Şefika'nın anlatımı.
Her insan bir karanlığın içinde yaşar. Bazen farkında olmaz onu kuşatan karanlığın, bazen de tüm iliklerine kadar hisseder. Bazen kendine saklar, Bazen de etrafında olan herkese yansıtmaktan çekinmez. Bazen korkar karanlıktan, bazen de onsuz yaşayamaz hale gelir.Ne yapacağını bilemediği anda karanlığa sığınır herkes. Sanki tek çıkış yolu oymuş gibi. Atdığı en doğru adım oymuş gibi gelir. Ah bir farkına varsa en büyük yanlış olduğunun belki de aydınlığa çıkmak için bir adım atar.
Kimi insan ise aydınlıktan korkar. Ruhunun dört bir yanını zifiri karanlık sarmıştır. İğne deliği kadar bir aydınlık sızsa içeri eli ayağına dolsaşır, ne yapacağını bilemez hale gelir. Ona iyi gelen tek şey karanlıktır. Başkalarına bir kötülük etmez, tek kötülüğü kendisine dokunur. Aldığı her nefeste kendisini karamsarlığa mahkum ederek hiç düşünmeden canını yakar. Kendini o kadar dışlar ki, insanlardan yalnız kaldığı zaman bile farkına varamaz. Mutluluğu yalnız kalmakta bulur. Bir başkası ile değil kendisiyle dertleşir.
Kendisinden başka kimse duyamaz canhıraş kopan çığlıklarını. Kimse görmez oluk oluk akan gözyaşlarını. Kendisinden kendisine sığınır önce. Sımsıkı sarar kollarını dört bir yanına. Ruhsuzca kalkar elleri gözyaşlarını silmek için. Oysa ne kadar silerse silsin yenisinin akacağını çok iyi bilir. Yine de dener. Kendisi için büyük bir adım attığını sanır. Haklı aslında büyük bir adım atmışdır kimsesizliğin soğuk koynuna doğru. Bunu göremese bile ruhu ses telleri kopana kadar bağırıp çağırıp anlatmaya çalışır. Ta ki atacağı adım kalmayana kadar.
İşte o an susukunluğun sağır eden sessizliği başlar. Son durağa gelmiştir artık. Ruhu kapatır kendisini. Ne kendisine anlatabilir derdini, ne de bir başkasına artık. Buraya kadar, tüm yollar çıkmazdır artık. Kendisini kaybettiği tek andır. Şimdi pişmanlığın boğuk sesi başlar. Ruhunu kaybeden birisinin pişmanlığı da büyük olur. Bölük pörçük, paramparça olur. Tek bir çıkış noktası kalmıştır ruhunu yeniden geri kazanmak için: içine saklanndığı kozayı yırtarak aydınlığa çıkmak. Ya kazanacaktır ruhunu, doğru bildikleri yanlışları kaybederek, ya da ruhunu öldürerek kazanacaktır kendini kaybetmenin ağırlığını.
Konya'ya geleli 2 gün olmuştu. İlk gün hiçbir şeyi düşünmeden kendimi yollara atdım. Yıllardır hasretliğini yaşadığım şehri hissetme zamanıydı. İkinci gün hocamın yanına gitmiş hasret gidermiştim. Her ne kadar sonraki durağımın "Dergah" olmasını istesem de oraya girdiğim zaman çıkamayacağımı bildiğimden sonraki durağım "Semazen gösterisi" olmuştu. Kendimi bu kadar huzurlu hissetmeyeli uzun zaman olmuştu. Kendimi bir an sema ederken bulmuştum. Gözlerimi kapatdığım an başka alemlere gitmiştim.
Edanın sesiyle kendime gelmiştim. Sema gösterisinden sonra oradan ayrılmış, Konya sokaklarını yürümüştük. Benim için huzurun en güzel adresiydi. Bir haftalık tatilimi bu sokakları adım adım gezerek geçireceğimi biliyorum. Edayı fazla yormak istemiyorum. Eh bir hafta boyunca kendimle dolaştıracağım kesin. Merti çok sevmiştim. Delikanlı çocuk. Bir de o kızı elime geçirsem evire çevire döverim.
Sabah Edayı işe yola saldıktan sonra kendimi sokağa attım. Her ne kadar Mert benimle gelmek istese de okula göndermiştim. Bu sokakları adım adım dolaşmak istiyorum. Bu sokaklarda Mevlana adım adım Şemsini aramış ben nasıl araçla dolaşırım. Attığım her adımda Mevlana'nın hıçkırıkları, feryatları, Şems-i Tebrizi'nin 'Hamuş' diyerek fısıltısı yankılanıyordu.
İlk durağım bir zamanlar Mevlana'nın dergahı olup şimdi müze olan evine gittim. Vakti zamanında Selçuklu sarayının "Gül bahcesi" iken bahçe, Sultan Alaeddin Keykubad tarafından Mevlana'nın babası Sultanul-Ulema Bahaeddin Veled'e hediye edilmiştir. Müzede Mevlana Celaleddin Rumi'nin "Kubbe-i Harda" (Yeşil kubbe) olarak anılan türbesi, dergah eşyaları, değerli elyazmaları, sabır taşları ve sekiz telli keman korunup saklanılmaktadır.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gecmişin gölgesi
RomantikHer kesin bir geçmisi vardır. Unutmak isteyip unutamadığı, çakılıp kaldığı. bilinmezlikler.. Boşluklar ve yok oluşlarla dolu... Belki yok olmuştu adam... Sessiz ve çaresiz kurtulmayı bekleyerek... Peki ya kadın... Onun geçmişi geleceğini nasıl deği...