Aras o günden sonra okula gittiğinde odasında Vuslat'ı göremedi. Tüm gün derslere girip çıkmış, odada görebileceğini ummuştu ama Vuslat okulda olmasına rağmen odaya gelmiyordu. Önemsememeye çalışsa da bu duruma canı sıkılmıştı. Sadece okuldan çıkmış eve giderken uzaktan görmüş bu kadarı da ona yetmişti. Her zamankinden daha durgun daha dalgın görünüyordu. Sebebinin kendisi olduğunu bilmek vicdanındaki sesin daha yüksek çıkmasına sebeb oluyordu. Onu kırmak istememişti ki. Malesef ki Aras'ın en büyük eksiği buydu, birini kırmaktan biriyle darılmaktan nefret etse de bunu yapana kadar yaptığının farkında olmuyordu.
Berna'nın evine gittiğinde de aklında hep Vuslat vardı. Bir türlü ilgisini sevgilisine veremiyordu. Elini yüzünü yıkamak için lavaboya gittiğinde aynadaki aksinden nefret etti. Kendi kendine "ne yapıyorum ben? İçerideki hoşlandığım kadın ve ben şimdi onun evindeyken bir başkasını düşünerek ona en büyük haksızlığı yapıyorum. Kimim ben? Neyim? Ona bunu yaşatmaya ne hakkım var?" diye düşünmeden edemedi.
Odaya geri döndüğünde Berna endişe ile onu bekliyordu. Havadaki elektriği elbetteki fark etmişti.
"Konuşmak ister misin Aras?"
"Bir şey mi oldu?"
"Bana değil de sanki sana bir şey olmuş gibi, geldiğinden beri çok durgunsun. Her zaman benimleyken istediğin için değil de bir vazifeyi yerine getirmek için yaptıklarını yaptığını düşünürdüm. Tıpkı asker gibi. Çiçek almak, buluşmak, iltifat etmek. Bugün ise gözlerin daha da uzak. Sanki bir şeyler değişmiş."
"Sen sana iltifat etmemden çiçek almamdan görüşmemizden hoşlanmıyor musun?"
"Bilmem, başka biri olsa gerçekleri görmezden gelip bunlarla mutlu olabilir belki ama ben bana içinden geldiği için beni sevdiğin için bir şeyler yap istiyorum. Beni seviyor musun Aras?"
"Ben tabiki seni seviyorum Berna, bu nasıl bir soru?"
"Elbette seviyorsun ama bir sevgiliye duyulan aşk gibi değil yanılıyor muyum?" dediğinde Aras önce sessiz kaldı. Berna'nın haklı olduğunu ikisi de biliyordu.
"Berna o da olacak yakında, neden bunları düşünüyorsun? Daha birbirimizi tanıma aşamasındayız."
"Olmayacak Aras biliyorsun. Ben sana umutsuzca daha fazla bağlanmadan bitsin. Ben her gün senin beni sevip sevmediğini görmek için gözlerinin içine bakarak yaşayamam."
"Berna, canım lütfen. İyi değil miyiz? Senin yanında huzur buluyorum ben."
"O ateş eksik Aras aramızda. Üzgünüm biraz ara verelim hiç değilse. Sen de beni üzmemek için sahte duygular üretmek yerine bir süre ben olmadan kalbinin sesini dinle. Eğer o kalp benim adımı fısıldıyorsa bizim için bir şans var demektir."
***
Aras Berna'nın evinden çıktığında son derece yenilmiş hissediyordu. son bir haftadır kadınların hışımına uğradığını düşünmeden edememişti.
"El birliği ile beni depresyona sokacaksınız, en sonunda kanepede nutella kaşıklarken pembe dizi izleyeceğim o olacak! Hoş o zaman babam namusumuzu temizlemek için Hazar'ı peşime salabilir." diye sesli düşündükten sonra arabasına atlayıp evinin yolunu tuttu.
***
Hazar saatlerdir atölyesinde olmanın verdiği yorgunlukla doğruca evinin yolunu tuttlu. Bugün Zeynep Ela'nın taşınması gerekiyordu. Geçici bir süre kendinde kalacak misafirini ilk günden güzel karşılamak niyetindeydi. Salona girdiğinde Ela'yı kanepede televizyon izleyerek otururken buldu. Kendisini farkeden Ela ona tatlı tatlı gülümsüyordu. Ama onun televizyonu yoktu ki!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTULMA-II (TAMAMLANDI)
General Fiction"Saçma sapan konuşma canım kardeşim. Bak kardeşim diyorum. Biliyorsun ben Berna ile birlikteyim. İsterse dünya güzeli olsun. Benim onunla karşılaştığımda tek gördüğüm Oz Büyücüsü'ndeki yeşil renki cadı. Hadi yemeğine devam et. Benim de canımı sıkma...