30.Bölüm: 2 Ay

447 53 3
                                    

Ali eğitimine devam etmek için eve döndüğü sırada, kara ormanın seksen kilometre sınırlarında kıyafetleri harap, çamur içinde ve bitkin görünen bir grup erkek devasa bir ağacın altında dinleniyorlardı. Yaşları on beş ila yirmi beş arasında değişen grup bir ayı aşkın bir süredir otuz kilometre sınırından başlayarak, seksen kilometre sınırına kadar gece gündüz demeden savaşarak ilerlemişti. Emre ve yetimler kara ormana ilk geldikleri sırada yirmi kadar kişiydiler fakat savaşın hiddeti ve bir o kadar yoğun tekrarı tehlikelerle dolu kara ormanın kendi ile birleştiğinden, hayatlarından bezmiş olacaklar ki sekiz kişi pes edip geri döndü. Emre ve diğer 11 kişi ise kan ile ıslanmış, yürekleri korku bilmez hale gelmişlerdi.

Gruba liderlik eden Emre ağaca yaslanmış derin derin nefes alıyordu. Her ne kadar yetiştiricilik seviyesi diğerlerinden yüksek olsa da, hem grubu yönetmek hem de tehlike anında diğerlerini korumaya çalışmak, hem fiziksel hem de zihinsel olarak onu yormaya başlamıştı. Birkaç derin nefes daha alıp verdikten sonra ağzını açtı. "Dinleyin! Önümüzdeki iki ay boyunca eğitimimize bu çevrede devam edeceğiz. Geçici çözümleri bir kenara bırakıp kendimize geceleri dinlenebileceğimiz bir kamp alanı bulmamız gerekiyor. Alex, Aydın, siz ikiniz uygun bir yer aramaya koyulun. Kanji ve Kaan, av ellerinizden öper. Herkes güzel bir akşam yemeği bekliyor. Kalanlarınızda benimle geliyor, bölgeyi tanımak için etrafı kontrol edeceğiz. Absürt bir şey ile karşılaşırsanız tek başınıza hareket etmeyin."

Emirleri alan grup toparlanıp ayağa kalktı. Malzemelerini toparlayıp yola koyulmaya hazırlanıyorlardı ki on iki kişinin on ikisi de hep aynı yöne dönüp savaş pozisyonu aldılar. Emre öne çıktı ve "Çık dışarı!" diye bağırdı. "Varlığımı sadece birazcık gösterdim ve hemen beni fark ettiniz, ne muazzam gençler." diye bir ses duyuldu gölgelerin içerisinden.

"Kimsin?" diye bağırdı Emre.

Gölgelerden siyahlar içinde bir figür dışarı çıktı. Hafif bir reverans yapıp sol elini göğsüne koydu. "Saygılarımla, genç efendi. Bendiniz gölge habercisi. Size klan reisinden haber getirdim." Cümlesini bitirip Emre'ye doğru ilerledi ve katlanmış bir kâğıt çıkarıp uzattı.

Emre gölge habercilerini duymuştu ancak hiçbir zaman biriyle karşılaşma fırsatına erişememişti. Tedbiri elden bırakmadan ve kâğıdı almak için dikkatli bir şekilde yaklaştı. Kâğıdı aldıktan sonra birkaç adım geriye doğru ilerledi ve açıp okumaya başladı. İlk okumaya başladığı zaman kaşlarını çattı, birkaç saniye sonra şaşırdı, tekrar kaş çattı ve en sonunda gülmeye başladı. Birkaç saniye sonra okumayı bitirdi ve gölge habercisine dönüp "Tamam abimin söylediklerine dikkate alacağız. Geri dönebilirsin." dedi.

Gölge habercisi herhangi bir şey demeden başıyla Emre ve grubunu selamladı ve adına yakışır şekilde gölgelerde kayboldu.

Gölge habercisi ayrıldıktan sonra Emre, şaşkınlıkla habercinin kaybolduğu yeri izleyen grubuna döndü ve "Herkes dikkatli dinlesin. Bir hafta önce Jin ve Kemik klanları bir olup klanımıza saldırmışlar, sadece onlarda değil klanın hainleri ve Kalp Yiyen Hayalet Shin de aralarındaymış." dedi.

Emre'nin sözlerini duyan grup bir anda daha ciddi hale geldi ve ortamın havası bir anda değişti. Her ne kadar yetim olsalar da hepsi Yıldız klanında doğup büyümüşlerdi ve evlerine sarsılmaz sevgi besliyorlardı.

Grubun ciddiyetini gören Emre güldü ve "Endişelenmeyin, kâğıtta yazana göre tek bir kişi bile kaybetmeden savaşı kazanmışlar ve klandaki hainlerin köklerini kazıyıp atmışlar. Ayrıca klan reisinin bize bir mesajı var. Dikkatle dinleyin şöyle diyor; Bugün kara ormanın bilinmeyen köşelerinde hayatınızı tehlikeye atıyorsunuz. Birkaç kişi haricinde kimse sizin varlığınızdan haberdar değil ama merak etmeyin bugün siz bilinmeyenler yarın tarih kitaplarında ve efsanelerde anılacaksınız. Ölümden korkmayın, savaşmaktan korkmayın. Tek korkunuz esaret olsun. Savaşın ve korkusuzca ilerleyin! Eviniz emin ellerde."

Qi: AscensionHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin