Avuçlarımın arasına alarak üşüyen ellerimi ısıtmaya çalıştığım sıcak elmalı tarçınlı çaydan bir yudum daha aldım. Öğle arasıydı ve biz götümüzü dondurmaya meraklı gibi bahçedeki kamelyalardan birine oturmuş Yiğit'in okuldan sonraki planlarını dinliyorduk.
"Bowling oynamaya da gidebiliriz?"
Soran gözleri bana döndüğünde sıkılmış bir nefes verdim.
"Beni rahat bırak Yiğit," gözleri bir çayımda bir de yorgun yüzümde dolaştı.
"Anladık b12 eksikliğin var. Ama bu depresyonlarına bizden uzakta giremez misin?" Dediğinde kaşlarımı çattım.
"Ben depresyonda değilim," dediğimde alayla kaşlarını kaldırdı.
"Ben de erkek değilim."
"Ve herkes Mihra'nın depresyonda olmadığını anlar," diye araya girdi Selen.
Yiğit ona döndüğünde rahat bir nefes aldım. Sanırım gerçekten berbat olan ruh halimden dolayı yakamdan bu kadar hızlı düşmüştü.
Çayımdan bir yudum daha alırken Şuşu'nun sözleri dikkatimi yeniden onlara vermeme sebep oldu.
"Doruk bize katılır mı dersiniz?"
"Pek sanmıyorum, sanırım o da depresyonda." Yiğit'in sırıtarak söylediklerine başka şartlar altında olsa gülebilirdim. Ancakşimdi hiçbir yüz kasım oynamadı bile.
"Boş yapma," diye onu sustururken devam etti Şuşu, "Cidden onunla konuşabilen var mı?"
Yiğit cevap vereceği sırada gözleri bir noktaya takıldı ve dudaklarını birbirine bastırdı.
Yanımdaki hareketlilik ile o tarafa döndüğümde, "İyi insan lafın üstüne oturur," diye mırıldandı Yiğit.
Doruk'un gözleri beni es geçip Yiğit'e dönerken bunu olumlu bir şekilde değerlendirip onu inceledim. Saçları her zaman olduğundan daha dağınık ve bakışları yorgundu. Gözaltlarındaki gölgeler birkaç gün boyunca uyuyamadığının kanıtıydı. Üzerindeki siyah kazak ve siyah pantolon ile kasvetli görünümü tamamlanmış gibiydi.
"Dedikodunu yapıyorduk, kulakların çınladı herhalde." Birşey demdmden önüne döndüğünde ben de onu süzmeyi bırakıp çayımı içmeye devam ettim.
Masada süren birkaç dakikalık sessizlik elbette Yiğit'e batmış ve başladığımız yere geri dönmüştük.
"Biz de okuldan sonrası için plan yapıyorduk."
"Hayır, sadece sen plan yapıyordun. Biz bir planımız var zaten. Bu günü kuaför için ayıracağız." Diye araya giren Selen ile kaşlarım çatıldı. Bu planımızdan benim niye haberim yoktu.
"Siz?" Diye saçma bir soru çıktı Yiğit'ten. Hadi ama, bu kadar gerizekalılık ona bile fazla.
"Benimle Doruk, Yiğit. Birlikte manikür pedikür yaptırıp saçımızı boyatacağız. Sen de gelmek ister misin?" Selen'in alaycı sözleri ile yüzünü buruşturdu.
"Sanırım bir tür depresyon kovma planı," dediğinde Selen bana döndü.
"Sayılır."
Yiğit başını bir kaç kez sallayıp gözlerini hepimizin üzerinde gezdirdi.
"Yani Doruk İstanbul'a gitmeden önce bir veda buluşması yapamayacağız, öyle mi?"
Ne?
Avuçlarımda titreyen bardaktan elime damlayan sıcak su ile bardağı tamamen dizlerime düşürdüm. Hala sıcak olan çay ince çorabın altından sızıp dizlerimi yakarken aceleyle ayağa kalktım. Benimle aynı anda kalkan Doruk önüme geçip elini eteğimin uçlarına koyduğunda ne yapacağını anlayarak onu ittirdim.
"B-ben iyiyim." Diyerek bir adım geri çekildiğimde gözleri gözlerime döndü.
Neden gidiyordu?
Kırılmamak için ondan vazgeçmiştim. Kendimi vazgeçtiğime inandırmıştım. Ancak başaramamıştım. Karşılık aldığımda başaramamıştım. Onu kendimden uzaklaştırmıştım, kırılmamak için. Ve o da uzaklaşıyordu işte, kırmamak için. Peki neden kırılmıştım?
Görüşüm buğulandığında bir adım daha geriye gittim. Bir adım, bir adım daha. Arkamı döndüm ve adımlarımı hızlandırdım.
Gitmek için erken, kırılmamak için çok geç.
Sevmek için erken, Kaybetmek için çok geç.*
🌙🌙🌙
Merhabaaa. Sanırım arayı fazla uzattım. Wifi'de bir arıza çıktı. Bölüm yazsamda yayınlayamadım. Ve yazdığım bölümler kaydedilmedi. Yani tam olarak çıldırdım. Bu bölü üçüncü yazışım. Sonunda dayanamayıp paketimi yeniledim ve yeniden yazdım. Bildiğiniz peygamber sabrı yani. Neyse, umarim begenmişsinizdir. Yaşadığım sinir krizi adına oy ve yorum yapın lütfeen. Bir sonraki bölümde görüşmek üzere🖐🏻🖐🏻🖐🏻.
*Ahmet Hamdi Tanpınar ~ Bir Adın Kalmalı Şiiri
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AWARE|texting
Short Story053...: Yine önlüğünü bağlamayı unuttun. Mihra: Beni mi izliyorsun? 053...: Biraz önce lattesini verdiğin sarışını kesiyorum. Mihra: Güzel kız. 053...: Hayır, değil. Mihra: Neden kesiyorsun öyleyse? 053...: Çünkü sadece onun arkasındaki camdan gör...