➖BÖLÜM 16◾️➖

5.2K 837 1.1K
                                    

Şimdi bütün anmalar bir susmanın içinde ....
Şimdi susmalar bir odanın içinde..
Anlatmaya bir sözcük, bir bakış arıyorlar,
Önce sakladıkları,bir adamın içinde
Özdemir Asaf



"Rozalin."

Rojda'nın seslenişi duysam da cevap vermeyip yarım saat boyunca izlediğim tavana bakmaya devam ettim.

"Zıkkım hala yatıyor."

Söylenmesine hafif bir tebessüm sunmuş yine mühürlenmiş dudaklarımı aralamamıştım.
Tahta kapının açılışı ile kesik bir nefes alıp bana doğru gelişini bekledim.

"Kalk diye iki saattir sesleniyorum niye cevap vermedin."

Sözleri ile yine açılmamıştı dudaklarım. Omuzumu silkip yan dönerek yüzüne baktım.

"Neyin var senin? Berzan gelmedi diye mi böylesin?"

Şefkatle saçlarımı okşayışı ile gözlerim kapanmıştı. Kesik bir nefesi dudaklarımın arasından usulca verip kurumuş dudaklarımı dilimle ıslattım.

"Yok bir şeyim biraz yorgunum."

Birbirine yapışmış kirpiklerimi aralayıp bana endişe ile bakan göz bebeklere baktım. Yüzümdeki elini usulca avuçlayıp sıkarken "Bu halimin de Berzan ile ilgisi yok. Hem gelmemesi benim için daha iyi." Dedim usulca. O akşamdan bu yana iki gün geçmişti. Berzan ne o akşam ne de dün akşam gelmişti. Hoş bende utancımdan odadan pek çıkmamıştım.

"Sende var bir şey."

"Püff, biraz bunalımdayım stajda başlayacak onunda stresi var."

Rojda'nın daha fazla beni didiklemesine dayanamayıp aklıma ilk gelen şeyi söylemiştim. Benim bu halime göz devirip saçlarımı karıştırmasına gülümsedim.

"Delinin zoruna bak. Niye stres olsun? Stajını yapınca iş kadını olacaksın."

Gururla konuşması ile uzun uzun baktım gözlerine. Benimle gurur duyduğunu gözlerindeki ışıltılardan anlıyordum. Lakin o gözlerdeki hüznü de görüyordum. Bir kaç kez hamile kalmıştı ama doğurmak nasip olmamıştı. Yengemlerin üstüne geldiğini biliyordum, milletin çocuklarını kucağına aldığında o gözlerindeki yaşı görüyordum. Hasret kalmıştı anne olmaya, yavrusunun kokusunu çekmeye. Dayanamadım, uzandı saçlarına ellerim. Usul usul tararken parmaklarım saçlarını gözlerim şahit oldu gözlerini kapatışına.

"Asıl senin neyin var?"

Bu hüznünün nedenini biliyordum ama yine de sormuştum.

"Yi.yine olmadı..."

Titreyen sesiyle konuşması yüreğimi sızlattı. İçin için kardeşim için kan ağlarken dudaklarımda ki tebessüm ile baktım yüzüne.

"Üzüldüğün şeye bak, Allah büyük elbet bir gün olacak ve bu sefer sapa sağlam tutunacak benim yeğenim."

"İnşallah..."

Canından koparcasına söylediği tek kelime ile gözlerim doldu. İçimden binlerce kez inşallah değip uzanıp öptüm sırma saçlarından.

"Sakın milletin lafına takılıp ta üzülme."

"Üzülmem, hem Afran'ım üzdürmez."

Dudaklarındaki buruk tebessüm ile konuşmasına karşılık verip ayaklandım. Bu konu hakkında konuşup yarasını daha da deşmek istemiyordum.

"Bugün iş çok misafirde gelecek."

Rojda'nın söylediği söze karşılık "Kim gelecek?" Diye sordum. Tam ağzını açıp konuşacağı an aşağıdan çağırılması ile lafını yutup ayağa kalkıp bana da çabuk diyerek çıkması bir olmuştu. Üzerimi değişip elimi yüzümü yıkayarak bende indim aşağı. Mutfağa girdiğimde alışık olduğum koşuşturmaya baktım uzunca.

ATEŞTE YANAN BEDENLER (ROZ-BER)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin