Qi: Ascension

4.Bölüm: Planın 2. Kısmı

Klan reisinin salonuna dönen Ali salonun başına doğru yürüdü ve yıldız desenleri işlenmiş devasa reis koltuğuna oturdu. Önündeki yığının tozunu elinin tersiyle temizleyip belgeleri incelemeye başladı. Yığının daha üçüncü sayfasına gelmişti ki, birden kaşlarını çattı. Ani bir öfke patlamasıyla yumruğunu masaya vurdu. "Bu aşağılık kan emiciler git gide daha cüretkâr olmaya başladılar. Adi herifler, aylık aldıkları para yetmezmiş gibi birde gizlice pazar gelirinden çalıyorlar. Bakalım unvanlarınız sizi daha ne kadar koruyacak !" dedi.

Kapının çalınmasıyla toparlanma ihtiyacı hisseden Ali'nin öfkesi bir anda duruldu. "Gir" diye seslendi Ali. Ağır adımlarda önden babası girdi içeriye. Hemen ardında kardeşi ve kuzeni Enes vardı. Ali'ye doğru yaklaşıp resmi bir selam verdikten sonra masanın diğer ucunda bulunan koltuklara oturdular.

Ali her birine başıyla selam verip oldukça hoşnut bir ifade takındı. "Baba, kardeşim, büyük kuzen hoş geldiniz"

"Hoş bulduk reisim." diye yanıtladı Enes.

"Biz bizeyken resmiyete lüzum yok Büyük kuzen, lütfen eskiden olduğu gibi bana küçük kardeş Ali de."

Enes içten bir kahkahayla" Böylesi daha samimi, küçük kardeş Ali"

Her ne kadar Ali klan reisi olsa da, büyük kuzeni Enes'e çok farklı yaklaşıyordu. Bir aile ferdi olmasının yanında geçmişe dayanıyordu bu saygı. Ali daha 14 yaşındayken katıldığı bir eğitim gezisinde saldırıya uğramıştı. Karşısına çıkan Demir Pençeli Kurt neredeyse Ali'yi canından edecekken Enes onu kurtarmış hatta bu sırada kendisi yaralanmıştı. O günden sonra Ali'nin, Enes'e karşı saygısı daha da büyümüş, onu abisi gibi görmeye başlamıştı.

Bir süre daha günlük sohbetler ettikten sonra, Emre abisine seslendi "Abi, bir şey sorabilir miyim?"

"Ne soracağını biliyorum, neden sen değil de büyük kuzen Enes i kaptan olarak seçtik, doğrumu?"

"Evet abi doğru, bende büyük kuzen Enes gibi 8. Seviyedeyim neden beni seçmediniz?"

"Öncelikle bilmeni isterim ki büyük kuzen Enes 8. Seviye değil, 8. Seviyenin zirvesinde"

"Nee!? Bana niye söylemediniz?"

"Küçük kardeşim sadece yetenekli olan sen değilsin. Unutma bir önceki neslin dâhisi büyük kuzen Enes idi. Söylememe konusuna gelirsek. İki sene önce bu planı başlattığımızda büyük kuzen Enes'ten yetiştiriciliğini gizlemesini istedik. Bu güne kadar kimse hangi seviyede olduğunu bilmiyordu, gerçi şimdide tam olarak bilmiyorlar. Sende plana bir yıl önce dahil olduğun için sana söyleme fırsatımız olmamıştı. Senin yerine Büyük kuzen Enes in kaptan olması ise... Eh, bu daha önceden kararlaştırılmış bir konuydu."

"Anlıyorum..."

"Üzülme sende plan ile alakalı çok önemli bir rol alacaksın"

"Sonunda benimde bir yetişkin olduğumun farkına vardınız. Ben ne yapacağım peki?"

"Bildiğin gibi klanda birçok yetim var, bu yetim çocukların arasında güvenilir ve yetenekli olanları seçip gizlice kara ormana gideceksiniz, kaç kişi toplayacağın sana kalmış ama senden istediğim ölüm korkusu olmayan demir iradeli savaşçılar yetiştirmen yapabilir misin?"

"Tabi ki. Bana güvenebilirsin, zaten güvenilir olan bildiğim birkaç kişi var. Bir ekip oluşturmak zor olmayacak"

"Ala. Bir hafta içinde hazırlanıp gizlice klandan çıkacaksın ve üç aylık bir eğitime gireceksiniz. Klana inzivaya girdiğini söyleyeceğim, sıkı çalış ve yüzümüzü kara çıkartma!"

"Büyük kuzen sende sıkı çalış. Umarım çok yakında 9. Seviyeye kırılırsın."

"En geç iki ay içerisinde 9. Seviyeye ulaşacağım."

"Harika, peki sende işler nasıl gidiyor baba?"

"Neredeyse herkesin eğitimleri tamamlandı, gölge habercileri birkaç güne aktif hale gelecek."

"Harika, hazır olduğu gibi gölge kaptanı beni görmeye gelsin."

Farklı konular hakkında biraz daha konuştuktan sonra reis odasından ayrıldılar ve yetiştirmek için evlerine döndüler. Ali eve geldiğinde önce salonda oturan annesinin yanına geçti, hoş bir selamlamayla yanına oturdu ve güne dair bir sohbete tutuştular. Bir saat kadar annesi ile konuştuktan sonra evin arka kısmında bulunan eğitim alanına doğru yöneldi.

Eğitim alanına gelen Ali bazı ısınma hareketi yaptıktan sonra, sırasıyla "Delici Mızrak Savaş Tekniği" ve " Vahşi Kaplan Yumruk Tekniğini" çalışmaya başladı.

İki gün oldukça hızlı geçti. Ali yorgunluktan bitkin bir halde kendini yere bıraktı. Öyle ki yere düştüğünde öldü sanırdınız. Bedeni un çuvalı gibi "POF" diye bir ses çıkardı.

"Huff, sonunda "Delici Mızrak Savaş Tekniğim" mükemmellik alanına ulaştı, şimdi geriye tekniği kendime göre uyarlamak kalıyor. "Vahşi Kaplan Yumruk Tekniğinde" pek ilerleme kaydetmesem de, büyük başarı aşamasına yaklaşıyor gibi görünüyor. Bu hız yeteri değil, sadece gerçek savaşlar benim tam potansiyelimi ortaya çıkarabilir ve bunun için en uygun yer kara orman. Turnuva bittikten hemen sonra kara ormana gidip yaşam ve ölüm mücadelelerinde potansiyelimi ateşlemem gerekiyor."

Felaketten sonra savaş teknikleri konusunda bilinen dört alan vardı. Bunlar sırasıyla; acemi, küçük başarı, büyük başarı ve mükemmellik. Acemi alanına kadar uygulanmış bir teknik, gücünün sadece %20 sini gösterebilirdi, küçük başarıda %40, büyük başarıda %60 ve mükemmellik alanında %100, her ne kadar %100 dense de tekniği kendine göre uyarlamadan teknik asla tam potansiyeli gösteremezdi.

Eğitimini tamamladıktan sonra odasına dönen ali duş alıp meditasyon yapmaya hazırlanıyordu. Birden geriye doğru sıçradı ve savaş pozisyonunu aldı. "Göster kendini!" diye bağırdı, odanın karanlık köşesine doğru.

"Tam da klan reisinden bekleneceği gibi. Algınız çok kuvvetli." Diye sakince konuştu bilindik bir ses. Ali rahatlayıp buyur etti.

"Dışarı gel gölge kaptanı"

Karanlık köşeden bir kişi dışarıya doğru çıktı, gözleri hariç tüm vücudu siyah bir kıyafetle kaplıydı, yavaşça alinin önüne geldi. Resmi bir reverans ile "Selamlar klan reisi" dedi.

"Her şey hazır mı Gölge kaptanı?"

"Evet, göreve hazırız"

Gölge kaptanının sözlerinin üzerine Ali iç cebinden bir kağıt çıkardı ve kaptana doğru uzattı. "İlk göreviniz bu kâğıtta yazılı. Bir ayınız var. umarım çabalarımızı boşa harcamazsınız" dedi.

Gölge kaptanı otomatik bir hareket ile kâğıdı aldı. Tekrar gölgelere karışırken "Anlaşıldı!" dediği duyuldu sadece.