20: "Lütfen ondan hoşlanıyorum deme."

374 28 23
                                    

Yemeklerimizi bitirdikten sonra bir klasik olarak, analarımız bizi Burak’ın odasına gönderdi. Odada yaptığımız tek şey sıkıntıyla oturmaktı. Herkesin elinde telefon vardı, kimse birbiriyle muhatap olmuyordu ve sessizlik hakimdi. Komik bir sahneydi.

“Böyle oturacak mıyız?” dedi Burak sessizliği bölerek. Cevap olarak, Can’la birlikte kafalarımızı telefonumuzdan kaldırdık ve boş bir bakış atarak tekrar telefona döndük. 

Küçükken de böyleydi ama en azından bir Hasbro oyunu felan oynayıp vakit geçirmesini biliyorduk. Zaman kimseye iyi davranmıyordu; ben asi ve umursamaz bir tip olmuştum, Burak yavşak bir piç olmuştu, Can barlarda gezen ve her işini şiddetle halleden birine dönüşmüştü. 

Buna rağmen üçümüz de zamanı gelince nasıl komik, fedakâr ve vicdanlı birer insan olabileceğimizi biliyorduk tabii. Bu kadarı yetmez miydi? Kim değişmiyordu ki. 

Twitter’da dolaşırken mesaj geldi ve hızla Whatsapp’a girip baktım. Mesaj değil bildirimdi: Ebrar beni ve Doğukan’ı katarak bir grup oluşturmuş, adını da Ebrar ve diğerleri koymuştu.

Parmaklarımı tuşların üzerinde hızlı bir şekilde gezdirip ilk mesajı attım.“Sıkıntıdan ders çalışabilecek bir moddayım ama burada test kitabı adına bir şey bile yok, yardım edin.”

Çok geçmeden cevap geldi.“İstersen seni oradan kaçırabilirim sevgilim olmayan sevgilim?” -Doğukan

“Nö, izin yok.” Yazdım ve yolladım. “Nö” Ebrar ve benim lügatimde değişik bir “hayır” anlamına geliyordu. Sevgilim olmayan sevgilim. Bu sözüyle de Doğukan’a hoşlanma kat sayım artıyordu tabii bu arada. Yanımda olsaydı da saçlarıyla oynasaydım? Gerçi o mayhoş koku iki metre öteden bile geliyordu. Yanımda olsaydı yeterdi yani, keşke-

“Beren iyi misin?”

İrkilerek başımı kaldırdım. Burak bana mal gibi bakarken Can da kısık gözlerini bana çeviriyordu. “İyiyim, neden olmayayım ki?” dedim anlamayarak.

“Telefona bakıp mal gibi sırıtıyorsun da ondan, sevgili mi yaptın?” dedi piç gülümsemesiyle.

Ben cevap verecekken Can araya girdi. “Kalkar senin ağzını burnunu kırarım. Ona benden başka kimse mal diyemez lan.” Sakin ses tonu korkutuyordu.

Burak piç gülümsemesini anında yüzünden sildi ve dalgayla karışık, “özür dilerim abi,” dedi. 

Tekrar ekrana döndüğümde Doğukan’ın üzgün surat emojisi gönderdiğini gördüm. Bu arada sevgilim de teşrif etmişti:

“Ruh halim acınası, sevgilimden ayrıldım ve Die Mother Fucker Die* dinliyorum.” -Ebrar

“Senin de mi sevgilin var Ebrar?” -Doğukan

“O hiç sevgilisiz durmuyor ki zaten.” Yazdım. Ebrar her yakışıklı çocukla çıkıp iki gün mesajlaşıyor ve sonra ayrılıyordu. Mesajlaşma tarzını ve davranışını severse bizimle, sevmezse bizimle deyıl. Valla ... bizde ortam böyle. (Üç noktayı doldurabilene helal. -Şaka yapıyorum :ddd-)

“Kimse sevgilisiz durmuyor ki zaten. Aaa senin de sevgilin yoktu değil mi Beren? Tesadüfe bak, benimde.” -Doğukan

Beni utandırdığı için içten içe Doğukan’a kızarken bir yandan da gülümsememi engellemeye çalışıyordum. Dışarıdan mal gibi gözüktüğümü bildiğim için ikinci bir kazaya karşılık, diğerlerine göz attım. Can hala telefonla uğraşıyordu ama Burak bana kafasını sallayarak bakıyordu. Sende az fena değilsin, der gibi. 

“Ne be,” dedim dudaklarımı oynatarak. Sırıttı ve telefonuma döndüm, bir saniye bile durmadan yazıyorlardı zaten.

“Bence de çıkın yani, iki hasta bir arada felan süper olur.” -Ebrar

Farklı TonlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin