Multimedya: Laura Stan
Multimedya: Three Days Grace - Gone Forever
Keyifli okumalar...
💫
Laura, hastane kokusunun bütün ciğerlerini esir aldığı odada gözlerini araladığında loş ışık karşısında bir süre gözlerini yeniden kapatıp, gözlerinin ışığa alışmasını bekledi.
En sonunda gözlerini araladığında ilk fark ettiği şey kolundaki iğne oldu, ardından giydiği hastane elbisesi.
Ne olmuştu ona? Şu an aklındaki tek şey bu konuma nasıl geldiğiydi ve bulanık düşüncelerini henüz toparlayamadığından doğru dürüst düşünemiyordu bile.
Kalkmaya çalıştığında bedenindeki ağırlığa ve halsizliğe yenik düşüp tekrar geri yatmak zorunda kaldı.
Gözlerini avuşturup dişlerini sıktı. Kendisini akşamdan kalma gibi hissediyordu.
Akşam! Gece ne olmuştu öyle? En son Camelya'nın partisinde olduğunu hatırlıyordu. Bir grup halinde ormanın içine dalışlarını, ev... ve o kuş sesi?
Ah tanrım!
Hastanelerden nefret ederdi. Nedenini bilmiyordu fakat ne zaman gördüğünü hatırlamadığı bulanık bir rüyada öldüğünü gördüğünden beri hastane önünden geçmek bile bir irkilmesine neden oluyordu.
Çok şükür bugün de ölmedik.
Yavaşça yerinden doğrulmaya çakıştı. Bedenini esir alan yorgunluk o kadar ağırdı ki sırtını hastane yatağının başlığına bile zar zor yasladı.
Gözleri ışığa alıştığında kolundan süzülen ağrının sebebine dikti gözlerini. Sağ kolunda seruma bağlanmış iğne, iğneyi tutturmak için koluna yapıştırdıkları bantlar vardı. Gözleri kolunun çevresinde dolaşırken hüzünlü hüzünlü iç çekti.
Deşmişler kolumu pis köpekler, ya sen sağlık okuyorsun sağlık, kendine gel! O kadar 'hebele hübele' demiş gibi kelime ezberliyorsunuz, şekil şukul öğreniyorsunuz bir ince damara nasıl iğne sokulur bilmiyorsunuz. Cahil veletler...
Dur ya, ben niye içimden konuşuyorum?
Laura, iç konuşmasının ardından kaşlarını çattı ve asabi bir ses tonuyla bulanık ve çatallı diliyle koluna -onun tabiriyle deşmiş- iğne takan hemşirelere sövdü.
"Cahil köpekler!"
Tabii kelimelerini dilinde döndürürken kapının açılması ve beyaz önlüklü, mavi gözlerinin önünü süsleyen dikdörtgen gözlüklü, uçları boyalı uzun sarı saçları olan, görünümünden doktor olduğu belli olan kadın şaşkınlıkla gözlerini Laura'ya dikti.
Laura ve doktorun gözleri kesiştiğinde kadın, "Üzerime alınmalı mıyım?" Diye sormadan edemedi şaşkınlıkla.
Laura dudaklarını birbirine bastırırken açık sözlülüğünden ödün vermeyip sağ kolunu kaldırdı, "Kolumu matkaplayan sizseniz neden olmasın?" Dedi.
Otuzlu yaşlarında gösteren kadın odada gür bir kahkaha attığında Laura rahatlayıp derin bir nefes aldı. Ne de olsa şu an hastanedeydi ve doktor'u kızdırmak hiç iyi bir şey olamazdı. Bir keresinde bir filmde hastanın doktoru delirtmesi yüzünden doktor'un hastanın serumuna bir sıvı karıştırıp öldürdüğünü görmüştü. Tabii o sıvıyı karıştıran kişi aslında doktorun çatlak ikiz kardeşiydi ama olsundu, belki bu doktorunda kafadan kontak bir ikizi vardı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aykırı Yaşam
FantasyHer şey değişmişti o gri zamanda... Aydınlığın ışığı ve karanlığın zifiri karışmış gri bir gece yaratmıştı evrenin sonsuzluklarında. Zaman geçmiş ile bugüne karışmış tarih yeniden yazılmıştı. Lanetli yaratıklar, yer yüzünden silinmiş yalnız hak eden...