Aslan ve Gül Nihal karşılıklı oturmuş öylece bekliyorlardı. Genç adam etrafı inceleyen yani kendisine bakmamak için gözlerini kaçıran çalışanına bakıyor her anını izliyordu. Hala aklı almıyordu tüm olanlara. Nasıl böyle masum bir kadını hiç düşünmeden yatağa atıp hamile bırakacak kadara aşağılık bir sefil olup çıkmıştı. Ne zaman bu kadar alçalmıştı? Hemcinslerinin arzularına gem vuramayarak yaptıkları rezilliklerden her zaman nefret etmişken şimdi onlardan biri olup çıkmıştı.
Ya o kağıdı bulmasaydı ne olacaktı? Bunu düşünmeden yapamıyordu. Büyük ihtimalle Gül Nihal bebeği hiç haber vermeden işten ayrılıp kayıplara karışacaktı. Bir yerlerde hiç bilmediği bir çocuğu yaşayacaktı habersiz. Üstelik böyle narin, zayıf bir kadın tek başına evlilik dışı doğurduğu bir bebeğe nasıl bakacaktı? Evet, o güçlü bir kişiliğe sahipti ama hayatta çok fazla acımasızdı. Tek başına yapamazdı. Sonunda harap olurdu. O kağıdı bulamamış olsaydı hem genç kadının hem de daha doğmamış bebeğin hayatının mahvolmasına neden olacaktı. Neyse ki artık onlar için elinden ne gelirse yapabilirdi.
“Kendini daha iyi hissediyorsan lütfen artık olanları, benim hatırlayamadıklarımı anlatmaya başla.”
Gül Nihal derin bir nefes aldı ve genç adama döndürdüğü bakışları ile anlatmaya başladı. “O gün karınız ile oğlunuzun ölüm yıl dönümüydü……… ben belge imzalatmak için odanıza gelmiştim. Siz çok sarhoştunuz ama ben yine de içeri girdim……siz sızıncaya kadar içmek yerine sizi konuşmaya ikna ettim…..ve.” genç kadın devamını getiremiyordu. Ne diyecekti şimdi? Aptallık ettim, senin beni konuşmak için yatağına götürmene izin verdim mi? Ya da sana olan sevgimden gözüm bir şey görmedi, sana yakın olmak için sana karşı koyamadım mı? Ne diyecekti?
“Devam et Gül Nihal.”
“Ben size son okuduğum kitabı anlatmaya başlamıştım sonra siz…. belime sarıldınız…..” genç kadın artık patronunun yüzüne bakmıyor başını yere eğmiş bir fısıltı gibi konuşuyordu. “Ve beni öpmeye başladınız.”
“Beni durdurmak için bağırıp bana vurmaya kalkmadın mı?”
“Hayır. Size vurmadım ya da bağırmadım. Yapmayın sonra pişman olacaksınız dedim ama siz dinlemediniz.
“Seninle birlikte oldum.”
Genç kadın sadece başını sallayarak genç adamı doğruladı. “Peki, sonra ne oldu?”
“Siz hemen uykuya daldınız, ben de kalkıp üstümü başımı düzeltim, odanızdan çıkıp gittim.”
Aslan hiç bir şey demeden öylece genç kadının yere eğilmiş başına baktı. Böyle iyi bir kızı nasılda kirletebilmişti? Mazereti neydi? Alkol. Lanet olsun. Kızın tavrına, anlattıklarına bakılırsa üstlerini bile çıkarmadan birlikte olmuşlardı. Genç kıza resmen tecavüz etmişti işte. Başka ne düşünebilirdi? Genç kadının o kadar iyi bir kalbi vardı ki bunu kabul etmiyordu belki ama kendi yaptığının tecavüz olduğunun farkındaydı.
Bir de bunu hatırlamamış her zamanki gibi onunla konuşmaya devam etmişti. Üç hafta genç kadın için kesin işkence olmuştu. Ona saldıran adam için çalışmış, sesini çıkarmamıştı. Kendisinden tiksiniyordu. Karısının mutsuz bir hayat sürerek ölmesine neden olmuştu belki ama ya şimdi yaptığı. Şimdi ki vicdan azabını tartmak bile mümkün değildi.
“Bana bak Gül Nihal.”
Genç kadın kısa bir süre öylece durdu ama sonra başını kaldırdı.
“Yanına oturmama izin verir misin? Yakınında olmam seni rahatsız eder mi?”
Gül rahatsız olmayacağını ifade eden baş hareketi ve koltukta biraz yana kayması ile genç adam yerinden kalkıp yanına oturdu. “Lütfen başını çevir, bana bak.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜL'ÜN SÜRPRİZİ
RomanceTek bir sevgiyi bilen bir adamın Ve ona aşık olan kadının İlmek ilmek sabırla, sevgiyle örülen aşkı.