GÜL'ÜN SÜRPRİZİ - 25

40.8K 1.4K 32
                                    

Bu seferki doktor kontrolü saat dokuzda idi. Bu yüzden Aslan hiç işe gitmemenin daha iyi olacağına karar verdi. Bu sefer istemeden de olsa gelememe gibi bir dava olmamalıydı. Söz vermişti. Ve bir kez daha Gül Nihal’ in ağlama ihtimali bile kendini eve zincirlemesine yeterdi. Onun kendisi yüzünden bir kez daha ağlamasını yanlış düşüncelere kapılmasını istemiyordu.

Ama içinde bir korku vardı. İlk defa tam anlamı ile karısı ile çocuğunun yanında, hayatında olacaktı. Eda’nın yanında hiç olmamıştı. Can’ı hiç görmemişti. Hastaneye gittiğinde ilk ve son kez ölü oğluna bakmak istemişti ama kapıdan dönmüştü. Buna hakkı olmadığını düşünmüştü. Onunla en başında ilgilenmemişken son anında yanında olmasının oğluna haksızlık olduğunu düşünmüştü. Bir de Elif annesi kolundan sıkıca tutmuş yapma oğlum demişti. Bunu kaldıramazsın, kendine işkence ederek hiç bir yere varamazsın diyerek zaten geri dönmeye karar vermişken dadısı ile yalnız kalmadan o yoldan son anda dönmüştü.

Şimdi de düşünüyordu. Yine mi oğluma haksızlık yapıyorum acaba diye. Çünkü onu hiç görmeye gitmemişken şimdi kız mı erkek mi olduğunu bilmediği çocuğu ile tanışmaya gidiyordu. Can hiçbir zaman değersiz olmamıştı kalbinde ama değerini de göstermeyi başaramamıştı. Sırf annesine hissiz kalışı oğluna haksızlık yapmasına neden olmuştu.

Acaba yanlış mı yapıyorum diyordu kendi kendine. Aldığı bu karar ile oğluna acı mı veriyordu? Aklında oğlunun üzgün olup olmadığı, kendisine kızıp kızmadığı vardı. Onun olduğu yerde babasına bakıp neden baba beni hiç sevmedin demesini istemiyordu. Sonrada acaba saçmalıyor muyum diyordu? Ama saçmalasa ya da saçmalasa da içindeki acı, endişe kafasındaki düşünceler son bulmuyordu.

Kendisi hazırlanmıştı. Karısının da rahatça giyinebilmesi için yatak odasından ayrılıp dadısını bulmaya gitti. Dadısı odasında kahvaltı yaptıktan sonra tok karna alması gerektiği ilaçları içiyordu.

“Gelebilir miyim Elif anne?”

Bardağı yatağının yanındaki komodine bırakan yaşlı kadın “Sormana gerek yok ki Aslan, gel içeri.” Dedi. “Gül Nihal giyiniyor mu?”

“Evet. Rahat etmesi için onu yalnız bıraktım.”

“Düşünceli oğlum benim.” Yatağının üstüne elini koyup yanına oturmasını işaret etti genç adama.

Aslan da beklemeden dadısının yanına oturdu. “Kendini iyi hissediyorsun değil mi?”

“Turp gibiyim.”  Yan dönüp oğluna baktı haplarını çekmecesinin içine koyduktan sonra. “Söyle bakalım bu yüzünün hali ne Aslan Bey? Savaşa değil çocuğun ile tanışmaya gidiyorsun.”

“Biliyorum.” Sıkıntı ile iç çekti. Dizlerinin üzerine dirseklerini dayayıp öne eğildi. “Kafamdaki vızıltılardan kurtulamıyorum Elif anne. Beni yiyip bitiriyor.”

“Neyin var oğlum? Dün çok iyiydin bu gün nen var?”

“Can’a haksızlık ettiğimi düşünmekten kendimi alamıyorum. Onu hiç görmeye gitmedim hatta doğru dürüst sormadım bile.”

“Çünkü ben sana çok sağlıklı olduğunu söyledim.”

“Doğru ama bu yeter mi onun önemsendiğini hissetmesine.” Doğruldu dadısına baktı. “Bana kızıyor mu acaba onu tanımamışken şimdi kendi ayağımla diğer çocuğumu görmeye gitmeme? Belki de benden nefret ediyor. Ona yapmadıklarım için acı çekiyor. Bilmiyorum.” Elini saçlarına götürdü, sıkıntı ile karıştırdı. “Oğlum benden nefret ediyor.”

Elif Hanımın içi sızladı oğlunun acısı, korkusu ile. Gözleri nemlendi ama güçlü olmalıydı. “O senden alınmış küçücük bir melek Aslan, melek. Bir melek öfkeyi bilmez. O seni, babasını lanetlemez. Cennette seni izleyip onu ne kadar sevdiğini, önemsediğini görüyordur. Ve o da senin oğlu olduğu için kızgın değil mutludur. “ ellerini kaldırıp oğlunun karıştırdığı saçlarını şefkatle düzeltti. “Can masum, ter temiz bir melek. Babasının acı çekmesi yerine mutlu olmasını istiyordur eminim. Onun masum yüreğinde yerin büyüktür Aslan aynı senin kalbinde onun yerinin kutsallığı gibi. Can senin kanın, canın, senin meleğin. Oğluna inan Aslan, kendi kalbinde ki sevgiye inan. Oğlun için mutlu olmayı dene. Onu her zaman hatırla, sev ve kardeşi olacak bebeğe onun hak ettiği babayı olarak cevap ver. O hep yanında olacaktır. Babasını asla bırakmayacaktır.” Sonuna doğru yaşlı kadının sesi değişmiş ve yanağından tek damla düşmüştü.

GÜL'ÜN  SÜRPRİZİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin