14. Bölüm

4.9K 111 4
                                    

Hayat kesinlikle zordu. Fazlasıyla zordu ve hiç adil değildi.

Hayır, şu an ölmek istemiyordum. Aklımdan intihar senaryoları yazmıyordum. Kendini öldürmeye meyilli bir insan değildim. Tamam, bir çok saçmalık yapmıştım hayatım boyunca. Ölmeyi düşünmediğimi de söylemiyordum ancak ailemi kaybettikten sonra dahi hayatımı yoluna koymam güçlü ve yaşamaya istekli bir kız olduğumu göstermez miydi? Ben kendimi böyle avutuyordum belki de.

Neden ben, diye düşünmeden edemiyordum. Bu şeyleri neden ben yaşıyordum ki?  Bir başkası yaşasın istemiyordum, isteyecek kadar da bencil olduğumu düşünmüyordum ancak bunları ben de yaşamak istemiyordum. Söylemiştim, hayat adil değildi.

Hayatımın yoluna gireceğine inanıyordum. Bunun için sabırsızlanıyordum. Ama yoluma sürekli engeller çıkması şevkimi kırıyordu ve sonuç olarak karamsar bir ben çıkıyordu ortaya.

Doğruldum ve ayaklarımı yataktan sarkıttım. Güneşin gözüme girmeye çalışması sinirimi bozuyordu. Ben mutsuzken havanın güzel olmasına katlanamıyordum. İnsanlar neşeyle etrafta dururken ben somurtkan suratımla gezecek ve bu güneşten faydalanamayacaktım. Bu sinirlerimi bozuyordu.

Az önce bencil olmadığımı mı söylemiştim? Bunu unutun.

Paytak adımlarla odanın içindeki ufacık banyoya gittim ve yüzümü yıkadım. Aslında bir duşa ihtiyacım vardı ama bunu ertelemek zorundaydım. Uzun süredir Bay ve Bayan Parmell'ı ziyaret etmiyordum. Ayrıca Max'i de görmem gerekiyordu. Belki de Max'i de alır ve önce Calvin'lere sonra da Matt ve annesi Murphy'yi ziyarete giderdik.

Aynadaki yansımamla göz göze geldiğimde, göz altlarımı mor bulmak canımı sıkmıştı. Yüzümü kuruladım ve odadan çıkıp alt kata inmeye başladım. 

Merdivenleri ikişer üçer inerken Tom'a sesleniyordum.

"Tom! Fondöten!"

Tom, anlamaz bakışlarını üzerime diktiğinde gözlerimi devirip koltuğa yerleştim.

"Hani kızların kullandığı, kusurları kapatmak için olan ten rengindeki kre..."

"Anladım yeter!" Tom bıkkınlıkla lafımı kesti ve ardından devam etti "Şu odada kızların unuttuğu birkaç şey var." 

Kızlar kelimesine yüzüü buruşturup aceleyle odaya girdim.

Buradaki kızların anlamını gayet iyi biliyorduk, değil mi?

Komodin'in çekmecesini açıp karıştırmaya başladığımda şaşırmıştım. Tanrı aşkına kaç kız bu evde bir şeyini unutmuştu böyle. Tom'un bu kadar aktif bir seks hayatı olduğuna inanamıyordum.

Farklı tonlardaki fondötenler arasında tenime en uygununu ve rastgele bir eyelinerı elime aldığımda, bu lanet odadan bir an evvel çıktım. Salondaki devasa aynada işlerimi hallettikten sonra aklıma dün gece geldi.

"Matt nerde?" diye sorduğumda alayla bana baktı.

"Okulda, aptal. Senin şu geç kaldığın." diye alayla söylendiğinde, sesli bir küfür savurdum. Okula gitmeliydim. Sınav tarihlerini dahi bilmiyordum ve sınavlar benim için önemli olmalıydı. Artık kendime çeki düzen verip hayatımı ciddi anlamda yoluna koymalıydım.

Aceleyle evden çıkıp kendi evime uğradığımda, çantamı aradım ve bulduğumda hızla evden çıktım. Okula varmam çok uzun sürmemişti ancak şimdiden iki dersi kaçırmıştım. Şimdiki dersim edebiyattı. Bu biraz da olsa keyfimi yerine getirdi. Dersi dinleyip kendimi bazı şeylerden uzaklaştırabilirdim. Ayrıca iş bulmam gerekiyordu ve nerede çalışabilirim düşüncesi beynimi kemiriyordu. Bu yüzden aceleyle sınıfa girdim ve Julia'nın yanındaki yerimi aldım.

Julia gözlüğü üzerinden beni süzdü ve konuşmak için ağzını açtı. Eş zamanlı olarak öğretmen sınıfa girdiğinde, ona döndüm. "Dersi dinleyeceğim."

Kafasını anlayışla salladığında, hoca önce sınav takviminin koridora asıldığı duyurusunu yapmış ve ardından derse geçmişti. Sıkılmadan ve kafamı dağıtarak ders boyu onu dinledim. Nihayet zil çaldığında, eklemlerimin tutulduğunu hissettim. 

Ayağa kalktım ve kollarımı havada sallayıp açılmasını bekledim. 

"Kantine gidelim mi?" Julia sorduğum soru karşısında şaşırmış bir biçimde bana döndü. 

Ne var yani? Kibarlık ediyordum. Hem karnım gurulduyordu ve kahvalıya ihtiyacım vardı.

Başını sallayıp peşimden gelmeye başladığında, adımlarımı yavaşlattım ve yanından yürümeye başladım.

"Tatile ne zaman gidiyorsunuz?" 

Sorum karşısında afallayarak bana döndü. "Ben gitmiyorum. Annemler de yarın sabah yola çıkıyor."

Açıklamasına kafamı sallamakla yetindim. Bu akşam kesinlikle ziyaret günüydü.

Kantinde Calvin'i gördüğümde, gözlerimiz buluştu ve o da bana doğru gelmeye başladı. Yanımda bittiğinde yanağımı öptü ve belimi sarmaladı. 

Julia rahatsızca kıpırdanırken gülümsedim ve Cal'den uzaklaştım.

"Bu akşam Max'i size getirmeyi planlıyorum. Mesaj atarım." dediğimde Calvin mutlulukla kafasını salladı ve ardından onu çağıran arkadaşlarının yanına ilerledi.

Elimde çöreğimle kantinden çıktığımızda Julia bugün onlarda kalabilir miyim diye sormuştu. Ben de çok istediğimi söylemiştim çünkü yarın sabah Max tatile gidecekti ve ben onu görmek istiyordum. 

"Güzel, edebiyatta iyisin. Biraz ders çalışabilir miyiz?" diye sorduğunda umursamazca omuzlarımı silktim.

"Sence ders çalışabiliyor muyuz? Bunu denemiştik." dediğimde utanmazlığım beni de onu da şaşırtmıştı. Daha fazla konuşmayarak derse girdik.

Okul nihayet bittiğinde ve iş bulmam gerektiği için daha sonra evlerine geleceğimi Julia'ya söylediğimde, Julia büyük bir ısrarla peşimden gelmiş ve beni babasının şirketine sürükleyip CV'mi bırakmam için kafamı ütülemişti. Dayanamayarak kabul ettiğimde daha sonrasında da McDonald's ve Burger King'e CV'mi bırakmıştım. Bugünlük bu kadarının yeteceğine karar verip Parmell'ların evine gittiğimizde her zamanki sevecenlikleriyle beni karşıladılar. Max ellerini belime doladığında ben de ona sarıldım ve yarım saat sonrası için Parmell'lardan izin almıştım. Matt'in ve Calvin'in annesi Max'i gördüklerine sevineceklerdi.

"Anne biz yukarıydayız." diyerek bana söz hakkı tanımayan Julia'ya hayretle baktım ve peşine takıldım, takılmak zorunda kaldım.

Odasına girdiğimde kapıyın kapattım ve ardından arkama döndüm. Julia'yla burun buruna gelmiştim ve bu beni ürkütmüştü.

"Ders çalışacak mıyız?" diye şirince güldüğünde, bu kadar yakınımda olması beni fazlasıyla heyecanlandırmıştı. 

Yutkundum ve konuşabilmeyi denedim ancak başarılı olamayınca kafamı sallamakla yetindim.

"Güzel." Homurtusundan sonra bana doğru eğilmesi kalbimin durmasına neden olmuştu. Tüm kanım yüzüme çekildiğinde, birden sıcakladığımı hissettim.

Bana.ne.yapıyorsun.Julia?

A Lesbian LifeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin