18: "Birine âşık olmak için nasıl hissetmem gerekir?"

486 29 35
                                    

Kalın yazdığım son paragraf önemli, kesinlikle bir bakın. İyi okumalar :)

Doğukan konuşurken bir şeyler de içmemizi önerdiğinde kalktım ve beraber mutfağa gittik. 

“Ne vereyim ablama?”

Göt dememek için kendimi zor tutarak cevapladım. “Ne vereceksin bana?”

Tekrar ve tekrar Cem Yılmaz’ın repliklerini çalarak konuşuyorduk. Huy olmuştu artık bu bizde.

Ben L şeklindeki koltuğa otururken buzdolabını açıp baktı. “Sevdiğin bir içecek varsa söyle?”

“MİLKŞEEEEYK!” Dilimi dışarı çıkardım.

Benim eğlenceli tavrıma karşılık göz devirince ve sakin bir ses tonu kullanınca diyaloglarımız bana Mehmet dedemi hatırlatmıştı. “Milkshake felan yok evde pasaklı. Başka bir şey söyle.”

“Süt.”

Sütü çıkarırken yine benimle uğraşıyordu. “Sütlü şeylere de takıntın var demi?” İç çekti.

Dudaklarımı olabildiğince yukarı kıvırdım. “Evet.”

Sütü önüme koyduktan sonra koltukta hemen yanıma yerleşti. O konuya dalış yaparken ben bağdaş kurup bardağımı elime alıyordum. “Ne konuşacağımızı az çok tahmin ediyorsundur.. Aslında ben ciddi bir konuşma yapacaktım ama sıkılırsın diye düşündüm. Bunun için, bir oyun oynayalım, olur mu?” 

Aramızda olup biten şeylerden konuşacaktık. Doğukan’ın oyundan kastının da ne bilmiyordum ama sıkıcı konuşmaya nazaran, gayet cazip gelmişti. “Tamam.”

“Birbirimize sırayla sorular soracağız. Cevaplamamak gibi bir şey yok, yasak. Tamam mı?”

Yineledim. “Tamam.”

“Başla.”

Düşündüm. Ne sorabilirdim? İçimden kerhaneye gittin mi demek geliyordu ama tabii ki demeyecektim. 

Daha çok düşündükten sonra oyunu başlattım. “Bugüne kadar kaç kızla çıktın?”

Kollarını çapraz yaptı. “Ciddi misin? Sence saydım mı?” Sırıttı.

Bozulduğumu göstermemeye çalıştım. Şu an Doğukan’a olan tüm hislerim yön değiştirmişti. İşte en sevmediğim erkek tipi karşımdaydı, bir saniye boş durmuyordu. “Her neyse, boş ver. Sıra sende.”

“İki.”

“Ne?”

“İki kızla çıktım. Birinde beşinci sınıftaydım ve diğeri de bir sene öncesindeydi.”

İçimde bir yerlerde Berocan göbek atarken konuştum. “İyiymiş. Neyse sıra sende, hadi.” Ve hala seni seviyorum.

“Senin gibi kolay sormayacağım haberin olsun. Hatta hemen konuya gireyim, neden beni sevmiyorsun Beren?”

O nasıl soru be?

“Seni seviyorum Doğukan, niye sevmeyeyim?”

“O anlamda demiyorum, salağa yatma.”

Diğer anlamda da seviyorum zaten.

Zekice bir cevap vermek için biraz bekledim ama elde ettiğim sonuç sıfırdı. Bu yüzden soruyu kendi lehime kullandım. “Doğukan, senden hoşlanmaya başlasaydım olacaklar ne olurdu?” dedim ciddiyetle. Fırsatı değerlendirelim bari.

“Ne mi olurdu?” Sesini biraz yükseltmişti. “Beraber hayata tutunurduk. Eğlenirdik. Günlerimiz çok daha güzel geçerdi. Gerçekten bir sapık olduğum için mi seni sürekli öptüğümü sanıyorsun?”

Farklı TonlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin