-Yirmi altı-

16.3K 915 78
                                    

Alya: Sen...

Alya: Çok iyi bir insansın

Alya: Benim için endişelenmen...

Alya: Seni gerçek hayatta da tanısam keşke

Bilinmeyen numara: Ben iyi insan falan değilim

Bilinmeyen numara: Sadece seni seviyorum

Bilinmeyen numara: İnsanlar sevdikleri için endişelenir

Bilinmeyen numara: Endişelenmem bu yüzden

Alya: Özür dilerim

Alya: Karşılık veremediğim için

Bilinmeyen numara: Sorun yok

Bilinmeyen numara: İkimizin yerine de severim

Bilinmeyen numara: Kalbim geniştir ya seni bile alıyor shxjnxmxkdmxm

Alya: Sen bana kilolu mu demek istedin???!

Bilinmeyen numara: Sanırım :))

Alya: Uzaaa!!

Bilinmeyen numara: Tm.

Güldüğümü ancak babamın "Sen gülüyor musun?" diye sormasıyla anladım. Bu çocukla konuşurken gerçekten mutlu oluyordum. Her ne kadar onu üzsem de... Onu üzmek istemiyordum.

"Beni affettin mi?"

"Baba, sana küs falan değilim. Sadece kırgınım. Üzerimde onca yılın üzüntüsü var. Ve ben koca bir yalana inanmışım."

"Özür dilerim. Hata ettim. Annenle görüştürsem seni, telafi etmiş olur muyum?"

Keşke diyorum içimden. Keşke özür dileyince her şey düzelse. Ama bir şans verecektim. Gelecekte keşke demek istemiyordum.

"İster mi sence?"

"Deli misin sen? Öyle bir ister ki..."

"Gerçekten mi?"

Heyecanlanmıştım. İçimdeki çocuk da...

"Gerçekten. O senin annen. Seni çok özlemiş o da. Görmek istiyordu."

Benim annem... Bunu uzun zamandır duymamıştım.

"Tamam, sor ona. Ne zaman müsaitse görüşelim."

"Peki, hemen soruyorum."
Babam odadan hızla çıktı. Birkaç dakika sonra tekrar geldi.

"Yarın saat iki gibi müsaitmiş."

Bu kadar hızlı olacağını düşünmemiştim. Onca yıl onun hayaliyle yaşamak ve bana o kadar uzak sanmak imkansızlaştırıyordu onu gözümde. Şimdi ise yarın görecek olmak...

"Yarın? Dersten sonra giderim, tamam."

Yanıma oturup saçlarımı okşadı.
Başımı omzuna koyduğumda her şeye sünger çekmiştim. Geçmiş artık sadece geçmişti. Önümde güzel bir gelecek vardı.

"Benim güzel kızım. Bundan sonra asla anneni görmene engel olmayacağım. Sen yeter ki mutlu ol."

*****

O gece heyecandan uyuyamadım. Nasıl geçer acaba, neler söylemeliyim gibi sorular kafamda dolaşırken uyku bir türlü girmedi gözüme. Sabah da uykusuz olmama rağmen dinç kalkmıştım. Kahvaltıyı hazırlayıp babamla yedik. Günün iyi geçmesini diledik evden ayrılmadan önce. Bugün giydiklerime daha bir özenmiştim.

Aybars'la okula giderken ona annemle buluşacağımı söyleyince "Umarım iyi geçer." dedi. Okula geldiğimizde ayrılıp kendi fakültelerimize girdik.

Dersleri biraz dinledim biraz buluşmayı düşündüm. Saat ikiyi dört gözle bekleyerek geçti yani günüm.

Şimdi ise kafenin cam kenarına oturup onu beklemeye başladım. Saat iki olmuştu. Birazdan gelecekti ve ben ne yapacağımı bilmiyordum. Sarılsam mı yoksa sarılmasam mı? Hangi konular hakkında konuşmalıyız? Geçmişten bahsetmek istemiyordum ya da gerçeklerden. Sadece şu an ve gelecek konumuz olsa. Ben hayallerimden bahsetsem ona. O da dinlese ve akıl verse bana. Neler yapıyoruz, günümüz nasıl geçiyor gibi sorular sorulsa. Ama geçmişin bahsi açılmasa. Uzun zaman sonra görüşenler gibi değil de sanki ben üniversite için başka şehre gitmişim de o da beni ziyarete gelmiş gibi konuşsak.
Geçmişten bahsedip de üzülmek istemiyordum. Bugünü güzel hatırlamak istiyordum.

Kahvem geldiğinde bir yudum aldım. Masanın üzerindeki telefonum titreştiğinde elime aldım.

Bilinmeyen numara: Merak etme

Bilinmeyen numara: Güzel geçecek ;))

Alya: Umarım

Alya: Buradasın?

Bilinmeyen numara: Hayır

Alya: Yalan?

Bilinmeyen numara: Değil.

Alya: Üzüldüm :(((

Alya: Halbuki karşımdaki sürekli beni izleyen çocuğun sen olduğunu sanmıştım

Bilinmeyen numara: Karşında seni 'sürekli izleyen' çocuk mu var?

(Görüldü)

Bilinmeyen numara: Hey! Cevap ver.

Cevap vermedim. Pot kırdığımı anlamıştım ve hala beni kestiğini söyleyerek onu biraz daha çıldırtmak istemiyordum.

Zaman akıp giderken endişem artmıştı. Kapıdan her yabancı insan girdiğinde hayal kırıklığı yaşıyordum. Telefon ekranını açtım. Saat üçe geliyordu. Acaba dedim, gelmeyecek mi?

Kaç bardak kahve içtim bilmiyorum. Karşıdaki çocuğun itici bakışlarına maruz kalırken öylece telefonla uğraştım. Babamı arasam mı diye düşündüm ama aramadım. Keşke telefon numarasını alsaydım... Annemin...

Saat dörde gelirken olduğum yerde sırtımı esnettim. Gelmeyecekti. Beklemek saçmaydı. Küçükken beni terk ettiği zamanın bir değişiğini yaşamıştım sanki. O zamanlar ruhen dönmesini bekliyordum. Şimdi ise hem ruhen hem de bedenen. Masadan kalkıp çantamı aldım. Telefonu arka cebime koyup kasaya gittim. Beni geldiğimden beri kesen çocuk da yanıma geldi. Ben hesabı ödedikten sonra onun benimle konuşmaya çalışmasını hiç takmayarak kafenin çıkışına yöneldim.

Arabama binerken olsun, diye geçirdim içimden. Belki işi çıkmıştır.

******

İçimizdeki iyi düşüncelerin hep olması dileğiyle...

Üzgünüm, Seni Seviyorum ||TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin