41.Bölüm: Dış Bölge Pazar Alanı

401 51 2
                                    

3. günün şafak vakti Andrew'ün emri ile Sam Basil olayları araştırmak için klandan ayrıldı. Aynı zamanda akıncılar da planlanan noktada buluştular ve dış bölgenin Pazar alanına doğru yola koyuldular. Dış pazara ulaşmaları yaklaşık üç gün sürecekti, bu yüzden erkenden yola koyuldular.

Akıncılar yola koyulduğu esnada Emirhan ve diğerleri de son sürat saldırılarına devam edip birer birer klanları ele geçiriyorlardı. İki günde seviyesiz üç klanı ele geçirdiler ve seviyesiz son klana doğru yola koyuldular. Her ne kadar yıldırım kadar hızlı hareket etmek istelerse de gerek kişi sayısı gerekse klanlar arasında ki mesafe olsun, 2 gün geçmiş ve üçüncü gün ister istemez başlamıştı.

Emirhan'a göre belirledikleri planın gerisinde değillerdi ancak memnun da değildi. Zaman aktıkça diğer klanların duyma ihtimali giderek daha artacaktı. Özellikle bu kadar kişi dışardayken savunması zayıflamış Yıldız klanı canını sıkıyordu. Bu yüzden elinden geldiğince ilerlemeyi hızlandırmaya çalışıyordu. En azından 1 haftada 6 klandan 5 tanesini yıkmaları gerekiyordu, yoksa gerçek manada programın gerisine düşeceklerdi.

Eski Cante klanının topraklarında bir gece geçirdikten sonra günün ilk ışıklarıyla beraber Baher klanına doğru yola koyuldular. Yaklaşık üç saatlik bir yolculuktan sonra Baher klanının topraklarına varan Yıldız halkı pozisyonlarını alıp Emirhan'ın emirlerini beklemeye başladılar.

Emirhan birkaç dakika Baher klanını gözlemledikten sonra Vex ve diğer klanlara yaptıkları gibi klanı çevrelediler ve Baher sakinlerini yakalayıp sorguladılar. Edindikleri bilgilere göre Baher klanı, Vex klanından çokça daha güçsüzdü, fakat emin olabilmek için gölge kaptanı doğrulamak için gizlice içeri sızdı.

Gölge kaptanının gücü ile kendinden iki alt seviye insanların yetiştirme seviyesini rahatça görebiliyordu, bu yüzden gittikten sadece on dakika sonra hızlıca geri döndü ve sorgulamadan alınan bilgileri doğruladı.

Gölge kaptanının onayı ile birlikte Emirhan beklemeden emri verdi ve katliam tekrar başladı. Kadınların korku dolu çığlıkları, küçük çocukların ağlamaları ve demir tadında keskin kan kokusu tüm Baher klanına yayılmaya başladı. Bir saat sonra bu tek taraflı savaş sona erdi ve birkaç gün önceki aynı sahne tekrar yaşanmaya başladı. Diz çöken insanlar, korkudan titreyen kadınlar ve ne olduğunu anlamayan küçük çocuklar.

Bu üç günlük kısa sürede 4 klanı silip, kan ve lanetlerin arasında yıkanan Yıldızın savaşçıları daha duygusuz ve bir o kadar da sorgular şekilde yaşanan sahneye bakıyorlardı. İnsanların gözlerinde ki sahneyi fark eden Emirhan, aralarında oğlu cemili de görünce konuşma gereği duydu ve sakin bir şekilde "Cemil, sence yaptığımız doğrumu yoksa yanlış mı?" diye sordu.

Babasının sorusunu cevaplamayan Cemil sadece sorgulayan gözlerle babasına bakmaya devam etti.

Cemil cevap vermeyince, Emirhan Yusuf a baktı ve aynı soruyu ona sordu. Yusuf başını iki yana salladı ve "Bilmiyorum." dedi.

Sakince gülümseyen Emirhan "Ben size söyleyeyim. Ne doğru, ne de yanlış. Mecburiyet ve güç ile alakalı olduğunu düşüne bilirsiniz. Mecburiyet, çünkü yapamazsan yapacaklar. Güç, çünkü güçlü olmazsan yerlerinde biz oluruz. Eğer biz güçlü olmasaydık Kemik ve Jin klanı geldiğinde sağ kalabilir miydik? Hayır, aksine şimdiye bizler ölmüş, ardımızda bıraktıklarımız da belirsiz bir hayatı yaşıyor olacaklardı. O yüzden güçlü olmak zorundayız, o yüzden korkusuz olmalıyız, o yüzden Yıldız gibi parlak ve sınırsız olmalıyız." dedi.

Emirhan'ın sözleri tüm alanda yankılandı. Şüpheleri ve sorgular bakışları olan herkes sanki aydınlanmış gibi bakışları keskin ve daha net hale geldi. Babalarının sözleri Cemil ve Yusuf'unda aydınlanmasını sağladı ve kendilerinden daha emin hale geldiler.

Yıldız halkının yüzlerine bakan Emirhan "Güzel, anlamış gibisiniz. Anladığınıza göre hadi hepiniz iş başına. Buradaki işi hızlıca halledip sıradaki hedefimize doğru yola koyulacağız." dedi ve kendi işine geri döndü.

Herkes görevleri ile ilgilenirken zaman tekrar ilerlemeye devam etti ve göz açıp kapayıncaya kadar 3 gün geçti. Bu üç günlük sürede Emirhan ve Yıldız halkı 5. Klanı yıkıp 6. ve son klana doğru hareket ederken akıncılar sonunda dış bölgenin pazar alanına gelmişlerdi.

Pazar alanı 2 dönümlük alana kurulmuş, çevresi hanlar, köle evleri, genelev ve çeşitli dükkânlarla çevrili küçük bir kasabaya benziyordu. Genel olarak bu bölgenin taşları ve ağaçları siyah olduğu için pazar alanı karanlık bir gölge gibiydi. Fakat içerisinde yaşayan ya da girip çıkan binlerce insanın renkli kıyafetleri sayesinde çok farklı bir görüntü oluşuyordu.

Emre'nin aksine akıncıların diğer üyeleri buraya ilk geldiklerinden meraklı gözlerle etrafa bakıyorlardı. Emre de ilk gelişinde aynı duyguyu yaşadığı için diğerlerine bir şey demedi ve diğerleri alışana kadar etrafı gezmeye başladılar. Öğlen saatine kadar çeşitli dükkân ve stantlara bakan akıncılar ufuklarının genişlediğini hissediyordu.

Emre takım arkadaşlarına baktı ve "Pazar alanı, dış bölgenin en karışık bölgesidir. Eğer şansın varsa burada Qi sirkülasyon seviyesine çıkabilecek yönetimi bile bulabilirsin. Sadece buda değil, kiralık katiller, paralı askerler, gecelik kadınlar ve daha bir sürü şey. Kısaca paran ve gücün olduğu sürece burada istediğini yapabilirsin. Hiçbir kural yok." dedi.

Alex şaşırdı ve "Hiçbir kural yok derken lider?" diye sordu.

"Şöyle söyleyeyim, eğer yeterli gücün ve desteğin varsa gidip bir dükkana el koyabilir, bir tezgâhtaki malı çalabilir ya da istediğin bir kişiyi olduğu yerde öldürebilirsin. Kısaca dikkatli olmazsak ne olduğunu anlamadan biz dahi ölmüş olabiliriz. Burası çömelmiş kaplanlar ve karanlıkta gizlenen ejderhalar ile dolu." diye yanıtladı Emre.

Emre'nin sözleri grubun geri kalanını daha düşünceli ve ciddi bir hale getirdi. Çünkü Emre sözlerinde 'Güç' ifadesinin limitinden bahsetmedi, vücut geliştirme zirvesi? Qi sirkülasyon ya da daha yüksek? Şimdilik cevapsız bir soruydu ama kesin olan çok dikkatli olmaları gerektiğiydi.

Emre grubuna onaylarcasına bir bakış attı ve "Basil ailesinin tezgahını ya da dükkanının nerede olduğunu bilmiyoruz o yüzden dağılıp arayacağız. Akşam hava kararana kadar vaktiniz daha sonra 'Antis' adlı handa tekrar buluşacağız. Dikkatli olun kimseyi kışkırtmaya özen gösterin." dedi.

Grup tek bir ağızdan "Anlaşıldı." dedi ve hızlı adımlarla dağıldılar. Bu esnada fakir Basil ailesinde işler gitgide daha da çirkin hale gelmeye devam ediyordu. Birkaç gün önce Andrew tarafından gönderilen Sam elleri boş geri dönmüştü ve durum tam bir çıkmaz içerisindeydi. Bir hafta gibi kısa bir sürede can alıcı kayıplar yaşamışlardı, özellikle kalıntıdan gelmesi beklenen yetiştiricilik kitabı.

Andrew yetiştirme tekniğinin hangi seviyede olduğunu bilmese de aldığı raporlarda en azından Qi sirkülasyona kadar çıkabileceğini biliyordu. Başka seviyeleri düşünmeye cesaret edemese de bu seviye bile Basil ailesini dış bölgede derebeyi haline getirmeye yeterdi. Ama maalesef işler her zaman yolunda gitmiyordu, yolunda gitmediği yetmezmiş gibi daha kim olduklarını dahi bulamamıştı. Bu geçen sürede birkaç kere haberi dışarı yaymayı düşünmüştü lakin baş edemeyeceği güçte bir grup işin içine girerse tekniği geri alamayacağını düşündüğü için bu zamana kadar kendini tutmuştu.

Bu sebeple ne kadar çıldıracak seviyeyi çoktan geçse de halen bu konuda kendini kısıtlayıp haberi dışarıya yaymamıştı. Bu sebeple şimdilik sadece bekleyip araştırmaya devam ediyordu.

Bu altı günlük dönemde Ali de boş durmadan deli gibi çalışıyordu. Gündüzleri öğlene kadar kitap okuyor öğleden akşama kadar da üç tekniği birleştirmeye çalışıyordu. Geceleriyse, gündüz kazançlarını meditasyonla iyice aklına kazıyarak doğruyu yanlışı düşünüyordu. Kısa dönemde güç olarak bir ilerleme kaydetmemiş olsa da teknik birleştirme ve bilgi konusunda absürt bir ilerleme kaydetti. Hesaplarına göre iki gün içerisinde hem teknikleri birleştirip hem de geriye kalan tüm kitapları okumayı bitirecekti. Tüm bunları tamamladıktan sonra ise son olarak kıdemli yetiştiricinin geriye bıraktığı deneyim kitabı okuyup tüm odağını atılıma hazırlık için ayıracaktı. 

Qi: AscensionHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin