Julia;
Kendimi, Harry Potter'daki ruh emicilerle dolu bir odada gibi hissediyordum. Tüm enerjim, ruhumla beraber vücudumdan çekiliyormuş gibiydi. Halsizlik giderek kendini daha fazla belli ediyordu ve kaslarım benden habersizce buza dönüşüyordu. Vücudumun iyice kaskatı kesildiğini biliyordum, hasta oluyordum. Fena halde hasta oluyordum.
Sırtım, ateşler içindeki vücuduma zıt olarak buz gibi soğuk duvarla buluştuğunda ürperdim. Tepemden aşağı inen soğuk su titrememe sebep oluyordu ve vücudum soğuğa aşırı reaksiyon veriyordu. Kendimi, bir çöp presleme makinasına atılmış ve kağıt gibi olarak çıkmış gibi hissediyordum. Vücudumun her yanı acıyla sızlıyordu, soğuk kaslarımı kullanmamı engelliyordu.
Robyne kollarımdan tutup kaçmamı engellemeye çalıştığında, biraz daha çırpınmıştım fakat kalan bir avuç enerjimi de buna harcamak istemiyordum. Tek yapmak istediğim biraz uyumaktı ve bu duş olayı bir an önce bitsin istiyordum. Bunun için karşı koymamaya karar verdim. Vücudumu yalayıp geçen opuk su buna pek izin vermese de bedenimi sabit kalması için ikna etmeye çalıştım.
Yarı açık gözlerimle Robyne'e baktığımda, vücudumda gezinen gözleri saniyeler içinde gözlerimi buldu. Gözlerindeki parıltı, kalbimin ısınmasını sağlıyordu. Vücudum alev gibi yansa da şu an deli gibi üşüyordum fakat Robyne'in içimi eriten bakışları, beni biraz olsun üşüdüğüm gerçeğinden uzaklaştırıyor ve kalbimin gerçekten ısınmasını sağlıyordu.
Hafifçe aralanan dudaklarına baktım. Bir şey söylemek ister gibiydi fakat derin bir nefes alarak dudaklarını birbirine bastırdı. Gözlerini bir an bile gözlerimden ayırmıyordu.Bakışlarındaki elektrik, havadan kendine bir yol çizerek bedenimi bulduğunda, kendimi büyük bir güçle ona çekiliyormuş gibi hissettim. Vücudumda somut bir şekilde hissettiğim elektrikle, onun çekim alanına girmiş ve artık tamamen ona aitmişim hissine kapıldım. Bakışları o kadar yoğundu ki, bir an ufacık parçalara ayrılmak ve soluduğu nefesle beraber vücuduna karışmak istedim. Beni ciğerlerine kadar çeksin ve vücudunda hapsetsin istiyordum.
Şekilli dudakları tekrar açıldığında, onu öpmek istedim. Pembe dudaklarını dudaklarımda hissetmek, onu hissetmek...
"Çok güzelsin."
Dudaklarından dökülen kelimelerle titrediğimde, aramızdaki çekim ve tutku artık havada somut bir şekilde yüzüyordu. İkimiz de özel bir alana girmişiz ve burada oksijen dışında yalnız şehvet soluyabilirmişiz gibi, yalnız tutkuyu ciğerlerimize doldurabilirmişiz gibiydi.
Yumuşak elleri yanağımı bulduğunda, elinin dışıyla yanağımı okşadı. Tenimdeki parmakları zamanı ve geri kalan her şeyi dondurmuş hissine kapılırken, dudaklarımdan kaçan hava kütlesi katılaşıp ayaklarıma düşmüştü. Bu mümkün değildi, biliyordum. Fakat içinde bulunduğumuz durum o kadar uç bir noktaydı ki, bunun olduğuna yemin edebilirdim.
Gerçekten uç bir noktadaydık. İkimizi de dünyadan soyutlayıp, farklı bir boyuta taşımak ve sonsuza kadar bu atmosfer içinde onunla kalmak istiyordum.
Parmakları yanağımdan çeneme indiğinde, çenemi kavradı ve kafamı hafifçe kaldırdı. Tutuşu kibardı, parmaklarının tenime değdiği yerler karıncalanıyken, kendimi ona yaklaşırken buldum. Dudaklarım aralanırken, bir eli omzumu buldu ve bana doğru hamle yaptı. Aramızdaki mesafe kapandı ve dudakları dudaklarımı örttü.
Ellerim, belini bulduğunda omzumdaki elini enseme çıkardı. Ellerimi belini arkasında birleştirdim ve bedenimi ona yasladım. Halsizdim, içinde bulunduğumuz durum bunu düşünmemi engellese de, destek almadan ayakta duramıyordum.
Ensemdeki saçları kavrayıp hafifçe çektiğinde, dudaklarımı dudaklarından ayırdım. Ağzımdan kaçan kısık sesli iniltiye engel olamazken, dudakları tekrar dudaklarımı örttü.
Öpüşü derindi. O kadar derindi ki, bir an beni içine çekebileceğini sandım. Her hücrem tutkuyla sarsılırken, kendimi daha çok ona yasladım. Beni tamamen ele geçirmişti, bedenimin her bir parçası ona aitti. Vücudumu işgal etmiş ve beni yönetiyormuş gibi hissediyordum.
Elleri baldırlarımı bulduğunda, ayaklarım yerden kesildi. Bacaklarım vakit kaybetmeden beline dolandığında, bu sefer ellerimi boynunda birleştirdim.
Sırtım tekrar soğuk duvarla buluştu. Ürperdim ve kendimi Robyne'e bastırarak duvardan kaçmayı denedim fakat buna izin vermedi.
Tek elini baldırımdan çektiğinde, suyun kapandığını anlamıştım. Başımın üzerinden akan buz gibi soğuk su kesildiğinde, tenimi uyuşturan eller tekrar bacağımı buldu.
Sırtım duvardan ayrıldı ve kendimi yalnızca Robyne'e tutunurken buldum Beni hiç zorlanmadan taşımaya başladığında, dudaklarını dudaklarımdan ayırdı. Kafamı omzu ve boynu arasında bir yere koyduğumda, dudaklarımı ıslak tenine bastırdım. Çabuk hareketlerle banyodan çıktı ve benim odama doğru yürümeye başladı. Vücudumuzdan damlayan sular, arkamızda düzenli bir yol oluşturmuş. Bunu umursamadı, ben de umursamadım. Şu an tek düşünebildiğim, tutkuydu. Onun bedenine karışmak, onu vücudumun her köşesinde hissetmek istiyordum.
Sırtım bu kez yumuşak yatağımla buluştuğunda, hafifçe üzerime tırmandı ve dudaklarını önce çeneme örttü. Bu hareketiyle Tüm hücrelerim açlıkla titredi.
Dudakları dudağıma sürtündüğünde, ağzımdan yine hafif bir inilti kaçtı. Ensesinden tutup onu dudaklarıma çektiğimde, dili dilimle buluştu.
Bal tadı dilime ve damaklarıma yayılırken, dudakları dudaklarımdan ayrıldı ve onu daha fazla tatmama izin vermedi. Dudakları köprücük kemiğimin üzerinde gezindiğinde, onu daha çok kendime çekeledim.
Ellerim şortunun düğmesini bulduğunda, bana yardım ederek şortundan kurtuldu. Dudakları göğüslerime doğru bir yol çizdi. Elleri sütyenimin kopçasını buldu ve tek hamlede açtı. Sütyenimi tamamen çıkartabilmesi için kollarımı oynattım ve sütyenimin yatağımın kenarından kayıp gitmesine izin verdim.
Onu istiyordum. Sonsuza kadar onu istiyordum. Yaşadığı bu tüm zor şeylerde onun yanında olmak istiyordum. En mutlu gününde gülümsemesini ilk ben görmek istiyordum. Göz yaşlarını başı omzumdayken akıtsın, kollarımdayken uyusun istiyordum.
Kendi sütyeninden kurtulduğunda, gözlerim ufak ama şekilli göğüslerine kaydı. Sağ göğsünün üzerinde minik bir ben vardı.
Dudakları göbeğime doğru minik öpücüklerle ilerledi. Kafasını kaldırdı ve gözlerini baygın gözlerimle buluşturdu. Bakışlarındaki yoğunluk tekrar titrememe sebep oldu. Bakışlarını bakışlarımdan çekti ve elleriyle külodumu aşağı dopru sıyırdı.
Gözlerimi sımsıkı yumdum. Nefesim hızlandı ve kalbim şehvetle göğüs kafesimi dövmeye başladı. Karşısında tamamen çıplaktım. Bu düşünce vücudumun daha da ısınmasını sağlıyordu. Tenimin yandığını, kalbimin eridiğini ve içindeki oksijenin ben henüz nefesimi vermeden buharlaştığını hissettim.
Dudakları mahrem bölgemi bulduğunda nefesim kesildi. Vücudumun yükseldiğini ve bulutların üzerine ulaştığını düşünmeye başladığımda, kalbim artık onun olduğum gerçeğiyle tekledi. Bu, bizim için gerçek bir başlangıçtı Artık aramızdaki çekim, görmezden gelemeyeceğimiz ve hiçbir şey yokmuş gibi hayatımıza devam edemeyeceğimiz kadar somuttu. Bu, bizim başlangıcımızdı.
Bu bölümü lütfen sonunda kadar okuyun...
Sanırım birçoğumuz için beklenen an. Bu hikayeyi gerçekten hissederek, yaşayarak yazmaya çalışıyorum. Bölümlerin geçikmesi bu yüzden. Tamamen o moda bürünüp, o hayatı yaşıyorum. Ve eğer bilgisayar başına oturduğumda bunu başaramazsam, yazmam. Bunu başarmam için de sizin yorumlarınıza ihtiyaç duyuyorum. Çünkü sizin iyi veya kötü analizleriniz, beklentileriniz benim için gerçekten önemli. Çünkü ben gerçekten bu hikayeyi yaşıyorum ve sizden gelen her dönüt beni daha çok yazmaya, daha çok onlarla yaşamaya itiyor.
Yani, bol bol yorumlarınızı bekliyorum. Ve gelecek bölümde neler görmek istersiniz, bu konuda yazarsanız çok çok çok mutlu olurum. Yazım yanlışı varsa şimdiden özür dilerim, bekletmek istemediğim için çok gözden geçiremedim. Kocaman seviliyorsunuz...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
A Lesbian Life
Teenfikce"Sen..." Sesim adeta hırlıyor, ateş saçıyordu. "...ne hakla..." Yürümeyi sürdürdüm. Bu onun ürkerek geri gitmesine sebep oluyordu. Gidecek yeri kalmadığında onu duvarla arama almıştım. Geri gitmek için çabalıyordu ancak bu yalnızca sırtının soğuk d...