"Baba ben hamileyim."
O sözden sonra sabahtan beri yaşadığı heyecana dayanamayan babaları olduğu yere yığıldı. Derhal apar topar hastaneye kaldırılan Selim beyin durumu anladıkları kadarıyla ciddiydi. Olanları öğrenen Aras da doğrudan hastaneye gelmişti. Anneleri ağlamaktan helak olmuştu. Deniz ise bugün yaptıkları ve söylediklerinin vicdan azabıyla bir onlardan uzak bir köşeye geçmiş sessizce ağlıyordu.
Uzun süren beklemenin ardından doktor nihayet bilgi vermek için yanlarına geldi.
"Öncelikle geçmiş olsun. Malesef bu kez basit bir tansiyon problemi değil. Selim beyin kesinlikle stresten uzak durması gerekiyor. Yoksa beyin kanaması riski çok fazla. Kendisini bir süre burada ağırlayacağız." dediğinde Leyla hanım akan gözyaşlarını elinin tersiyle silmeye çalıştı.
"Teşekkür ederiz. Ne zaman kocamı görebilirim?"
"Birazdan görebilirsiniz Leyla hanım. Sadece siz görseniz daha iyi olur. Tekrar geçmiş olsun." dedikten sonra doktor yanlarından uzaklaşmıştı.
Babasının iyi olmasına sevinen Deniz beyin kanaması riskini duyunca daha da kahrolmuş, ağlaması kontrol edemez olmuştu. Bunun olacağını en iyi o bilirken neden bu kadar üzerine gitmişti ki?
Onun bu durumuna dayanamayan abileri yanlarına gitmiş ne yapacaklarını şaşırmış şekilde onu teslli etmeye çalışıyorlardı. İlk sözü alan Hazar oldu.
"Kendini harap etme Deniz. Babam çok şükür iyi."
"Abicim bir duramamışsın ya. Hazar anlattı neler olduğunu. Zaten ben az çok biliyordum. Sence de babama biraz fazla haksızlık etmemiş misin? Gerçekten kötü bir baba olduğunu mu düşünüyorsun? Yahu adam senle evcilik oynayıp saçlarına renkli tokalar takmana izin veriyordu." dediğinde hüzünle gülüştüler. Aklına babası ile olan bir anısına kaydı. Hatırladığı kadarıyla 5 yada 6 yaşlarında olması gerekti.
(Geçmiş)
Abilerinin haftasonu kampa gitmeleri ile evde yalnız kalan kalan Deniz annesinin de dışarı çıkması ile babası ile tek kalmıştı. Odasında elbiselerini yatağının üzerine yığarken aralarında seçim yapmaya çalışıyordu ki babasının seslenmesi ile ona döndü.
"Ne yapıyorsunuz bakalım küçük hanım?"
"Babacım prensescilik oynamaya çalışıyorum ama tek başına çok sıkıcı." diye dudaklarını büzerek sitem etmişti.Böyle konuşunca Selim bey kızına asla dayanamazdı.
"Birlikte oynayalım o zaman kızım. Hadi yine sen bana çaylarından keklerinden ikram et."
"Olmaz baba, bu sefer ben prenses olacağım, sen de benim yardımcım." dediğinde babası cimcime kızına gülerek onayladı. "Şimdi ojelerimi sürebilirsin, akşama baloda güzel görünmek istiyorum." dediğinde Selim bey kızının çeşit çeşit ojelerinin çokluğunu görünce içinden söylenmeden edemedi. 'E tabi anasına bak kızını al.'
Eline açık pembe bir oje aldığında sever heralde diye düşünmüştü ama kızından itiraz seslenişinin gelmesi uzun sürmedi.
"O değil babacım. Hani şu mor simli olanı istiyorum." dediğinde Selim bey bariz bir şekilde kendine sırıtan ojeyi alıp kızının yanına çöktü. Dikkatli şekilde sürse de birazcık taşırmıştı.
"Düzgün sürün lütfen. Bakın hep taşmış."
"Kusura bakmayın prensesim, düzeltiyorum şimdi." dediğinde ikisi de gülüştüler. Ama Deniz bu oyundan çabuk sıkılmıştı ki aklına gelen fikirle yine babasına döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTULMA-II (TAMAMLANDI)
Ficción General"Saçma sapan konuşma canım kardeşim. Bak kardeşim diyorum. Biliyorsun ben Berna ile birlikteyim. İsterse dünya güzeli olsun. Benim onunla karşılaştığımda tek gördüğüm Oz Büyücüsü'ndeki yeşil renki cadı. Hadi yemeğine devam et. Benim de canımı sıkma...