SEVMEK (BÖLÜM 20)

1.1K 90 77
                                    

Gecenin can yakan soğuğunu hissederken, hayallerimin pare pare oluşunu izledim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Gecenin can yakan soğuğunu hissederken, hayallerimin pare pare oluşunu izledim. Kendine yeni bir ben katan bu gece, bir çok kapının aralanmasına sebep olmuş, geri dönüşü olmayan yollara sürüklemişti beni.

Bir kitabın içine düştüğümü ve en paslı cümlede mürekkep gibi kuruduğumu hissettim. Sayfalar katlandıkça mürekkebin keskin izi daha çok batıyordu ruhuma. Kitabın kapağındaki tozların bile bir anısı vardı, ne kadar yorgun ve eski olduğunu gösteriyordu.

Ben de kitabın içinde ki herhangi bir satırdım işte. Kitabın baş rolü olmasam bile ona adını vermiştim.

Ona kafes, demiştim.

Asıl kafesimin neresi olduğunu bilmiyordum. Sehun'un olduğu yer kesinlikle kafes değildi. Eğer bir kafesse bile bu kafesin kapısı her zaman aralıktı. Bir kafes sayılmazdı yani.

Peki ya, Min'in olduğu bir yer.

İşte orası kesinlikle etrafı dikenli tellerle çevrili bir kafesti.

Karşımda duran iki bedene bakarken Sehun'un belimdeki elinin yavaşça geriye çekildiğini hissettmiştim. Aslında şu an onun desteğine ihtiyacım vardı ama bunu söyleyemedim. Onun yerine, "Ne işiniz var burada?" diye sordum kaşlarımı havaya kaldırarak.

Annem iki eliyle tuttuğu çantasını bacaklarının hizasına indirdikten sonra bir bana bir de Sehun'a baktı ve yerinde rahatsızca kıpırdandı. Yüzündeki ifadeden, bizi böyle görmekten hoşlanmadığı anlaşılıyordu. "Anne?" diye direttim. "Böyle birbirimize mi bakacağız? Süpriz ziyaretlerinizin hoşuma gittiğini mi düşünüyorsunuz?"

"Seni," dedi annem. Gözlerini birkez daha Sehun'un üstünde gezdirdi ve daha kararlı bir ifadeyle bana bakmaya başladı. "Evinde görmeyi bekliyordum ancak Min burada olduğunu söyledi."

"Min neden burada olduğumu da söyledi mi?" diye sorduktan sonra Min'e baktım. "Hm? Söyledin mi?"

"Bu konu burada konuşacağımız bir şey değil." dedi annem. Her zaman nazik bir kadındı ama şimdi sinirli olduğu anlaşılıyordu.

"Evet, bu yüzden gidebilirsiniz." diye kestirip attım. "Üstelik bu yaptığını sana hiç yakıştıramadım anne. Sehun'un iznini sorgulamadan buraya bu şekilde gelemezsin."

"Hayır, sorun değil." dedi Sehun hemen. "İçeriye geçelim."

"Biz Luhan'ı alıp gidelim." dedi Min Sehun'a bakarak. Sehun ona aldırmadan şifreyi girip kapıyı açtı ve, "İçeriye geçelim." diye tekrar etti.

Sehun'un beni bırakmayacağına ne kadar eminsem annemin de huzursuzluk yaratacağına o kadar emindim. Yine de ilk etapta beni şaşırtarak Min'i tuttu ve içeriye girdi. "Luhan nerede?" diye sordum kapının kenarında Sehun'a.

KAFES/HunHanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin