◾️BÖLÜM 15◾️

10.3K 1K 1.7K
                                    


Sen gittiğinden beri güneşler hazin batıyor buralarda
batıyor bin bir gece masalları
içinden her gece gelip geçtiğimiz karanlığın kollarında düşler kurarken
hasretin kırıp geçirdiği şehirlerin her tarafı alev yangını
özlemin yağmalandığı sokaklarda nefes nefes yaşarım seni...









VOCE ESTÂ PROBTO PARA A GUERRA

İnsan oğlunun en çok bilmediği şey yetinmekti şu hayatta.

Yetinmeyi bilmiyorduk hiçbir zaman elimizde olanlarla.

Daha fazlasını istiyor, istediğimizi almak için çabalıyorduk.

Bir şey başımıza geldiğinde isyan edip sanki şu hayatta bir biz acının kanlı denizinde yüzmüşüz gibi davranıyorduk, davranıyordum.

Tıpkı her insan gibi kazanmayı istemiştim bende. Kazandıktan sonra elimde ki ile yetinmeyip daha fazlasını kazanmak için yeni bir serüvene kendimi koymayı istemiştim.

İnsan oğluyuz işte, yetinmeyi bilmiyorduk.
Bilmiyorduk ama mecburluk denilen illet bileklerimize bir kelepçe gibi takılı kalınca istesen de istemesen de yetiniyorduk.

Ben, ben çok isyankar oldum, haklı ve ya haksız...

Birçoğunda da haklı. Senelerce düşündüm sisli bir mezar gibi olan beynimde hayatımı.

Bazen yeniden gömdüm zihnimdeki mezarlığa kendimi ve düşüncelerimi.

Bazen gömdüklerimi çıkardım düşündükçe.

Şimdi düşünüyorum da şu yaşadığım dünyada benden beterleri vardı. Töre altında işlenen cinayetler, namus davası diye alınan gencecik canlar vardı şu üzerine bastığım toprağın her karışında.

Ben gibi akraba evliliği yapan, aldatılan, dövülen öldürülen onca hayatı gözlerimin önüne aldım. Karşımda onlar vardı, tanıyıp tanımadığım insanların suliyeti gözlerimin önüne geliyordu.

"Senin hayatın mı kötü Rozalin!"

Karşımdaki düşüncelerimden dökülen sözlerle daha da derine yürüdüm zihnimin sisli ormanında. İlerledikçe sisler kayboluyordu, belki de gerçekten derine inmem gerekti zihnimdeki sislerden kurtulmam için. Şimdi gördüğüm kurak orman gözlerimin önünde sislerden arınmış bir şekilde duruyordu. Arkamda düşüncelerimin, hislerimin mezarları varken önüme baktım.

Baktıkça anladım. Benim karşımdaki düşüncelerim arasında dünya kadar fark vardı.

Ben bana verilen bu hayatta savaşmış, çizilen kaderimi olabildiğince sınırlara doğru ilerletmiştim. Şimdi ise ne o sınırı geçebiliyor ne gidebiliyordum.

Benim yetinmeyip girdiğim savaşta kazandığım bu sınırdı. En azından ayakta durmuş bir şeyler yapmıştım. Oysa benim yaşımda olan, benim hayatımın benzerini yaşayan kadınlardan daha şanslıydım. Onlar gibi işkence görüp toprak altına gömülmedim. Canıma kast edilmemişti...

Ben Rozalin Harmanlı, yetinmek nedir bilmezken yetinmeyi bilen biri olmuştum şu hayatta.

Hayatın bana onca öğrettikleri içimde hayatın çekici ile dövülmüş bilge bir kadın yetiştirmişti.
Yanlışlarımı yapa yapa doğruyu öğrenmiştim. Zaten yanlış olmazsa doğruyu hiçbir zaman bilemezdik ki.

Dedim ya işte öğrenmiştim hayatın bana verdiği sınavlarda doğrularımı da yanlışlarımı da. Bazen ise başkalarının yanlışı benim doğrum, doğruları benim yanlışım olarak görmüştüm.

ATEŞTE YANAN BEDENLER (ROZ-BER)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin