Söz verdiğim gibi en kısa zamanda koymaya çalıştım. Keyifli okumalar :)
Ebrar suratıma telefonu kapattıktan sonra ona bir mesaj atma kararı verdim ve "Esprilerimi kıskanıyorsun değil mi? Hazmedemiyorsun." yazıp yolladım. Çok geçmeden cevap geldi:
"İtiraf ediyorum bero, kıskandım. Esprilerini kıskandım... Canım Allah'ım, ben neden bero gibi esbirik yapamıyom?"
Hemen mütüş kömik (Ebrar'ın absürd komediye verdiği isim buydu) cevabımı yazmaya koyuldum. Cevabı yazarken gözlerim yavaştan gidiyor, kapanıyordu. Ben açmaya çalışıyordum ama göz kapaklarımda bir ton ağırlık vardı sanki. Zaten ağzımı beş karış açıp, nefessiz kalmış fok balığı gibi sesler çıkararak esnemem de cabasıydı. Bu yüzden cevabı sildim ve telefonu yan tarafımdaki komodinin üstüne koyup, şarja taktım. Yarın için Can'a sormam gereken bir hesap, sevgilisine de almam gereken bir hediye vardı.
******
"Kalksana hayvan."
"Of şu surata bak, uyurken domuzdan farkın olmuyor."
"İşkence mi ediyorsun? Ölüyorum işte tamam. Kalk."
"Iyy salyası da akıyor kusacağım."
Kalkmak yok Beren. Mümkün olduğunca daha da çok salya akıt.
"Öküz müsün lan kalksana! Bağıra bağıra böğrüm çürüdü."
Götümü Can'a döndüm ve "böğrüne sıçayım Can, git başımdan." diye mırıldandım. Tam başımın hizasında çömelmiş uyanmam için bağırıyordu. Benim de uyandırma servisimi bu büyükbaş yapıyor ne yaparsın.
"Dana, saat bir oldu kalksana."
Can'ın hakaret sözlüğüne bir yeni kelime daha ekledim ve konuştum. "Sensin dana."
"Ne danası lan? Taş gibiyim ben. Benim gibi yakışıklı bir abin var diye yat kalk dua et göt."
Tam cevap verecekken annemin çığlığı beni susturdu. "Can! Kardeşinle düzgün konuş! Biz nerede hata yaptık, bu çocuk niye böyle? Allah'ım sen şu çocuğa akıl ver. Milletin çocuğu böyle mi? Niye..."
Annem söylene söylene odadan çıkarken kıkırdadım ve yatakta doğruldum. Beni hiçbir zaman duymuyordu, ben iyi aile kızıydım ama Can'ı hep küfrederken felan yakalıyordu.
Kıkırtım kahkahaya dönüşürken Can yastığımı alıp yüzüme fırlattı ve odadan çıktı. Güne çok mu güzel başlamıştım ne?
Yataktan kalkıp sabah rutinlerimi gerçekleştirmek için banyoya yol aldım. İşim bittikten sonra da gardırobumun karşısına geçip siyah cennetime göz gezdirdim. Yırtık, siyah bir pantolonda karar kılıp bacaklarımdan geçirdim. Tişört olarak da üstünde Paramore grubunun baskısı olan ve yine siyah renkte olan salaş bir atlet giydim. Her zamanki tarzımı siyah bir kalemle tamamladım.
Böyle anlatınca da Bugün Ne Giysem'de gibi hissettim yalnız pua.
Aynanın karşısına geçtim ve yapmacık hareketler yaparak konuştum. "Tişörtüm: 30 TL.. Ooooo. Pantolonum 40. Ooooo. Aksesuar kullanmadım. Kendimi podyuma uğurluyorum. Bana iyi şanslar. Ve jenerik.. bugggün ne giyyysemm.."
"Yemin ederim gerizekalı ya."
Abim odamın önünden geçip beni öyle görünce söylendi ve odasına gitti. Geri döndüğünde de "yemek yiyoruz podyum güzeli hadi," diye dalga geçip gitti. Of. Fena yakalandım.
Odadan çıkıp merdivenleri hızlı hızlı in--
Aferin Beren. Güzel düştün ama bu sefer. Hakkını vermek lazım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Farklı Tonlar
HumorAsıl kız Beren'in ölümcül bir hastalığı olmasına rağmen kafasına takmıyor ve normal bir hayata sahipmiş gibi davranıyor. İyileşmek ve tedavi umrunda değil. Asıl oğlan Doğukan'ın da ölümcül bir hastalığı var fakat o tedavi için elinden geleni yapıyor...