ÇS 9

211 12 1
                                    

Medya: Ay Parçası

Tatlılarımızı da yedik ve hesabı ödeyip cafeden çıktık. O sırada önümüzden burnu sargılı biri geçti. O garsondu. Sanırım burnu kırılmıştı. Sinirle yaptığım için çok pişmandım. Vicdanım hiç rahat değildi.

"Siz gidin, geliyorum ben birazdan "

Onlar giderken ben de garsonun yanına gittim.

Beni görünce adımlarını hızlandırdı. Koşamıyordu tabi. Sanırım canı çok yanıyordu. Hızlanıp kolundan tuttum.

"Abi çok pişmanım. Özür dilerim, bi daha olmaz."

Sözünü kesip konuşmaya başladım.

"Kardeşim asıl ben özür dilerim." deyince şaşkınlıktan bakakaldı öylece.

"Kendimi kaybettim. O kızı 2 senedir seviyorum. O kız ise başkasını seviyordu. Seneler sonra onunla konuşma fırsatı buldum. Sen de o şekilde bakınca sevdiğime kendimi tutamadım."

Gözleri dolmuştu.

"Seni çok iyi anlıyorum abi. Ben de sevdiğimi kaybettim. Biz kavga etmiştik ve o bana inat gidip başkasıyla evlendi. Şimdi iki çocuğu var ve çok mutlu. Bense ondan sonra hiçbir kızı sevemedim."

Gözünden birkaç damla yaş aktı. O an anladım sevdiğimin kıymetini. En azından onunla konuşabiliyordum ben.

"Bi ihtiyacın var kardeşim. Hiç çekinmeden söyleyebilirsin."

"Yok abi. Sevdiğinin kıymetini bil ve asla onu üzme. Kaybedince hiçbir şeyi geri alamazsın."

Ona sarılıp geçmiş olsun dedikten sonra bizimkilerin yanına döndüm. Bir şey hakkında konuşuyorlardı.

"Ya hayır ben romantik film istiyorum."

"Ben istemiyorum ama macera filmine gidelim."

"Hayır romantik!"

"Macera!"

"Romantik!"

"Şş gençler! Sakin olun. Saat 20.30 daha ikisine de gidebiliriz."

"Tamam ama önce romantik..."

"Hayır macera!"

"Romantik!"

"Ayy yeter! Bence ikisine de gitmeyelim. Sahile gidip ateş yakalım ve sohbet edelim." diye çıkıştı Dolunay. Bu ikisi sevgili gibi olmuşlardı. Saçmalamayın, tabi ki shiplemedim shfjfhghf

"Ayneeen" diye bağırdı Nisa.

Arabaya binip sahile gitmeye başladık. Ben 17 yaşında olduğumdan ehliyetim yoktu. Rüzgar benden 1 yaş büyüktü. Benim doğum günüme de 2 ay kalmıştı. Araba kullanmayı biliyordum. 2 ay sonra 18 olacaktım ve ilk işim ehliyet almak olacaktı.

Sahile geldiğimizde Rüzgar ve ben ateş yakmak için odun toplamaya başladık. Ateşi yaktığımızda çevresine oturduk. Dolunay ve ben yan yana otururken; Rüzgar ve Nisa da yan yana oturmuştu.

Dolunay'ın üşüdüğünü hissettim. Ceketimi çıkarıp omuzlarına koyunca şaşırdı ve teşekkür etti.

Karanlık olsa da gülümsediğini görebiliyordum. Ceket çok işe yaramamıştı. Hala üşüyordu. Dibine yaklaşıp sarıldım. Şaşırsa da biraz daha sokuldu. Kalbi çok hızlı atıyordu. Benim de öyle. Fark etmiş olacak ki bana döndü.

"Kalbin çok hızlı atıyor." Gülümsedim.

"Senin de öyle." Güldüm, güldü.

Sonsuza kadar böyle kalmak isterdim. Onu kollarımda hissetmek çok güzel bi duyguydu. Sohbet etmek için gelmiştik ama kimse konuşmuyordu.

Kafamı çevirdiğimde Rüzgar ve Nisa yoktu. İleride yürüyorlardı beraber. Rüzgar kolunu Nisa'nın omzuna atmıştı. Boy farkı baya fazlaydı. Nisa Rüzgar'ın omzuna geliyordu. Çok yakışmışlardı.

Dolunay'a baktığımda uyuyakalmıştı. O kadar güzel uyuyordu ki... Zamanı durdurmak istemiştim.

Saçlarına uzanıp kokusunu içime çektim. Çilek kokuyordu. Kısa bir öpücük bırakıp kendime biraz daha çektim. Uyurken gülümsüyordu ve o...çok güzeldi. Bu an hiç bitmesin istiyordum.
______________________________

nisaatay3

nisaatay3 En güzellerden @ruzgardemir_007463 beğeniYorumlar kapalı_____________________________

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

nisaatay3 En güzellerden @ruzgardemir_00
7463 beğeni
Yorumlar kapalı
_____________________________

Çilekli Süt'ümHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin