8.Bölüm: Tehlikeli Karşılaşma

487 62 1
                                    


Güneşin ilk ışıklarında yüzüne damlayan çiğ taneleriyle uyandı Ali. Olduğu yerden doğrulmadan şöyle bir gerinip etrafı dinledi. Tembellik etmeden hızlıca toparlanıp çantasından birkaç parça kurutulmuş et çıkardı. Sırt çantasını yüklenip yola çıktığında, etin son parçasını hala ağzıyla tutuyordu.

Hızlı adımlarla yürümeye başladı. Oldukça güneşli bir gündü ama ilerledikçe ağaçlar sıklaşıyor orman tabanına ulaşan ışığı oldukça azaltıyorlardı. Yaklaşık bir saatlik bir yolculuğun ardından ganimetine bir göz gezdirdi. Topladığı üç bitki belindeki sepette, öldürdüğü iki hayvanın postu çoktan çantasındaki yerlerini almışlardı. Pek memnuniyetsiz bir iç çekişle yoluna devam etti.

Üç saat sonra elli kilometre sınırını geçti. Üç saat içerisinde beş vahşi hayvanı öldürdü ve iki satılabilir bitki buldu.

"Altı saattir yürüyorum sanırım. Dinlenecek bir yer bulsam iyi olacak." diye düşündü ve geceyi geçirmek için güvenli bir yer aramaya koyuldu. Çok geçmeden nispeten daha sık ağaçların olduğu bir yere geldi.

Tam o sırada Ali'nin dün gece kaldığı yerin yakınlarında hareketlilik başladı. Üç yetişkinin silüeti açıklıkta durdu. İrice olanları etrafına bakınıp konuştu. "Bu taraftan olduğuna emin misin küçük kardeş?"

"Kesinlikle abi, bana güvenebilirsin."

"Madem öyle diyorsun... Bu geceyi geçirecek bir yer bulalım, sabah olunca yolumuza devam ederiz."

Ağaçlardan birine tırmanıp rahat bir dal bulan Ali çantasını çıkardı ve kazancını saymaya başladı. Şaşırtıcı bir şekilde beş yüz gümüş değerinde bir hasat vardı, ayrıca bütün gün süren savaşların sonunda "Delici Mızrak Tekniği" daha akıcı ve kendine daha uyumlu hale gelmişti. Bir veya iki gün sonra tekniğin zirvesine ulaşabileceğine emindi.

Son kontrollerini tamamlayıp çantasını hemen yanındaki dala astı ve kendini meditasyon için hazırladı. Kendini zirve durumunda tutması önemliydi.

Sabah yola çıktıktan dört saat sonra yetmiş kilometre sınırını geçti. Altı vahşi hayvanı avlamak sabah antrenmanı olmuştu. Edindiği dört kök bitki ile birlikte güne güzel başladığını söyleyebilirdi. Sınırı geçtikten ancak birkaç saat sonra uzun kollu maymunların yaşadığı bölgeye gelen Ali, uzun süre burada yaşayacağı için çevresinde barınak olarak kullanabileceği güvenli bir yer aramaya başladı. Doğal oluşmuş bir mağara bulan Ali mağaranın girişini aklına kazıyıp, maymunların bölgesinin tersine doğru yürümeye başladı.

"Vahşi Kaplan Yumruk Tekniğini" çalışmaya başlamadan önce "Delici Mızrak Tekniğini" zirveye çıkarmak isteyen Ali, bir veya iki gün daha başka vahşi hayvanlarla savaşmayı düşünüyordu.

Yaklaşık altı saat kadar savaştıktan sonra mağaraya yol aldı. Dönerken ateş için yakacak toplayarak ilerledi. Mağaraya girip yakacakları ve yüklerini ayrı köşelere bıraktıktan sonra ganimetlerine hızlıca bir göz attı. Kazancından gayet memnundu. Altı saat içerisinde yedi vahşi hayvanı öldürmüş ve iki tane bitki bulmuştu. Ali tekrar mağaradan çıktı ve mağaranın ağzını kapamak için yaklaşık iki metre yükseklikte bir kayayı mağaranın ağzına taşıdı. Mağaranın girişini kapadıktan sonra, oturdu ve sırtını duvara yaslayarak düşünmeye başladı.

"Bir gün daha ve mızrak tekniğimin zirveye ulaşacağından eminim, ama asıl sorun Uzun kollu maymunlar. Ölüm tehlikesi hissettikleri anda diğer maymunlara haber vermek için garip bir şekilde kükrüyorlar. Birkaç tane 8. Seviye maymunla baş edebilirim ama koca bir grup benim için çok tehlikeli olur. Birkaç gün daha düşünüp bir çözüm bulmam gerekiyor"

Kararını verdikten sonra çok oyalanmadan zirve haline dönmek için meditasyon yaptı. Meditasyonunu bitirip uzandığında ateşe gerek olmadığına karar verip gözlerini kapadı.

Ertesi gün öğlen saatlerinin sonunda Ali mızrağını öldürdüğü vahşi hayvanın bedeninden çekti ve yüzünde memnun bir ifadeyle "Sonunda başardım. Mızrak tekniğim zirveye ulaştı, sırada yumruk tekniğim var ama bu baş ağrısı maymunlar." diye düşündü. Düşünceleri kaslarının kendi kendine hareket etmesiyle dağıldı ve aniden geriye doğru sıçradı. Ali'nin zıplamasıyla kocaman bir pala az önce bulunduğu yere "Pat!" diye, sanki gökten düşmüş gibi saplandı! Saldırının geldiği yöne doğru bakan Ali "Siz de kimsiniz?" diye sordu.

Ağaçların arasından üç kişi yavaşça dışarıya doğru yürüdü. Üçlüden biri kendini beğenmiş bir sesle "Saldırımdan kaçmayı başardın, biraz yeteneğin varmış. Kim olduğumuza gelirsek de bize Kasap kardeşler diyebilirsin." dedi kardeşlerin en büyüğü.

"Sizi duymuştum, Basil ailesinin üç kanlı köpeği" dedi sakince Ali

"Ölmeden önce son şakan sanırım?"

"Öleceğimden nasıl bu kadar emin olabiliyorsun?"

"Çünkü biraz önceki savaşını gördük, gücün sadece 8. Seviye vücut geliştirme aşamasında, biz ise iki zirve 8. Seviye ve bir 8. Seviye vücut geliştiricisine sahibiz."

"Anladım yani öleceğim kesin, peki ölecek birine son bir iyilik yapar mısın?" diye sordu Ali sakin bir şekilde

"Ne tür bir iyilik sağlam bir vücut ile ölmek mi? Yoksa acı çekmeden ölmek mi?"

"Yok, hayır. Ölecek olduktan sonra ikisi de pek önemli değil. Sadece benim kara ormana geldiğimden nasıl haberiniz oldu onu merak ediyorum?"

"Sence de ölecek olan birine göre fazla konuşmuyor musun?"

"Anlıyorum, zor yoldan halletmemiz gerekiyor sanırım." dedi Ali donuk bir ses tonuyla. Beklediği cevabı alamamıştı aslında. Bu salak görünümlü herif göründüğünden daha zekiydi.

Ali'nin bu cevabı üstüne, en küçükleri kardeş histerik bir biçimde gülmeye başladı. "Zor yolu seçmek mi?" Kahkahalarının arasında domuz sesleri çıkarıyor, bağırıyordu. "Hahahah abi, ortanca abi duydun mu? Korkudan delirdi!"

Büyük kardeş de Ali'nin sözlerine şaşırmıştı aslında ama umursamadığını belli eden bir el hareketiyle diğer kardeşine seslendi. "Ortanca kardeş git ve hızlı bir şekilde işini bitir. Karnım acıktı."

Ortanca kasap 8. Seviyenin zirvesindeydi, abisinin emriyle bir saniye bir duraksamadan hatta palasını bile çıkarmadan Ali'ye doğru koştu ve yumrukladı!

"Küt!" diye bir ses çıktı Bir şey geriye doğru uçup birkaç metre ötedeki ağaca çarptı.

Qi: AscensionHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin