Aras'ın Efe'in yüzünü her gördüğünde içi gidiyordu. Küçük bir morluktu ama canı çok yanmıştı ve biraz da kendi ihmalkarlığıydı.
Bu da yetmezmiş gibi sabahtan beri Hazar'ı arıyor, beyefendi lutfedip telefonlara bakmıyordu.
Vuslat Efe ile oyun oynarken onun bu hallerine gülmeden edemiyordu.
"Rahat bırak Hazar'ı. Daha dün sakın gelme, seni evimde görmek istemiyorum diyordun. Bugün de yana yakıla onu arayıp buraya gelmesini söylüyorsun. Bence bir karar ver artık."
"O Zeynep Ela o eve gelmeden önceydi canım. Kardeşim sahipsiz değil benim. Onu terkedip sonra hiçbir şey olmamış gibi dönemez. Bir daha Hazar'ı üzmesine asla izin vermem!"
"Üzeceğini nereden biliyorsun? Keza Zeynep Ela'nın sebeplerini? Annen baban bu kadar endişelenmiyor. Abartma bu kadar." derken Vuslat kocasını mantığa davet ediyordu ama karşı tarafın bu davete icabet etmeye pek de niyeti yoktu.
"Annem babam bile bir yere kadar. Biz kardeşiz. O benim canım. Neyse onu bırakalım da Efe'yi biraz havuza girdirelim bugün diyorum. Hava da güzel. Biraz serinlesin." dediğinde Vuslat itiraz etti.
"Olmaz, hasta falan olur. Banyo yaptırıyorum zaten her gün."
"Bu çocuğu bu kadar sakınıp esirgeme Vuslat. Millet yeni doğduğunda buzlu suya yatırıp çıkarıyor. Sen yaz sıcağında havuza sokamıyorsun. Farketmedin mi sen sıktıkça senden kaçıyor. Daha fazlasını yapıyor."
"Elimde değil. Sonuçta onu dünyaya getiren ve sorumlusu olan benim. Ona en iyi şekilde bakmak istiyorum. Ben de böyleyim işte. Sevdiğim zaman dozajı kaçırıyorum, sıkıyorum." derken hüzünlü bir ruh haline girdi Vuslat.
"Kıskanıyorum ama. Hem beni severken istediğin kadar dozajı kaçırabilirsin." dediğinde şaka yollu gönlünü almak istedi Vuslat'ın.
"Biliyorum zaten, sen kocaman bir ilgi arsızısın. Bu yüzden yıllardır gördüğün ilgileri ben de uygulayabilirsin. Doymuşsundur artık diye düşünüyorum."
"Ben şu koltuktan bir kalkabilsem seni ilgi bombardımanına tutacağım da işte elim kolum bağlı."
"Bakalım bakalım. O tarafını hemen hemen hiç görmedim sayılır."
"Beni dışarıdan nasıl gördüğünün farkındayım ama daha önce hiç aşık olmadım ki ben. Kimseyi böyle sevmedim, kimseye sinirlenmedim, senden başka kimseyi delicesine özlemedim. Centilmen olmaya çalışıyordum sadece, bir kural gibi biraz da zorunluluk anlayacağın. Ama sende öyle değil. Senden başka kimseyi delicesine mutlu etmek gelmiyor içimdem." dediğinde samimiydi Aras.
Vuslat ondan duyduğu her güzel sözle biraz daha iyi hissediyordu. Evet Aras olmadan da yaşayabilirdi. Keza kendine bunu ispatlamıştı. Ama onunla her şey yine de bir başka güzeldi.
**
Günler hızla ilerlerken artık tamamen iyileşmişti Aras. Tatil bittiğinde yeniden işinin başına dönebilecekti.
Üçü aynı yatakta uyuyordu. Böyle olmasını istemişti Aras. Onlardan bu kadar ayrı kalmışken olabildiğince doymak istiyordu. En çok oğlunun bu evi, onu garipseyeceğinden çekinmişti ama korktuğu gibi olmamıştı. Gayet mutlu ve uyumlu bir biçimde devam ediyorlardı.
Vuslat'la da yaptıklarını telafi etmek için bol bol vakit geçiriyorlardı. Sanki o kötü şeyler hiç aralarına girmemiş gibiydi. Yine bazı haklı çekinceleri olsa da her şey çok güzeldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTULMA-II (TAMAMLANDI)
Tiểu Thuyết Chung"Saçma sapan konuşma canım kardeşim. Bak kardeşim diyorum. Biliyorsun ben Berna ile birlikteyim. İsterse dünya güzeli olsun. Benim onunla karşılaştığımda tek gördüğüm Oz Büyücüsü'ndeki yeşil renki cadı. Hadi yemeğine devam et. Benim de canımı sıkma...