8. Bölüm: "Numaramın sende ne işi var kanka?"

570 39 38
                                    

Pazar günleri tam bir işkenceydi.

Televizyon kanallarında bir şey olmuyordu; Can’ı ve annemi, birlik olarak sinir edeceğimiz babam meşguldü; internette dolaşmak sıkıcıydı; ve kitap okudukça uyku bastırıyordu.

Ebrar’la odaya çıktıktan yarım saat sonra annesi aramış ve eve çağırmıştı. Kuzenleri ziyarete gelmiş, Ebrar’ı görmek istiyorlarmış... Sonuç olarak Ebrar oflaya puflaya gitti ve ben de Ebrar’ın hayatımda ne kadar büyük bir yeri olduğunu düşünerek zamanı geçirmeye çalıştım.

Fakat zaman o kadar yavaş ve boğucu ilerliyordu ki düşündüğüm şeyler kat be kat artmıştı. Zürafalı pijamalarımla yatakta uzanmış, aklımın ucundan bile geçmeyen şeylere kafa yormuştum. En yakın arkadaşım gittikten sonra tek yaptığım buydu.

Ağustos sizce de çok garip bir sözcük değil mi? Ağustos. Ağustos. Ağustos. Bence oldukça garip.”

“Kavunu nasıl yiyorlar bilmiyorum. En nefret ettiğim meyve ve gerçekten kötü bir tadı var.”

“Flash TV nasıl bir kanal Allah aşkına? Kanalın başındaki halaysever beyefendinin kafasında neler dönüyor, yeni merak konum.”

“Kuyruksokumu çok ahlaksız ve saçma bir yer tanımlaması. Aksi iddia edilemez.”

“Avustralya’nın para birimi olan şilin, İngiliz lirasının yirmide biriymiş. Ah, ironi.”

“Eee başka?” Kapıya yaslanmış ve kollarını çaprazlamış olan bir adet Can’la karşılaşınca irkildim.

“Çık bölgemden meşgulüm.” Daha kuşüzümü ve Menemen Olayı’yla ilgili düşünceler geliştireceğim.

“Hayali arkadaşların mı var?”

Ben takmayınca devam etti. “Kendi kendine konuşuyorsun ve bir ara sizce de öyle değil mi? dediğini duydum.”

Yattığım yerden -zürafalı pijamalarımla- kabadayılar gibi elimi salladım ve sesimi kalınlaştırarak konuştum. “Sana ne lan götüm?”

Can ise bu hareketime gözlerini devirdi ve sonuna kadar ifadesiz olan yüzüyle konuştu. “Gülmeye çalışacağım.” Gözlerini yumdu ve açtığında devam etti. “Olmadı.”

“Gülmen için söylemedim sümük yiyici.”

“Sümük yiyici anandır diyeceğim, olmayacak.. Hem kaç yaşındasın sen?” İç çekip bana doğru ilerledi.

Kıç kadar yatağa ters ve kafam sarkık bir şekilde yattığımı hatırladınız mı? Evet, Can bu detayı atladı ve beni yere itip az önceki pozisyonumu çaldı. Ama yatmam için yatağın yarısı hala boştu. Bakın siz şu Can hanıma, bu günlerde nasıl da kibar!

Yerden kalktım ve yataktaki boşluğa aynı şekilde yattım. “Eee nasıl gidiyor?” dedi Can tavana bakarak.

Farklı TonlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin