Multimedya: Julia Stone - Winter On The Weekend
Multimedyaya koyduğum şarkıyla okuyun bence, ben hep öyle yaparım ve cidden güzel oluyor😊
Keyifli okumalar...
⛧
Ne kadar süre Girift ile birlikte aşinası olduğum yollarda yürüdüm bilmiyorum ama en sonunda istediğime kavuşacağım kadar yakınlaşmıştım. İçimde benden bağımsız bir heyecan, bir umut vardı.
Ne kadar süredir yoktum acaba? Beni görünce ne tepki vereceklerdi? Beni özlemişler miydi? Ah! Tanrı aşkına bu ne biçim bir soruydu Arya elbette özlemişlerdir, kim kızını özlemez ki?
Sağ dönemeçten evimin olduğu sokağa girdiğimde adımlarım heyecanın verdiği hisle birlikte hızlanmıştı. Saniyeler, dakikalar geçiyordu ama sanki ben evime yaklaşmıyor daha da uzaklaşıyordum. Adımlarım her saniyede daha da hızlanırken en sonunda Girift benim peşimden koşmaya başlamıştı.
Koştum... koştum... ve koştum. Rüzgarın bedenime çarpışı eskisi kadar olmasa da kendisini bana hissettiriyordu. Saçlarım omuzlarımdan geriye savrulup uçuşurken bedenimdeki bütün ağrılara inat uzuvlarımı çalıştırarak koştum.
Evim gözlerimin bakış açısına girdiğinde benden habersiz bir gülümseme oluştu dudaklarımda. En sonunda ayağıma saniyelik giren krampla birlikte hafif tökezleyip yan evin demir kapısına tutundum. Ağzımdan bir küfür kaçarken kaşlarım da eş zamanla acıyla çatıldı. Kramp giren ayağımı yere vururken düşünmeden edemedim. Demek insanların dert yandığı kramp acısı buymuş. Daha önce bunu hiç hissetmemiştim. Yalnızca Laura'nın bana anlattığı kadar biliyordum.
Ayağım yavaş yavaş kramp acısından kurtulurken bu sefer yürüyerek hedefime yöneldim. Vücudumdaki ağrılar yeniden kendini belli etmeye başladığında yüzümü buruşturmamak için alt dudağımı dişledim. Lanet olsun!
Bir süre sonra beyaz - açık kahve renklere sahip üç katlı evin önünde durduğumda yüzümdeki buruk gülümsemeyle birlikte eve baktım. İşte başlıyoruz.
Bahçe kapısını açıp Girift ile birlikte içeri girdiğimde tanıdık olmayan manzara anında kaşlarımın çatılmasına neden oldu. Bahçede bir tane bile ekilmiş çiçek yoktu, çimenler sanki ağaçlarla yarışa girmiş gibi olması gerektiğinden çok daha uzundu, aralarında baharın gelişini belli eden tek tük papatyalar bulunuyordu. Ağaçlardan düşmüş yapraklar etrafta dağınık bir tepe oluşturmuş, dalları küçük pençe izleriyle süslenmişti. Bu görüntü kesinlikle annemin düzenine aykırı bir sahneydi.
Bozuntuya vermemeye çalışarak bakışlarımı yeniden evin kapısına çevirdim. Belki de yalnızca kızına olan endişe ve özleminden hiçbir şeye özen göstermemiştir? Cidden hangi yıldayız biz? Her şey hemen hemen aynı görünürken çok bir yıl farkı araya girmiş olamaz... değil mi?
Adımlarım en sonunda durduğunda avuçlarım terlemiş, soluk alış verişlerim heyecandan düzensizleşmişti. Onları çok özlemiştim.
Sağ avcumdaki ipi sol avcuma alıp elimi yumruk yaptım. Elim kapı ile arasında az bir mesafe kala hareketini durdururken derin bir nefes eşliğinde yavaşça kapıyı çaldım.
Bana saatler geçmiş gibi gelen bir sürenin ardından kapının ardından gelen ayak seslerini duymamla bir kez daha ciğerlerime derin bir nefes çektim. Kapı kolunun çevrilme sesi kulaklarıma ilişince yüzümde benden bağımsız bir gülümseme oluştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aykırı Yaşam
FantasiHer şey değişmişti o gri zamanda... Aydınlığın ışığı ve karanlığın zifiri karışmış gri bir gece yaratmıştı evrenin sonsuzluklarında. Zaman geçmiş ile bugüne karışmış tarih yeniden yazılmıştı. Lanetli yaratıklar, yer yüzünden silinmiş yalnız hak eden...