Tüm karanlık renklerin kurtarıcısı, siyah fırça darbelerinin altında yıkanan renk zerresi. Ölü bir ruhun bile duvarlar arasında sıkışan bedenini hisseden tek şey. Varlığın son çığlıklarını atmamak için tutunduğu o ince dal. Kimine göre kirletilmiş bir ruhun en acımasız rengi, kimine göre masum bir bedenin yumuşak dikeni. Kötü bir adam ya da çok kötü bir adamın içine sinen son umut ışığı.
İşte bu siyahtı.
Benim umudumun rengi de mi siyaha dönmüştü?
Oysa ben sevmezdim siyahı ama Sehun'da öyle güzel duruyordu ki, hayran kalmamak imkansızdı.
Hazırlandığım aynanın önünde bu saçma düşüncelerden kurtulmak için çok çalıştım. Bunu başaramadığımda da boş verdim ve hazırlanmama kaldığım yerden devam ettim. Giydiğim beyaz gömleğin düğmelerini tek tek ilikledikten sonra koyu kot pantolonumun paçalarını katladım ve siyah botlarımı giydim hemen.
Boynumdaki morluğu kapatmak için dün aldığım makyaj malzemelerini kullansam da kapanmamıştı. Yani, biraz belli oluyordu. Bu yüzden Sehun'un aldığı fuları boynuma dolayıp kırmızı kabanımı da geçirdim üstüme.
Hazırlanmam yaklaşık olarak yarım saat sürmüştü ama Sehun'un beni bekleyeceğinden emindim. Bu yüzden bunu dert etmeden hızlıca odadan ayrıldım.
Mia'nın uysallığından yararlanıp onun başını sevdiğim birkaç saniyelik süre içerisinde Sehun odasından çıkmıştı. Kül grisi renginde boğazlı bir kazak ve koyu kot giymişti. Yanıma yaklaşırken dün ona aldığım lacivert uzun paltoyu üstüne geçirdi. Bir de şu eline taktığı deri eldivenler vardı. Çok havalı duruyordu yahu.
Merdivenleri inerek kapıyı aralarken elbette peşimden gelmişti. Dış kapıyı kapatıp birkaç kere kilitledi. Ardından anahtarı cebine koyup bana baktı. "Bereni de almalıydın." dedi ilgili bir sesle. "Dehşet soğuk."
Alt dudağımı ısırırken sesli gülümsememi yuttum ve hevesle ona baktım. "Koşarsak ısınırız."
Neyden bahsettiğimi anladığı için sessizliğe uzanan yolda arabasına birkaç bakış attı. "Arabaya kadar?" yan yana durduğumuz da başımı hızlıca sallayarak ona karşılık verdim. "Çıkarsızca. Kazananın kaybedenden bir şeyler arzulamayacağı bir yarış?"
Düşünceli bir şekilde sordum. "Kazananın zaferi nerede o zaman?"
"Kaybedenin gözlerindeki yenilgide."
Bunu Sevmiştim.
Gözlerimi kırparak onu onayladığımda ikimiz de yerimizden atılmıştık ve atıldığımız anda dudaklarımdan döktüğüm çığlık sebepsiz ve nedensizdi. Çığlık atmayı seviyordum. Bacaklarımdan destek alarak hızla koşarken bir yandan da gülüyordum ama omzumun üstünden Sehun'a baktığımda benden biraz daha geride olduğunu gördüm.