Gökteki yıldızlardan şikayetçi olanın, aydınlığa hükmü geçer miydi?Attığını sandığın çığlıkların yankısıdır bazen boğaza oturan yumrular. Konuştuğunu sandığın cümlenin ayak izleridir dudaklarındaki karıncalanma. Hissetmediğini sanarak, ruhunu aldattığın günlerin cezasıdır şu anda hissettiklerin. Savaştığını sandığın şey tarafından imtihan edilme ise kaybettiğinin habercisidir. Ya da en başından beri savaşamadığının...
Nefes, dedim kendi kendime. Hep yaparsın sen bunu Luhan, nefes al.
Alamadım.
Belki de aldım.
Aldığımı sandığım o tek nefeste Sehun'un elimi usulca bırakmasıyla buhar oldu ciğerlerimde. Kötü hisler tarafından kuşatılmanın sızısı şimdi tam solumdaydı.
Yüzü gözü kan içinde duran o yabancıya bakmak dahi istemiyordum ama gözlerim benimle alay eder gibi gözlerini onun üstünden çekmiyordu. Onun Luhan olduğunu biliyordum. Yine de benim için bir yabancıydı ve öyle kalacaktı.
Sehun'a sevgilim dediği için bile onu şimdiden düşman gözünde görmeye başlamıştım ama yapacağım bir şey yoktu.
Tekrar etti. "Bana yardım eder misin?"
Sehun titriyordu. Bu oldukça sonra fark ettiğim bir ayrıntıydı. Bakışlarım endişeyle ona dönerken, "Sehun?" diye fısıldadım. Dağınık saçlarında dolaştı gözlerim. Her teli ayrı bir acıyla savruluyordu sanki. "İyi misin?"
Saçmalıyordum.
Kimsenin iyi olduğu yoktu.
Koluna dokunmak için elimi kaldırdığım sırada başka bir el tarafından engellendim. "Ben hallederim." dedi yabancı. Elimi geriye ittiğinde hangi ara ayağa kalktığını düşünüyordum.
Sehun ile aramıza girdi. Kaşlarım usulca çatılırken bir şey söylemedim. Dişlerimi birbirine bastırıp sessiz kaldım. Gözlerim diğerlerinin arasında Baekhyun'a dokundu. Dehşet içindeydi ama gözlerindeki hüzünlü ifadeyle bana bakıyordu.
Omuzlarımı silktim.
"Sehun," diye fısıldadı yabancı. Sesi boğuk gözleri dolu doluydu. İnce parmaklarını Sehun'un yüzünde gezdirdiğinde büyük bir kıskançlıkla doldum. Yine de onu kendime çekip, o benim diyemedim. Diyemezdim. "Buradayım... Senin için."
Ben zaten Sehun için buradaydım. Ona gerek yoktu. Lanet olsun, kendimi haklı bile çıkaramıyordum.
Sehun onun dokunuşuyla irkilirken, "Ah..." diye fısıldadı. Yakarış gibiydi sesi.
Parçalandım.
Beni parçalayan şey sesinden damağıma kadar bulaşan özlemin tadıydı.