Enes'in anlatımı.
Aşk nedir? Nasıl anlarsın aşık olduğunu? Nefes alamaz gibi mi olursun? Yemekten, içmekten mi kesilirsin? Kalbin başka mı atar? Elin ayağın bir birine mi dolanır? Nedir değişen? Sen mi değişirsin, yoksa hayatın mı değişir? Cevap çok basit değil mi? Herkes cevabı bilir aslında ama cevap vermekten korkar. Kendisini en yalın haliyle anlatır bir başkasına çünkü. Aşk öyle kuvvetlidir ki, yalana dolana, sis perdesine ihtiyaç duymaz. Maskesiz, en yalın haliyle içinde çağlayan duyguları dışa yansıtır.
Bu yüzden korkar insanoğlu aşık olmaktan. Büyülü bir kapının anahtarı haline gelir sevmek. Oysa kendilerinden kaçıyorlardır da, haberleri yoktur. Kimisine aralanır sır perdesi. Yanar aşkın narında. Kimsesiz kalır kalabalıklar içinde. Yanar aldığı her nefeste. Yok olur gözlerini her kapattığında. Bile bile yürür ateşe. Dilinde dualar, yüzünde tebessüm, başı önünde adım adım yeniden dirilmek için yürür. Bilir aşık bir defa aşkın narında yanarsa, ölmeden ölümü tadarak yeniden dirilir benliğini öldürerek.
Benim için Konya çok önemli. Belki de aşkı, dostluğu en güzel anlatan kişilerden ikisi burada yaşamış.Birlikte attıkları her adımda yanmış ama yine de ah etmemişler. 'Hz. Mevlana der ki: Yorulacaksan, sıkılacaksan, keşkelere sığınacaksan, söze ama diye başlayacaksan girme aşk yoluna. Aşk der ki: yolumdaysan başım fedadır yoluna, ama bil ki, senin de başını isterim yoluma. Kahır, kapris gelecekse senden amenna. Ama ayağına diken batarsa, vahlanma. Aşk, bilek gücü değil, yürektir. Yüreğin yetmiyorsa, düşme yoluma.'
Ben aşkı ilk babamdan öğrendim. İlk öğretmenim, bana bildiği her şeyi öğreten oldu. Düştüğüm her kuyudan beni Allah (c.c.) yolunda yürüyerek kaldırdı. Babamdan öğrendiklerimi hocam daha da derinleştirdi. Şimdi kendisi Konya'da yaşıyor. Berk davet edince kıramadım ya da kırmak istemedim. Beni buraya her zaman çeken bir kuvvet olmuştur. Aldığım her davetde hiç düşünmeden kabul etmem de bu yüzden. Uçaktan yeni inmiştim. Tam valizi aldım çıkacağım bir ses duydum. Karışan bir bavul ve hüzne bulanan bir kadın. Kendinden vazgeçerek dokundu ney'e. Ah aşk değil midir kendinden vazgeçmek.
----------------------------
"'Ey sevgili sende bulduklarım değil, sensiz kaybettiklerimdir önemli' olan diye inlemektir aşk. Kimsenin göremediği bir semada kimsenin dokunamadığı bir yıldızı bağrına basmaktır aşk. Bulut bulut savrulmaktır yağmur mevsimlerine aşk. Titretmektir cihanı bir ah çekişiyle. Ve sonra başladığın yerde bulduklarındır aşk. Senden sana kalanları toplarken, sensizliği en deriniyle yaşamak. Özlemektir aşk. Beklemektir aşk. Gelmektir aşk. En çokta gitmesini bilmektir aşk. Ne adres aramak, ne adres sormak, bizzat adresin kendisi olmaktır aşk. Aşk vazgeçiştir sevgili. Serden, yoldan, her şeyden vazgeçmesini bilmek. Ve aşk avuçlarımızda kalan güneş tozlarıdır. Ve aşk her mevsimi gamlı bir hazan gibi yaşamaktır.
(Sinan Yağmur)"
----------------------------
Aksanından belli olmasa da, Türkiye'de yaşamadığını anladım. Hiçbir şeyi merak etmeyen ben bir damla gözyaşı ile merak eder oldum. Ah Enes ah, yanacağını bile bile merak etme. Merak demişken beni bekleyerek ağaç olan bir adet Berk'i unutmamak gerek. Hızlı adımlarla dışarı çıktığım da yanılmadığımı anlamam uzun sürmedi. Bir ay önce ayrılmış olsak bile, sanki yıllardır görüşmemiş gibi sarıldık. Budur kardeşlik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gecmişin gölgesi
RomanceHer kesin bir geçmisi vardır. Unutmak isteyip unutamadığı, çakılıp kaldığı. bilinmezlikler.. Boşluklar ve yok oluşlarla dolu... Belki yok olmuştu adam... Sessiz ve çaresiz kurtulmayı bekleyerek... Peki ya kadın... Onun geçmişi geleceğini nasıl deği...