28.Bölüm: Mucit Macar

434 60 3
                                    

Toplantının ardından salonuna dönen Ali, birkaç gündür birikmiş evrakları incelemeye başladı. On dakikalık kısa bir incelemenin sonunda savaştan kazanılan kitaplar ve savaş tekniklerini kontrol ederek okumalarına devam etti. Kalp yiyen hayalet Shin'in şeytani yetiştirme tekniği "Kalp Özü Soğurma Tekniği" olarak adlandırılmıştı. Bir süre daha inceledikten sonra hafif ürperti ile kitabı elinden bırakıp sertçe masanın öteki köşesine itekledi. Sinirle "Genç, yaşlı demeden yaşayan her insanın kalbine ihtiyaç duyan bir teknik, bu ve bunun gibileri yeryüzünden silinmeli. Vahşice... Kullanıcısının karanlık yola sapmasına şaşmamalı." dedi ve Jin ve Kemik klanının ortak kullandığı yetiştirme kitabını alıp kontrol etmeye başladı.

Bir süre sonra "Toprak Savunması Yetiştirme Tekniği" olarak adlandırılan tekniğin kontrolünü tamamladı ve kendi kendine "Renksiz düşük seviyeli bir teknik olsa da içerisinde farklı bilgiler mevcut. Değişik meridyen yolları kullanılıyor ve yetiştiriciye ufak da olsa defansif bir özellik sağıyor, klan için kullanılabilir." dedi.

Tekniği bir kenara koyduktan sonra savaş tekniklerini kontrol etmeye başladı. Üç tekniğin tamamı renksiz düşük seviyeli tekniklerdi. Tekniklerden bir tanesi kalp yiyen hayalet Shin'in üzerinden bulunan "Mızrak-El Savaş Tekniği" idi. Ali tekniği açıp beş dakika kadar okuduktan sonra hafifçe gülümsedi. "Ruhum yüzünden mi yoksa klanımızın mızrak tekniğini tamamlamanın zirvesine çıkardığımdan mı bilinmez ama sadece beş dakika bakarak küçük başarı aşamasına ulaştım. İlginç..." dedi ve Jin klanından alınan "Kafa Dilimleyen Kılıç Tekniği"ni kontrol etmeye başladı. Diğerlerine nazaran bu tekniği incelemek daha uzun sürdü ve tekniği kapattığı gibi "Kılıç İmparator, Bıçak Kral olarak adlandırılmasına şaşmamalı renksiz düşük seviye olmasına rağmen neredeyse orta seviye gücüne sahip. Ama benim için önemli değil. Kılıç ya da bıçak, hangi silah olursa olsun yönetici eldir. Benim yolum ellerimde yatıyor." dedi ve son tekniği incelemeye başladı.

Son teknik Kemik klanından gelen "Kemik Kıran Yumruk Savaş Tekniği" olarak adlandırılıyordu. Bir süre inceleyip "Merak ediyorum Kemik klanı ismini bu teknikten mi aldı? Bir yumruk tekniğinin daha bulunmasına sevindim. Yumruk temellerine dair bilmediğim yerlerden de bahsedilmiş. Ayrıca yumruk tekniğinin içinde yatan niyet de çok farklı. Kişinin etini kısmen görmezden gelip kemikleri hedef alıyor. Vahşi Kaplan Yumruk Tekniği'mi tamamladığım gibi Mızrak-El Tekniği ve bu yumruk tekniği üzerinde zaman ayıracağım." dedi ve kapıda bulunan görevliye sesledi.

İçeriye elli yaşlarında bir adam girdi. Cılız bir görüntüsüne rağmen bir mızrak kadar dik duruyordu. Adı Selim'di ve babasının döneminden beri reis salonunda kâhya olarak görev alıyordu. Selim saygıyla eğilip "Emriniz klan reisi?" dedi.

"Selim amca senden ricam bu teknikleri savaş kütüphanesine iletmen, ayrıca kütüphane görevlisine söyle her teknikten en az ikişer kopya hazırlasın ve tekniklerin orijinallerini gizli bölmeye kaldırsın. Bir de klana katılan grubun içerisinde kendine araştırmacı diyen biri varmış, onu bana çağırın."

Selim "Emredersiniz" dedi ve salondan ayrıldı.

Yaklaşık on dakika sonra kapı çaldı ve Ali'nin onayından sonra içeriye yirmili yaşlarda pespaye giyimli, 1.90 boylarında, yüzü hafif çilli bir delikanlı girdi. Her ne kadar özensiz bir giyime ve baygın bakışlara sahip olsa dahi etrafına şaşırtıcı derecede bilge bir hava saçıyordu.

Genç adam gözleriyle Ali'yi sanki araştırıyormuşçasına süzdü ve ne gergin ne de sakin bir şekilde "Beni çağırmışsınız klan reisi?" dedi.

Ali karşısında beklentilerinin dışında birini görünce şaşırmadan edemedi. Aklındaki tasvir, uzun beyaz sakallı, yaşını almış elli yaş üstü birini bekliyordu. Lakin karşısında kendisinden ancak bir iki yaş büyük birini görünce şaşırdı. Şaşkınlığı bir iki nefesten fazla sürmedi ve "Geç otur" dedi.

Genç araştırmacı sakince klan reisi masasının karşısındaki koltuğa oturdu ve sakince Ali'ye bakmaya başladı.

Aynı şekilde Ali de araştırmacı olarak adlandırılan bu genç adama bakıyordu. Aurası hariç nereden bakılırsa bakılsın araştırmacı gibi görünmüyordu. Bırakın araştırmayı bilgili birine bile benzemiyordu. Lakin kendini araştırmacı olarak adlandıracak kadar cesurdu. Ali içten içe duyuyordu ancak bunu dışına yansıtmadı ve sakince "Adın nedir?" diye sordu.

Genç, "Adım Oğuzhan. Soyum Macar evinden geliyor-du. Çevremdekiler kısaca Mucit Macar diye çağırıyorlar-dı. Araştırmacıyım." diye yanıtladı.

Ali genç adamın soyunu duyunca bir an duraksadı ve kendi kendine "Macar mı? İç bölgede meşhur olan bir et ürününü macar olarak adlandırdıklarını duymuştum alakalı olabilir mi?" diye düşündü. Fakat çok üzerinde durmadan "Anladım, peki bana araştırma olayından bahset, hangi konu üzerine yoğunlaşıyorsun?" diye sordu.

Macar kısaca "İlgimi çeken her şey." diye yanıtladı.

Macar'ın sözlerini duyan Ali'nin yüzünde siyah çizgiler belirdi ve git gide karşısındaki gence karşı şüpheleri artıyordu. Her ne kadar şüpheli olsa da klan reisi olarak teşvik edici ve sahiplenici bir tavır takınması gerektiğinden tavrını korudu. "Anladım. Demek ilgini çeken her şey. Peki araştırma yapmaya devam etmek istiyor musun?" dedi.

Macar Alin'in sözlerine karşı oldukça tepkisiz görünüyordu ancak bir an için gözleri parladı."Evet istiyorum, burada olmazsa da başka bir yere gidip araştırmalarıma orada devam edeceğim." diye yanıtladı.

"Peki, Yıldız klanında çalışmalarına devam etmeni istersek aylık ne kadar bir bütçe ayırmamız gerekiyor ve bize kısa ya da uzun vadede ne katabilirsin?" diye sordu Ali.

"Aylık 100 gümüş, şimdilik. Kısa vadede size verebileceğim iki bitmiş projem var, uzun vade içinde eğer yeterli kaynaklara sahip olabilirsem mesleki ya da yetiştiricilik alanlarında birçok fikrimle size destek olabilirim." diye yanıtladı Macar.

Ali, 100 gümüş dediğini duyunca bir anda oturduğu koltuktan fırlayıp Macar'ı gırtlaklamak istedi. Normal bir ailenin günlük gideri 1 gümüş civarındaydı. Fakat sakinliğini korumayı başardı ve "Anlıyorum, iki bitmiş proje dedin. Senin için sorun olmazsa ne üzerine olduğu söyler misin?" diye sordu.

Macar hiç düşünmeden "Çiftlikler için sulama kanalı ve Demirciler için merkezi ateş sistemi" diye yanıtladı.

Ali bir an dona kaldı çünkü Macar'ın kullandığı terimlerden birini bile anlamamıştı ve git gide karşısında oturan kişinin bir dolandırıcı olduğunu düşünmeye başlamıştı. Lakin tekrar sabretti ve "Anlıyorum, kulağa çok yararlı geliyor o zaman seninle bir anlaşma yapalım bu iki projeyi klanıma uygula, eğer gerçekten yararlı ise aylık 100 gümüş ödeme yapabilirim sana, ne dersin?"

Macar duraksamadan "Kabul." diye yanıtladı.

Ali, Macar'ın bu kadar hızlı kabul etmesi ile birlikte biran pişman olacakmış gibi bir hisse kapıldı ama onurlu bir klan reisi olarak sözünden dönemeyeceği için bahsettiği iki projeyi bitirene kadar beklemeye karar verdi. Daha sonra kâhya Selim'e seslendi ve Macar'a kalacak sessiz bir yer ayarlamasını ve istekleri konusunda düzenlemeler yapmasını istedi.

İkili reisi başıyla selamladıktan sonra odadan ayrıldı. Yapacak başka bir şeyi olmadığına karar veren Ali, on kitabı incelemeye başladı.

Qi: AscensionHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin