16. Bölüm

4.2K 112 5
                                        

"Tabi ki evimi satmayacağım aptal." 

Son zamanlarda yaşadığım şu felaket olay için çözüm üretmeye çalışan Cal'in vasat çabasına söylenerek sabah hazırladığım sandviçimi yemeye geri döndüm.

"E ne yapacaksın o zaman? Çalışsan da ödeyemezsin o parayı bir anda. Ufak tefek bir borç olsa peşine düşerler mi bu kadar sanıyorsun."

Son yirmi dakikadır kurduğu cümleler arasında mantık değeri taşıyan bu cümlelerden sonra seslice nefes aldım. Haklıydı. Ne yapacağımı bilmiyordum.

Sıkıntıyı nefesimi dışarı üfledim. "Lanet olsun." 

Şu saniyeden sonra evimi satmayı düşünebilirdim sanırım. Hem, en fazla gider bir bankta uyurdum. Zaten rahatça Tom'un evinde çoğu ihtiyacımı da giderebiliyordum.

Bu saçma düşüncelerimden kurtulmak için başımı iki yana salladım ve sandviçimi önümdeki tepsiye bıraktım. İştahım gerçekten kaçmıştı. Giderek boğuluyormuş hissie daha çok kapılıyordum ve yardıma ihtiyacım varmış gibi hissediyordum.

"El yapımı sandviç mi o?" diyerek yanıma oturan ve sandviçin geri kalanını tek seferde ağzına atan Tom'a gülümsedim. Ya da gülümsemeye çalıştım.

"Sana da merhaba." diyen Calvin'e ters bakışlarından birini yolladı.

Tom'un neden Calvin'e ters davrandığını anlayamıyordum. Tamam, çoğunlukla anlaşabiliyorlardı ancak bazen aralarında ciddi bir gerilim seziyordum.

*

Çıkış ziliyle beraber kitaplarımı çantama yerleştirdim ve hırkamı üzerime geçirdim.

"Kıyafetlerini almaya gidelim mi?" Julia'nın sesiyle beraber ona döndüm. Bir yandan da hırkamın altında kalan saçlarımı hırkadan çıkartıp omzumdan aşağıya serbest bıraktım. 

"Tabii." diyerek çantamı koluma geçirdim ve Julia'yı takip etmeye başladım.

Arabaya bindiğimizde benim evime gelene kadar konuşmamıştık. Ben arabadan indiğimde, o da indi ve peşimden geldi. 

Kapımın önüne geldiğimde çantamdan anahtarı çıkarttım ancak kilide uzandığımda kapı hareket etti. Şaşkınlıkla aralık olan kapıya baktım. En son bu evden çıkarken kapıyı kilitlediğime yemin edebilirdim.

Devam eden bütün şaşkınlığımla Julia'ya döndüğümde o da aynı ifadeyle bakışlarını kapıdan alıp bana çevirmişti.

Seslice yutkundum.

"Sen kapıyı kapatmış mıydın?" 

Sorusu karşısında aceleyle kafamı salladım ve kapıya geri döndüm. İçimi kaplayan korkuyu göz ardı ederek elimi kapıya koydum.

"Dur! Polisi arayalım." Korkuyla konuşan Julia'ya döndüm ve kafamı olumsuz anlamda salladım.

"Bir şey yoksa boşuna aramış oluruz." diyerek cebimden telefonumu çıkarıp Tom'a durumu bildiren bir mesaj attım. Kapıda beklememizi emreden mesajını Julia'yaa gösterdim.

Kafasını salladı ve kolumdan tutup arabaya sürükledi. Arabaya oturduğumuzda konuşmadan evi gözetlemeye başladık ancak en ufak bir şey olmamıştı.

"Hadi gelin." diyerek kapımı açan Tom'a irkilerek baktım. Beni cidden korkutmuştu. 

Ürkekçe arabdan inip eve doğru yürüdüm. Tom en öndeydi ve Julia da bir adım arkamda geliyordu. Hepimiz için gergin bir andı.

"Tom.." diye fısıldadığımda Tom bir anlığına bana baktı, ama hemen sonra kapıyı açma işlemini sürdürdü ve içeri adım attı. Ben de kendimi içeri attığımda, evin dağılmadığını görüp nefesimi rahatlama eşliğinde dışarı üflemiştim. Korktuğum şey birinin evime girip bir şeyler çalması değil miydi zaten? Kurumdan aldığım üç kuruş aylık parayla zaten zar zor geçiniyordum, bir de evimden eksilen şeylerin masrafını karşılayamazdım.

Kafamı sola doğru çevirip geniş salonumu görüş alanıma soktuğumda, nefesim korkuyla kesildi. Gözlerimi kocaman açmış bir şekilde, kanepemde yayılan adama odaklanmıştım. Hareket edemiyordum ya da ne yapabileceğimi bilmiyordum. Yabancı birisi evime girmiş ve hiçbir şey yokmuş gibi kanepemde oturuyordu, bu durumda ne yapabilirdim ki? 

Dehşet içinde Tom'a döndüğümde, beni koluyla kendi arkasına itekledi. 

"Merhaba gençler. Açıkcası sizi bu kadar kalabalık beklemiyordum. Ben sadece Robyne olur sanmıştım." 

Kanepemdeki yabancı büyük bir sırıtış ve rahatlıkla konuştuğunda, Tom'a daha çok yanaştım. Siyah takım elbisesiyle birlikte fazla korkunç ve otoriter gözüküyordu.

"Ne istiyorsun?" Tom dişlerinin arasından konuştuğunda, adam keyifle güldü. "Sadece yeğenimle tanışmak istemiştim."

Söylediği cümleyle beraber hayrete düşmüştüm. Neyden bahsediyordu böyle? Yeğenim demişti, yeğeni kimdi? Ben mi? Ben kimsesizdim. Benim bir akrabam yoktu ki. Lanet olsun bu da neydi?

Julia'nın şaşkın bakışlarına karşılık verdim. Ardından da tekrar adama döndüm.

"Büyüdükçe güzelleşmişsin, Robyne."

A Lesbian LifeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin