➖◾️BÖLÜM 19 PART 2◾️➖

11.9K 1.1K 1.5K
                                    


🦋🦋🦋

"En çok bu içime huzur katan lotus
kokunu seviyorum." Onun kesik fısıltısı ile gözlerimi yeniden açtım. Biraz geri çekilip gözlerine baktığımda "Bilmiyordum..." dedim. Onun neyimi sevdiğini bilmiyordum ve o bana bunları hiç bir zaman söylememişken bilmememde normaldi. Sanki düşüncelerimi okumuş gibi baktı yüzüme sonra şefkatle saçlarımı okşarken "Sen... " Dedi usulca. Ardından bir buse daha kondurdu dudaklarıma, gözlerinden gözlerime akan saf sevgiyi iliklerime kadar hissettim. " Seni ne kadar sevdiğimi hiç bilmedin."

Sözleriyle derin bir iç çekip gözlerimi tekrar kapattığımda bu sefer dudaklarını alnıma bastı "Çünkü sana seni nasıl sevdiğimi hiç anlatmadım, anlatamadım..." demesi ile aceleyle döküldü kelimelerim dudaklarımdan. " O zaman şimdi anlat bana." Sözümle usulca geri çekilip gözlerimin içine bakarak gülümsedi. O gülümsediğinde yanağındaki çukur gözlerimin önüne serildi. Parmaklarım usulca o çukura ilerlemiş baş parmağımla usulca okşarken munzur bir şekilde konuştu.

"Uyumak istediğini sanıyordum."

Duyduğum cümle ile gülmeden edememiştim. Daha saniyeler önce uyuyalım demiştim ama şimdi tüm benliğimi saran merak ile nasıl uyurdum ki? "Şimdi de duymak istiyorum." O munzurluğuma bakıp daha da gülümseyip burnumun ucuna bir öpücük kondurduğunda fısıldadı "İlk önce kıvırcık..." Ardından yüzüme düşen bir tutamı kulağımın arkasına iliştirdi. Gözlerini saçlarımdan alıp gözlerime sabitlediğinde "Bana, bize izin verdiğini duymak istiyorum." Dedi kendinden emin bir şekilde. O sözleri ile yine durdum. Gözlerimi ondan kaçırıp içimdeki mahkemeye oturacakken çenemden usulca tutup kendine çevirdi.

"Rozalin" dudaklarıma eğilerek gözlerini bir an olsun gözlerimden çekmeden "Çok fazla düşünüyorsun." Diyerek dudaklarıma yakıcı küçük bir öpücük kondurup devam etti yeniden "ve ben bu fazla düşünen kadından hoşlanmıyorum. Çünkü içindeki o savaşçıya yeniliyor." usulca dudaklarını dudaklarıma bastırdı ve minik öpücük kondurdu "Yapma." Diye fısıldadı hemen ardından. O öpücüğü ve fısıldayarak söylediği sözler ile gözümü kapattım. Ben Rozalin Harmanlı; hırsıma, savaşıma kapılıp bizi yok edersem mutlu olmayacağımı biliyordum. Kendime olan savaşımda kazanabilir, gücümü herkese gösterebilirdim fakat en büyük şeyi kaybederdim. Onu, sevdiğim tek adamı...

Durdum, güç için kendimi ispatlamak için ondan mı vazgeçecektim? Sahi ben kime neyi ispat edecektim? Zaten beni yakanları yakıp kül etmemiş miydim? Berzan'ı çaresiz bırakıp yakmamış mıydım?

"Ben..." dedim tıpkı onun gibi fısıltı ile "Ben savaşımda kaybedip seninle olmayı seçtim." Dediğimde usulca gülümsedi dudaklarımın üstünde olan dudaklarıyla. Gözlerime uzun uzun bakıp usulca üst dudağımı emerken "Bu bizim en güzel kaybedişimiz." Dedi.
Doğru söylüyordu, bu bizim şu ana dek en güzel kaybedişimiz olabilirdi. Onun sıcak dudakları ve aldığım hafif alkol tadı ile sarhoş olmuş gibiydim ve bu sarhoşluğum ile onun kutlamasına katıldım. Her öpüşümde ve her öpülüşümde kalbimde kelebekler uçuşuyor kalbim göğüs kafesimi delecek şekilde çarpıyordu ve bu çarpıntıya eklenen nefes kesikliği ile ölecek gibi hissediyordum. Bu ölümcül hisse karışan dudaklarından ismimi fısıldayışı ile yeniden can buluyordum. Ne tarifsiz bir duyguydu bu. İnsan bir öpücük ile hem ölüp hem de can bulabiliyordu. Kesik nefesler alıyor her nefes alışım onun dudaklarıma soluduğu nefesler oluyordu. Biz birbirimize nefes oluyorken bu nefes bize yetmiyor gibi hissediyorduk. Ben daha fazla çalmak isterken nefeslerinden elleri sahiplenircesine belime gitmiş ve beni kendine çekmişti. O an anladım öpüşmenin bize yetmediğini. Heyecandan titreyen parmaklarım saçlarını bulduğunda bir hırıltı koptu dudaklarından. Onun hırıltısına karışan şey benim "Berzan..." diye inlercesine fısıldayışım olmuştu. Benim bu küçük mırıldanışım ile ellerini bedenimde gezdirmeye başladı. Parmaklarının ilerlediği yollar uyuşuyordu tıpkı zihnimin uyuştuğu gibi. Bu uyuşukluk beni gökyüzüne çıkarırken gözlerim yaşadığımız şeyin büyüsüyle ağırlaşmıştı ve ben açmak dahi istemiyordum. Dudakları dudaklarımdan kopup vakit kaybetmeden boynumda yer ederken göğüs kafesi hızla yükselip iniyor elleri bedenimi tarumar ediyordu. Daha fazla dayanamadı bedenim o dokunuşlarına ve öpüşlerine. Kalbim patlayacak derece attığında nefes alamaz olduğumda hafifçe geri çekildim. Benim çekilmem ile durdu. Koyulaşmış ebrularını yüzümde gezdirirken fısıldadı.

ATEŞTE YANAN BEDENLER (ROZ-BER)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin