32.Bölüm: Av(2)

374 62 2
                                    

"Ne? İnsan avı mı?" diye sordu Emre şaşkınlıkla.

Ali onaylamak için başını salladı. "Evet, insan avı. Gerçi onlara insan demek pek doğru sayılmaz. Vahşi hayvanlardan daha beterler."

"Dediklerinden yola çıkarak, haydut veya katil gibi bir grup insan olması lazım doğru mu?"

Ali sakince devam etti. "Doğru. Kendilerini 'Tek-göz Haydutları' olarak adlandırıyorlar. Son yarım yılda ortaya çıkmış bir haydut grubu. Her ne kadar yarım yıl gibi kısa süre önce ortaya çıkmış olsalar da, yüzden fazla köy yağmaladılar ve sayısız kervan soydular. Son zamanlarda faaliyetleri klanımızın topraklarına doğru yakınlaşmaya başladı ve gün geçtikçe daha da yaklaşıyorlar. Bu sebepten dolayı ufak bir araştırma yaptırdım ve bil bakalım ne bulduk?"

Emre az çok bir şeyler anlamış gibiydi ve "Basil ailesi?" diye tahminde bulundu.

Ali memnuniyetle başını salladı. "Aferin. Tek-göz haydutları gerçekten de Basil ailesinin köpekleri. Basil bu haydut grubunu kullanarak hem ekstra gelir sağlıyor, hem de bölgedeki güç dengesini kontrol altına alıyor." Dedi.

Emre sinirli bir ses tonuyla "Pislikler! Hepsi ölmeyi hak ediyor" dedi.

Ali dağlık araziye doğru baktı." Ölmeyi hak ediyorlar ve siz de bu yüzden buradasınız. Dikkatle dinleyin. Yaklaşık 20 kişilik bir ekipler ve liderlerinin yetiştirme seviyesi vücut gelişimi 7. Seviyede. En güçsüzleri sadece 3. Seviye. Yapmanız gereken şey bu ekibin tamamını silmek ve yağmaladıkları mallara el koymak. Öğlene kadar vaktiniz var, eğer öğlen saatlerine kadar görevi tamamlayamazsanız, klana dönüp muhafız olmak için başvurabilirsiniz. Anlaşılmayan bir şey var mı?"

Grubun tamamı aynı anda "Yok!" diye yanıtladı.

"Güzel. Gidin ve o köpekleri öldürün!" dedi ve grup Emre'nin liderliğinde dağlık bölgeye girdiler.

Ali, yavaş adımlarla grubu takip etmeye başladı. Herhangi bir acelesi veya endişesi yoktu çünkü iki grup arasında ki güç farkı çok yüksekti. Üç aylık kara orman eğitimlerinden sonra, hepsinin yetiştirme seviyeleri katlanarak yükselmişti. Özellikle Emre üç aylık kısa sürede 8. Seviyeden 8. Seviyenin zirvesine çıkmıştı ve herhangi bir zamanda 9. Seviyeye yükselebilirdi.

Her ne kadar güç farkı çok yüksek olsa da, Ali'nin öğrenmek istediği şey grup içerisinde ki takım çalışmasıydı. Eğer grup sadece bireysel güçlerine dayanarak savaşacak olsaydı, Ali bu grubu başlamadan dağıtırdı çünkü bu istediği şey değildi.

Ali grubun arkasından takip etmeye devam etti. Bir süre sonra farklı bir yöne doğru ilerledi ve yüksek bir tepeye çıktı. Tepeden bakıldığı zaman haydutların kamp yerleri net olarak görülebiliyordu ve grubun çalışmasını gözlemlemek için çok ideal bir noktaydı.

Birkaç dakika sonra grup kamp alanına yaklaştı, bir noktaya gelene kadar ilerlemeye devam ettiler ve iki yüz metre mesafe kala Emre'nin komutuyla durdular. Emre gruptan iki kişiye işaret etti ve ikili farklı bir yöne doğru yöneldiler. İkili ayrıldıktan sonra emre başka bir iki kişiye de işaret etti ve bu ikilide farklı bir yöne ilerlediler.

Ali tepede memnun bir şekilde başını salladı ve "Güzel, bu kadar kısa sürede haydutların kaçabileceği iki noktayı fark etti ve yolları kapattı." dedi ve izlemeye devam etti.

Gönderdiği kişiler yerlerini aldıktan sonra geriye kalan sekiz kişi sessizce çadırlara doğru yaklaşmaya başladılar. Mesafe yüz metreye kadar düştükten sonra Emre dikkatli bir şekilde haydutların yerlerini gözlemlemeye başladı. Toplamda biri büyük beş adet çadır vardı ve çadırların arkasında bulunan ağaçlara bağlı yirmi kadarda at bulunuyordu.

Güneş doğmasına rağmen herhangi biri uyanmamıştı ve çadırlardan yüksek sesli horlamalarını işitebiliyorlardı. Çadırların ortasında yanan kamp ateşinin başında bir battaniyeye sarılmış şekilde uyuyan bir nöbetçi vardı.

Emre birkaç dakika daha gözlemledi ve ekipten birine işaret etti sessizce bir şeyler söyledi. Daha sonra başka birine daha işaret etti ve ona da bir şeyler söyledikten sonra yavaş adımlarla çadırlara doğru yürümeye başladılar.

Mesafe elli metreye kadar düştükten sonra daha önce konuştuğu iki kişi sessiz adımlarla ilerlediler ve dikkatli bir şekilde nöbetçiye doğru yaklaştılar. Birkaç nefes sonra sessizce nöbetçinin yanına gelen ikiliden biri botlarından bir hançer çıkardı ve hızlı bir şekilde nöbetçinin boğazını kesti ve ağzını eliyle kapadı.

Birkaç saniye için seğiren nöbetçi ses çıkaramadan sessizce öldü. Bu esnada boşta olan diğer kişi yanan kamp ateşinden birer odun aldı ve sırayla çadırları yakmaya başladı. Çok hızlı bir şekilde beş çadırın tamamı alev aldı haydutlardan biri uyanıp "Yangın var!" diye bağırdı.

Haydudun feryadıyla beraber tüm haydutlar uyandı ve yanan çadırlarından kendilerini dışarı attılar. Bu esnada sahneyi uzaktan izleyen Emre "Saldırın!" diye bağırdı ve direkt olarak haydut liderine doğru fırladı.

Tüm yaşananları yukarıdan izleyen Ali " Önce sessizce nöbetçiyi öldürdüler, daha sonra haydut kampını kaosa sürüklenmesi için çadırları yaktılar. Bu sayede hem haydutlar panik halinde durumu anlamayacaklar. Ayrıca onları tek tek çadıra girme derdinden kurtardı. Bundan sonrasını izlemeye gerek yok geri dönüp girişte onları beklemek daha iyi." dedi ve kalkıp geldiği yönden geri yürümeye başladı.

Dağlık alanının girişine ulaştıktan sonra, temiz bir taş buldu ve oturup grubun gelmesini bekleme başladı. Yaklaşık bir saat sonra grup, yirmi at ve atların sırlarına bağlanmış sandıklarla geri döndüler.

Ali'nin yanına gelen grup, heyecanla Ali'ye bakıyorlardı. Emre ileriye doğru çıktı "Görev tamamlandı, klan reisi!" dedi.

Ali, önce gruba doğru baktı ve neredeyse kimsenin ciddi bir biçimde yaralanmadığını gördü, ufak tefek sıyrıkları olan iki kişi vardı. Daha sonra atlarla birlikte sandıklara baktı ve Emre'ye doğru dönüp "Aferin, geriye bir testiniz kaldı şimdi klana dönelim ve ganimeti kontrol edelim." dedi ve taştan kalkıp klan yönünde yürümeye başladı. 

Qi: AscensionHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin