GÜL'ÜN SÜRPRİZİ - 40

32.6K 1.3K 21
                                    

Gül Nihal dokuz aylık hamileydi artık. Karnı son iki ayda o kadar şişmişti ki ayak parmaklarını bile göremiyordu. Bir yere gideceği zaman kocası hemen önüne diz çöküyor ayakkabılarını giydiriyordu. Hamileliğin bu son zamanlarını anlatacak kelimeler bulmak genç kadın için çok zordu çünkü çok mutluydu. Hem de çok.

Bir gün sırt üstü yatakta yapmışken kapı açılıp kocası içeri girmişti işinde olması gereken zamanda. “Neden evdesin? Erken gelmedin mi?”

“Canım istedi geldim.”

“Aslan, çok fazla işten kaytarmana neden olduğum için suçluluk duyuyorum. Üstelik hem otelde hem de kumarhanede aksilikler çıkarken.”

Aslan gülerek üzerindeki ceketi çıkarıp karısının yanına uzandı. Tek dirseği üzerinde durarak diğer elini de karısının balon gibi olan karnına götürdü. “Kendini suçlaman için bir neden yok çünkü tamamen özgür irademle yanındayım.”

“Yine de kendimi iyi hissetmiyorum.” Ciddileşerek “Seninle uğraşan kişi hakkında bilgi edinebildin mi?” diye sordu.

“Hayır ve sen bunları kafana takma. Söz veriyorum iflas etmeyeceğim.”

Gül Nihal eli ile kocasının omzuna vurup yüzünü ekşitti. “Aslan, bunu sormadığımı biliyorsun.”

Biraz daha doğrulup dudaklarını karısınınkilerle buluşturdu. “Biliyorum.”

Sevdiği adam en sonunda yavaş yavaş içindeki suçluluktan kurtulmuştu. Annesi ve babası ile de araları eskiye göre çok iyi durumdaydı. Akşam yemeklerinde sık buluşur, sohbet eder olmuşlardı. Yaşlı çift tek oğulları için yapamadıklarını iki torun için yapmaya niyetliydi. Çift hem yıllardır mahrum kaldıkları sevgilerini yaşıyorlar hem de bu sefer kendilerine dalıp gitmeden çocuğu için uğraşıyorlardı.

Orhan Bey “Eeee şu bizim ikizler ne zaman yola çıkıyor bakalım? Şu oğlan gelsin de onunla neler yapacağız görelim.”

Kocasının yanında oturan Sümbül Hanım da yüzünde gülümseme ile “Evet, ben de çok heyecanlıyım.” Dedi. “Güzel kızımız bir doğsun bakalım da ben de onunla ilgileneceğim. Bu adam diğer toruna pek el sürdürtmeyecek gibi.” Diyerek kocasını dürttü.

Yaşlı çiftin hem atışmaları hem de sevgilerini karşıdan izlemek çok tatlıydı. Gül Nihal onlara imreniyordu. Yıllar sonra en baştan başlayabilecek kadar cesur davranabilmişlerdi. Aslan da hiç tanık olmadığı bu davranışları hayretle izliyordu.

Aslan olabildiğince kendisini hem karısına hem de anne babasına açıyordu artık. Sevmekten korkmuyordu, reddedilmekten korkmuyordu. Kalbine izin vermişti nereye gitmek isterse gitsin oraya konsun diye. Belki de ilk defa ne beynine ne de kalbine hükmetmediği için çok huzurluydu. Yaşadığını, hayatı şimdi hissediyordu. Daha da yoğun hissetmek istiyordu üstelik.

Gül Nihal sabahın dört buçuğunda bitmeyen sancıları ile hastaneye getirildi. Doğum zamanı gelmişti. Doktorun kontrolüne göre normal doğum yapabilecekti ama biraz sancılı bir bekleyiş olacaktı. Çünkü ağrı ile kıvranıyordu fakat daha bebeklerin gelmeye niyeti yoktu. Bu yüzden özel odaya alındı. Bu odada doğumhaneye gitmeden hemen doğum yapıp bebeklere müdahale edilebilecek her şey vardı. Sadece bebeklerin nazının bitmesi gerekiyordu.

Aslan karısının yanından hiç ayrılmadı ama diğerlerini dinlenmek için bekleme odasına yolladı çünkü geldiklerinde saat beş iken şimdi yedi olmuştu. “Nasılsın Gül Nihal?”

“İyi olacağım.” Derken bile dişlerini sıkıyordu aslında. Saatlerdir çektiği sancılardan yüzü kızarmış, alnı terlemişti. Hem ağrılar, hem uykusuzluk hem de bekleyiş heyecanı aynı andaydı.

GÜL'ÜN  SÜRPRİZİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin