Gecenin kefenini yırtarcasına doğar güneş. Şafağın ilk ışıkları ile bir çok insana umudu aşılar. Karanlığa düşen insanlar güneşin doğuşu ile birlikte bir umudun olduğuna inanır. Belki de inanmak tek çaresidir. Tutunacak bir dala ihtiyacı vardır. En parlak işığa tutunur insan. tıpkı umuda tutunduğu gibi. Ben yıllar önce bıraktım tutunmayı. Ağrılar içinde ölümü bekleyen bir hasta için doğan güneş nasıl acı veriyorsa, bana da öyle artık.Gördüğüm rüya bana eskileri unutmama izin vermiyor yine. Tam bu defa yeni bir başlangıç yaptım dediğim an yeniden bir şekilde karşıma çıkıyor. Eskilerden kaçamayacağımı öğrenmiş olmam gerekirdi oysaki. Bunca yıl öğrenmem gerekirdi. Yine yenik düştüm kendime istemeyerek.
İstemeyerekte olsa yataktan kalkıp duş aldım. Kendime gelemezdim yoksa. Hızlı bir şekilde hazırlanıp evden çıktım. Sabah kahvaltı edemezdim. Eskiden annem hazırlardı. O günden sonra bir daha kahvaltı yapmadım. Yediğim her lokma boğazımda bir yumru oluşturdu. Belki de kendimden kaçmak için attığım ilk adım oldu bilemem.
Şirkete geldiğim zaman arabayı otaparka park ettim. Arabadan eşyalarımı alıp asansöre bindim. Mimar olmanın dezavantajı eve de iş götürmek. Bir aydır üzerinde çalıştığımız bir proje vardı. bu hafta yapılan ihalede karşı tarafa sunulacaktı. Bir haftadır aralıksız üzerinde çalıştığım için yoruldum. Odaya girdiğim zaman Enver beyin asistanı Gizem ve yanında ilk defa gördüğüm bir kız vardı. İşten atıldım da benim mi haberim yok hayırdır?
"Günaydın Gizem"
"Günaydın Eda"
"Ne oluyor burada Gizem?" Ne yalan söyleyeyim kovuldun kelimesini duymayı bekliyorum. Şuracıkta oturup bir haftadır uykusuz kaldığım gecelere ağlarım.
"Eda bu günden sonra Begüm senin yerinde çalışacak, seni de Enver bey çağırdı odasına haberin olsun." Kovuldum dedim değil mi? İnsan önceden haber verir hiç değilse, sabah sabah uyanmazdım.
"Tamam Gizem buradaki eşyalarımı toparlayıp sonra giderim. Arkadaşta yerleşsin rahat rahat."
"Tamam Eda. "
Eşyaları toparlamaya başladım. Niye böyle bir şey oldu? Yalnış bir şey mi yaptım acaba? Ben ne yaptım ki? Kafam da bir sürü soru işareti. Ne yazık ki, hiçbirinin de cevabı bende yok. Eşyalar bitince Enver beyin odasına yürümeye başladım, kapıyı çalıp içeri girdim.
"Beni çağırmışsınız Enver bey."
"Evet Eda kızım sana bir şey söylemek istiyorum. Eğer kabul edersen senin diğer şirketimize gitmeni istiyorum. Orada büyük bir şirketle anlaşma yapıldı ve bunların bütün projeleri ile sen ilgileneceksin yani hem müdür olacaksın hem de mimarlık yapacaksın kızım eğer kabul edersen? Bu süreçte torunum da sana yardımcı olacak. Bir nevi birlikte orayla ilgileneceksin." Bunu beklemiyordum. Kendimi kötü sonuca o kadar odaklamıştım ki, aklımın ucundan bile geçmemişti.
"Olur benim için fark etmez. Önemli olan mesleğimi yapmam. Proje için de sizin yüzünüzü asla kara çıkarmayacağım Enver bey." Belki de buradan uzaklaşmak iyi gelecektir. Anıları, acıları bırakıp yeni bir sayfa açmak. Hep kaçmak isteyip, yapamadım. Görünmez bir el beni buraya mıhladı. Şimdi gitmek zamanı.
"O zaman bu gün izinlisin. Yarın akşam da Konya'ya uçacaksın haberin olsun, eşyalarını toparlamaya başla." Aşkın şehrine yıkık dökük bir kalple gidiyorum.
"Tamam o zaman ben arkadaşlarımla vedalaşayım. Başka bir şey yoksa çıkabilir miyim?"
"Tamam kızım. Görüşürüz gözüm arkada kalmayacak."Birisinin size koşulsuz şartsız duyduğu güven en pahalı mücevherden daha değerlidir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gecmişin gölgesi
Любовные романыHer kesin bir geçmisi vardır. Unutmak isteyip unutamadığı, çakılıp kaldığı. bilinmezlikler.. Boşluklar ve yok oluşlarla dolu... Belki yok olmuştu adam... Sessiz ve çaresiz kurtulmayı bekleyerek... Peki ya kadın... Onun geçmişi geleceğini nasıl deği...