.
Bilinmeyen numara: Eninde sonunda gözlerini açacağını biliyorum
Bilinmeyen numara: O yüzden görme diye kolumu omzuna attım
Bilinmeyen numara: Yanlış anlama :))
Güldüm. Tanıyordu beni.
"Biliyorsun, biliyorum ama yine de söyleyeceğim."
Derin bir nefes aldım. "Beni görmüyor, bana değer vermiyor. Onun için alelade biri olmak üzüyor beni."
Bilinmeyen numara: Seni sevmediği için üzülmüyor musun?
Sorusunu es geçtim.
"Yani zamanım yoktu diyor ama sevgili yapmaya zamanı varmış. Anlamadım Sude'yi ilk benim yanımda gördü, hangi ara sevgili oldular ki?"
Bir süre sessizlik oldu. Sorusunu düşündüm. Sanırım yalnız dediğim şeyler için üzülüyordum.
Bilinmeyen numara: Alya, kalbin çok hızlı atıyor
İstemsizce elim kalbime gitti. Harbinden hızlı atıyordu.
Alya: Seninki de
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Üzgünüm, Seni Seviyorum ||Texting
Short StoryBilinmeyen numara: Sevmek mi sevilmek mi? Alya: Sevmek Alya: Çünkü sevmek benim elimde Bilinmeyen numara: Peki sevdiğin kişinin seni sevmesi elinde olsaydı kim seni sevsin isterdin? Annem... Alya: Tuzak sorular :) Alya: Pas Alya: Senin elinde olsayd...