Nişanını bozmaya karar verdiği günden sonra genç adamla konuşabilecek cesareti buluncaya kadar üç hafta geçmişti. Ve işte şimdi son noktayı koyma zamanıydı. Bir çay bahçesinde oturmuş karşısındaki nişanlısına her şeyin bittiğini, düğünün olmayacağını söylemek için son bir cesaret göstermeye çalışıyordu. Daha fazla uzatamazdı artık.
“Benimle konuşmak istediğin önemli konu neydi?” dedi genç adam artık sıkılarak. Yarım saattir öylece oturuyor, etrafa bakıyorlar ama bir türlü konuşamıyorlardı.
Gül “Ne zamandır birbirimizi tanıyoruz?” dedi aniden.
“Bunu bilmediğini zannetmiyorum.”
“On beş yaşımızdan beri arkadaşız. Beni iyi tanırsın değil mi Cem?”
Genç adam gözlerini devirerek ne oluyor der gibi bakıyordu nişanlısına. “Evet.”
“O zaman beni anlayamasan bile anlamaya çalışacağına inanıyorum.”
“Söyle artık neler olduğunu Gül Nihal?”
Gül Nihal masanın üzerinde duran ellerine baktı sonra parmağındaki yüzüğü çıkararak genç adama uzattı. “Ben evlenmememizin daha iyi olduğuna karar verdim.” Söylemişti işte. Son bir gayret kelimeleri ağzında yuvarlamadan dökebilmişti tüm açıklığı ile karşısındaki adama.
Cem bir yüzüğe bir genç kadının yüzüne baktı sonra elini uzatarak genç kadının uzattığı yüzüğü avucunun içine aldı. “Neden?” elindeki yüzüğü evirip çeviriyordu bir yandan da.
“Çünkü sen iyi bir insansın Cem, ben ise seni mutlu edebilecek doğru kadın değilim. Eminim ki çok iyi bir kadın bulacak, gerçek mutluluğu yakalayacaksın.”
Elindeki yüzükle oynamayı bırakıp masanın üzerine bıraktı. Arkadaşı olan kadına bakmaya başladı arttık tüm dikkatini tek bir yöne vermeye karar vermiş bir halde. “Sen çok iyisin ben değil. Sorun sen de değil ben de gibi klasik lafları lütfen bana sıralama Gül Nihal. Gerçekleri öğrenmeye hakkım olduğunu düşünüyorum.”
Tabi ki hakkıydı ama doğruları, hayallerini anlatmakta kolay değildi. Kendisine bakan adamdan daha fazla gözlerini kaçıramazdı, her ne olacaksa hepsi gerçekler doğrultusunda, cesaretle olmalıydı. Gözlerini genç adama dikti. “Seni seven, sana aşık bir kadına ihtiyacın var. Ancak o zaman mutlu bir evliliğin olabilir.” Dedi en sonunda.
“Yani beni sevmediğini söylüyorsun.”
Her zaman birbirimizi iyi tanıdık, iyi anladık Cem. Lütfen şimdi de beni eskisi gibi anla arkadaşım. Lütfen anla diyerek içinden yalvarıyordu. “Bir insan olarak seviyorum ama bu yeterli değil Cem. Sana aşık değilim, olamayacağımı da çok iyi biliyorum.”
“Nerden biliyorsun? Bana şans vermedin ki?”
“Sen de bana aşık değilsin ki Cem?” lütfen Allah’ım duyguları değişmemiş olsun. Hala benim tanığım kişi olsun.
İçinden evet diyordu. Şu anda tam olarak istediği şey gerçekleşiyordu aslında. Kendisi cesaret edememiş, arkadaşını kırmak yerine girdiği yanlış yolda ilerlemeyi seçmişken işte şimdi kaçış yolu sevdiği tarafından armağan ediliyordu kendisine. Ama yine de tam olarak doğruları bilmek istiyordu. Çünkü arkadaşına o kadar önem veriyordu ki bilmeliydi. “Seni sevmem için bana hiç umut vermedin ki. Ben evlenince düzeleceğine inandım.”
“Ama olmayacak.” Mahcup bir ifadeyle bakmaya başladı artık. “Lütfen beni anla Cem.”
Cem masanın kenarlarına kolunu dayadı ve başını öne eğip genç kadına yaklaştı. Kaçmadan cevap vermesini istiyordu. Evet, kendi istediğini oluyordu şu anda ama ya arkadaşının. “Neden beni bıraktığını ya da neden beni sevemeyeceğini bilmek istiyorum Gül Nihal.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜL'ÜN SÜRPRİZİ
RomanceTek bir sevgiyi bilen bir adamın Ve ona aşık olan kadının İlmek ilmek sabırla, sevgiyle örülen aşkı.