Selim bey ve babası ellerinde limonatalarla artık azalan konukları karşılarlarken, dünürlerini ve eşlerini içeriye göndermişlerdi.
"Bu sahne sana da bir yerlerden tanıdık geliyor mu baba?"
"Gelmez mi oğlum? Sayende her hafta bir nişana bir düğüne katılıyorum sanki. Hayır bir şey de diyemiyorum, bizim kız küçük ama damadın tam yaşı. Aras da öyle. Ölmeden diğer torunlarımın da mürüvvetini görürüm inşallah."
"Sakın beni bu delilerin içinde bırakıp ölmeye kalkma baba. Vallahi deli çıkarım. Ağzından yel alsın."
"Ölüm Allah'ın emri oğlum. Yaşım da belli. Sen Hazar'ı anlat Hazar'ı. Ciddiler mi kızla. Aynı evde yaşıyorlarmış. Evlenmeden olacak iş mi oğlum."
"O da olacak inşallah. Hazar'a kalsa yarın nikahı kıyar da bizim gelin az biraz nazlı."
"İyi iyi, aman oğlum. Zaten Aras'la ilgili bir şeyler kulağıma geldi bir şey demedim, kendi kızına nasıl davranılmasını istiyorsan el kızına da öyle davran. Gerekirse de oğlanın kulağını bük. Benden sana baba nasihati." dediğinde Selim bey onaylayarak başını salladı.
Aras'ın da kulağını epey bükmüştü ama sonuç oek değişmemişti. Ama konu Hazar'sa Selim bey iki düşünüp bir hareket ederdi. Tamam küçükken haşarıydı ama büyüdüğünde bir kere bile onu uyarmasını gerektirecek bir şey yapmamıştı. Selim bey hepsine oldukça sıcak davransa da Hazar bir kere olsun bundan yüz bulup laubali bir tavır içine girmemiş, bir kere olsun aşırı ve şımarıkça davranmamıştı. Hal böyle olunca ona ne tür bir nasihat vermesi gerektiğini kestiremiyordu. Zeynep Ela, Hazar için hassas bir konuydu.
***
Vuslat Aras'ın kontrolünde gelin odasına gelmiş, önceden onun için hazırlanmış koltukta yerini almıştı. İkili arasında soğukluk nefesleri keserken artık mantığının sesini daha net duyabilen bir Vuslat vardı. Kendisi duygularının esiriyken bile Aras'la daha mantıksal dairede iletişim kurmaya çalışırken, Aras saçma sapan kaprislerinin esiri olmuş, ona göre çocukça gelen davranışlarını sürdürmeye devam ediyordu.
Aras bir kadının asla unutmayacağının farkında değildi. Üstelik ne kadar severse sevsin.
Öte yandan Deniz'in neşesine diyecek yoktu. En az onun kadar çılgın arkadaşlarıyla hem eğleniyor hem de hazırlanıyorlardı.
Ömründe bu kadar çatlak ve bu kadar yardımsever bir insanı yanyana görmemişti. Hepsi canla başla Deniz'e yardımcı oluyor, hem de birlikte yaşadıkları maceraları yad ediyorlardı.
Deniz ilk olarak sade bir gelinlik seçmişken sürpriz olarak giyeceği ikinci gelinliğe Demir'in ne tepki vereceğini oldukça merak ediyordu.
O kadar mutluydu ki Deniz Demir ile kavuşacağı için. Bu evlilik için zerre bir korkusu, şüphesi veya endişesi yoktu. Evlenmek için evlenmiyordu en nihayetinde. Gerçekten sevdiği güvendiği adamla evleniyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTULMA-II (TAMAMLANDI)
General Fiction"Saçma sapan konuşma canım kardeşim. Bak kardeşim diyorum. Biliyorsun ben Berna ile birlikteyim. İsterse dünya güzeli olsun. Benim onunla karşılaştığımda tek gördüğüm Oz Büyücüsü'ndeki yeşil renki cadı. Hadi yemeğine devam et. Benim de canımı sıkma...