Bugünden itibaren Vuslat tüm taktikleri uygulamaya başlıyordu. Aras neredeyse gelirdi.
"Efoşum, canım oğlum. Anne seni çok seviyor bir tanem. Sen anneyi yanlış anlamazsın değil mi kuşum?" diye konuştukça Efe'nin elleri ayakları durmuyordu.
"Anne şimdi seni babaya bırakacak ama hiç merak etme, her şey düzelecek. Ben kavga etmekten çok yoruldum annecim." derken hafif nemlenen gözlerini başparmağı ile sildi. Kapının sesini duyunca çantasını takıp Efe'yi kucağına alarak aşağı indi.
"Yine nereye gidiyorsunuz?" dediğinde Efe'yi Aras'a verdi.
"Ben gidiyorum sadece. Evde çok bunaldım. Oğlanın karnı tok, birazdan uykusu gelir. Altında temiz. Süt de bıraktım, acıkırsa verirsin." derken oldukça soğuk konuşmayı başarabilmişti Vuslat.
"Tamam ben hallederim de sen nereye?"
"Kuaföre falan giderim, buraya yakın spor salonu görmüştüm belki oraya kaydolurum. Arkadaşlar da görüşelim diyorlardı. Neyse hadi ben kaçtım. Bir şey olursa ararsın." dedikten sonra kapıyı çekip çıktı.
"Telefonuna bakarsan tabi!" diye arkasından bağıran Aras'ı elbette ki duymuştu.
"Anne gitti biz seninle tek mi kaldık babacım. Ohhh şöyle erkek erkeğe takılalım yahu. Oğlum oldu, bir doyamadım. Ne zaman kucağıma alsam gözümün içine içine bakıyor. Ben sana anneden daha iyi bakarım değil mi oğlum?" derken Efe elleriyle gözlerini ovuyordu.
"Senin de hemen uykun geliyor babacım ya. Erkek adama hiç su koyuvermek yakışır mı hiç?" diye söylenerek odasına çıktılar. Elini yüzünü yıkadıktan sonra sadece çamaşırıyla kaldı. Efe için evin ısısını yüksek tutuyorlardı ama Aras çok sıcağa gelemiyordu.
"Gel bakalııım. Madem uykun var. Uyuyalım seninle baba oğul." deyip yatağın ortasına yatarak Efe'yi göğsüne yatırdı. Üzerine ince bir pike serdikten sonra iki pışpışlamayla Efe uyumuştu bile. Onun düzenli nefesini dinleyen Aras da çok geçmeden oğluna katıldı.
***
Vuslat soluğu kuaförde aldığında çıkması da uzun sürmüştü. Daimi gittiği kuaförü güzelim saçlarını mahvettiğinden dert yanıp Vuslat'ı komple bir bakıma almıştı.
Her şey bittiğinde Vuslat kendini çok daha hafiflemiş ve iyi hissediyordu. Fakat oğlunu çok fazla özlemişti. Yolunun üzerindeki mağazalardan bir kaç parça bir şey aldıktan sonra Aras'ın arayışı ile koştur koştur evinin yolunu tuttu.
***
Uykunun içinde göğsünün üzerinde ıslak bir dil hisseden Aras hınzırca gülümsedi.
"Mmmm Vuslatt." diye sayıklayıp onu kucaklamak için kolunu uzattığında elleri boşlukta havalandı. Bunun akabinde gözlerini açan Aras göğüs ucunun oğlunun ağzında olduğunu gördü.
İstediğini elde edemeyen Efe babasının göğsünü daha da hızlı vakumluyordu. Aras'ın canı acımıştı.
"Ahhh, oğlum ne yapıyorsun. Aradığın şey yok bende. Ayrıca bu emzirme işi acıtıyormuş abicim ya." deyip ağrıyan yeri ovaladı. Ağzı boş kalıp karnı doymayan Efe ise çığlık çığlığa ağlamaya başladı.
"Oooo tamam babacım ya. Altını da doldurmuşsun. Önce bir onu halledelim, söz hemen o minik karnını da doyuracağım." dedikten sonra panikle diğer odaya geçip altını değiştirmeye başladı. Fakat Efe susacak gibi değildi. Artık çatlayacak kadar ağlıyor bu da Aras'ı daha da panikletiyordu.
"Annen varken böyle yapmıyordun babacım ama sen ya. Aklıllı uslu bir bebektin. Ne oldu böyle birden bire." derken Vuslat'ın bıraktığı sütü hazırlayıp biberona koydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTULMA-II (TAMAMLANDI)
Ficción General"Saçma sapan konuşma canım kardeşim. Bak kardeşim diyorum. Biliyorsun ben Berna ile birlikteyim. İsterse dünya güzeli olsun. Benim onunla karşılaştığımda tek gördüğüm Oz Büyücüsü'ndeki yeşil renki cadı. Hadi yemeğine devam et. Benim de canımı sıkma...