Havalar artık iyiden iyiye ısınırken Hazar'ların evinde bahar temizliği başlamıştı. Hazar ve Zeynep Ela camları silerlerken bir türlü bitmeyen camlar Ela'ya bıkkınlık getirmişti.
"Bence duvar en güzeli ya. Tertemiz. Camları çıkarttırıp duvar ördürsek ya. Ne dersin?"
"Hani bayılıyordun her yerin cam olmasına? Yoruldun sen, bırak ben hallederim."
"Yorulmak değil de, sen neden kadın tutmuyorsun temizlik için?" dediğinde Hazar bakışlarını kaçırdı. "Haa anladım, birine işini yaptırmaktan rahatsız oluyorsun. Bir keresinde Deniz ramazan ayında asla dışarda yemek yemediğinden bahsetmişti. Garsonların oruç olup olmadığını düşünmekten yemek yiyemiyormuşsun, bu da öyle bir şey sanırım." dediğinde Ela nokta atışı atmıştı.
Hazar'ı çözmek çok da zor değildi.
"Yani birinin gelip benim yaşadığım benim kullandığım yeri temizlemesi bana rahatsızlık veriyor. Ben kirletip ben kullandığım halde iki kuruş param var diye birinin emeğini satın alıp işimi yaptırmak benim yapabileceğim bir şey değil." dedi camları silmeye devam ederken.
"Hiç senin gibi biriyle tanışmamıştım, başkasın, bambaşkasın." demişti Ela Hazar'a sarılarak.
"Hmm, iyi yönde bir başkalık mı bu yoksa kötü yönde mi?"
"Sanki seninle ilgili herhangi bir şey kötü olabilirmiş gibi bir de soruyor musun?"
"O senin güzel kalbinin iyiliğinden." dedikten sonra yanına herhangi bir sevgi sözcüğü eklemek istedi ama beklediği şey hazır olana kadar bunu erteleyecekti.
Temizlikleri bittiğinde akşam olmuş, karşılıklı pizzalarını yerlerken Ela bir yandan da ders notlarına bakıyordu.
"Ya şu histoloji dersinden nefret ediyorum. Almıyor kafam gerçekten. Bütün terimler birbirine karışıyor. Bu dersin verebileceğimi hiç sanmıyorum." deyip isyan etmişti Ela. Diğer sınıf arkadaşlarının da ondan bir farkı yoktu. Derse girip çıktıklarında on yaş yaşlanmış gibi hissediyorlardı.
"Hadi canım, hep böyle diyorsun ama maşallah en güzel notlar da hep sizin Zeynep hanım. Bunu da halledersin sen. Güveniyorum."
"Keşke senin bana güvendiğinin yarısı kadar kendime güvensem. Yatıyorum ben ya. Yarın erken kalkıp çalışırım. Geliyor musun?"
"Yok benim uykum yok daha. Sana iyi geceler." derken Ela'nın histoloji kitabıyla bakışıyordu Hazar.
Zeynep Ela uyumaya gidince hemen çarçabuk kitaba göz atmaya başladı. Gördükleri Zeynep Ela'ya hak vermesine yetmişti. Bu yüzden bölümleri ayırıp çalışmaya, ayrıca Zeynep Ela'ya anlatırken daha kolay anlayabileceği şekillerde notlar almaya başladı Hazar.
İnternetten de dersin püf noktalarını öğrenmeyi ihmal etmedi. Sabaha kadar vakti vardı. Bütün dersi öğrenmesi için kısıtlı bir zamandı. Artık ne kadarı yetişirseydi.
Birazını bitirmişken hafiften uyuklamaya başladı. Kendisine kahve yapmak için ayaklanırken önce Ela'nın yanına uğradı. Açılan üstünü örttüğünde Ela sayıklamaya başladı. Yine Emre'nin adını fısıldıyordu dudakları. Hazar artık bu duruma alışsa da her seferinde kendini toparlaması daha uzun sürüyordu.
Böyle zamanlarda kendini sadece fazlalık olarak görüyordu. Zeynep Ela'nın hayatına zorla kendini kabul ettirmeye çalışan bir fazlalık.
Bütün vücudu buz keserken yavaşça odadan çıktı. Zeynep Ela'nın Emre'ye olan sadakatine o kadar imreniyordu ki. Hem de bazı zamanlar onun yerinde olmak isteyecek kadar...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTULMA-II (TAMAMLANDI)
General Fiction"Saçma sapan konuşma canım kardeşim. Bak kardeşim diyorum. Biliyorsun ben Berna ile birlikteyim. İsterse dünya güzeli olsun. Benim onunla karşılaştığımda tek gördüğüm Oz Büyücüsü'ndeki yeşil renki cadı. Hadi yemeğine devam et. Benim de canımı sıkma...