ÇS 29

67 4 0
                                    

"Nisaa!"

"Hazırım kanka, iki dakikaya geliyorum."

"Ya kanka en son bunu dediğinden bu yana 20 dakika geçti."

"Bu sefer gerçekten hazırım."

Ne mi yapıyorduk? Oylama sonucu seçtiğimiz yere tatile gidiyorduk. Valizimi ve sırt çantamı hazırlamıştım. Yarım saattir Nisa'yı bekliyorum. 3 valiz hazırlamıştı ve Hala eşya almaya çalışıyordu.

Sırt çantasının fermuarını sonunda kapatabilmişti.

Bunları aşağıya nasıl indirmeyi düşünüyorsun?

Bu bakışı biliyorum. Sana hayatta yardım etmem.

Ay Parçası lütfen lütfen lütfeeeen!

Olmaz dedim. Banane kendin indir. Hiç öyle bakma, ben de Dolunay'sam sana yardım etmem.

5 dakika sonra

"Belim koptu ya! Bu nasıl bir valizdir?"

Ne ara yardım etmeye başladım inanın ben de bilmiyorum. Bir şekilde ikna etmişti beni.

Ben 3 valiz taşımıştım. Nisa ise 1 valiz... Aslında bizimkileri bekleyip onlara taşıtabilirdik. Tabi ben kıyamadım. O kadar yolculuk yapacaktık.

Sonunda evden çıkabilmiştik. Ben siyah eşofman altı ve beyaz tişört giymiştim. Nisa ise kot pantolon ve ince bir bluz giymişti. Ben rahatıma düşkünüm. Hiç gidemem pantolon falan. Kaç saat yolculuk yapacaktık.

Durukan arabayla tam önümüzde durdu. Bir hafta önce ehliyetini almıştı. Ben daha 18 bile olmadım ya, haksızlık ama! Doğum günüme çok vardı daha. Temmuzun sonlarındaydık. Kaçında olduğumuzu bilmiyordum. Bir saniye bakayım. Evet 25 Temmuz... Bir ay tatil yapacaktık ve doğum günümden 2 gün sonra dönecektik. Eylülün ortalarında okul başlıyordu.

Yola çıkalı 2 saat olmuştu ve birkaç saat daha yolda olacaktık. Tatil için heyecanlıydım. Bir ayımı Durukan ile geçirecektim. Hemen hemen her günüm onunla geçiyordu zaten. Sonuçta farklı evlerde kalıyorduk. Bazen de Durukan diğer arkadaşlarıyla vakit geçiriyordu. Benim onun kadar arkadaşım yoktu. Nisa en yakınımdı. Aynı evde kalıyorduk ve günde 20 saatten fazla beraberdik.

Nisa'dan başka Gizem, Nur ve Aslı vardı. Onlarla çok yakın değildik. Yine de arada sırada dışarıda beraber yemek falan yiyorduk. Tercih yaptığımız gün de beraber kutlamıştık üniversite kazanmamızı. Nur ve Gizem aynı okulu kazanmıştı. Aslı da İstanbul Üniversitesi'ni kazanmıştı ve mühendislik okuyacaktı.

Düşüncelerimden sıyrılıp arabadakilere baktım. Nisa tüm yolculuklarını uyuyarak geçirirdi ve yine uyuyordu. Rüzgar kulaklıkla müzik dinliyordu. İkisi de arka koltukta oturuyordu. Beni araba tutuyordu, bu yüzden öne oturmuştum.

Durukan'a baktığımda sadece yola odaklanmıştı. Biraz endişeliydi. İlk defa bu kadar uzun yolculukta araba kullanıyordu. Rüzgar yorgunmuş. Bu nedenle de arabayı Durukan kullanıyordu.

Yavaşça elini tuttum. Dalmıştı, elini tutunca korkmuştu haliyle. Onu sakinleştirmek istiyordum. Böyle giderse hata yapabilirdi. Arabayı iyi kullanıyordu ama stres her şeye sebep olabilirdi. Bir şey demeden sadece gözlerine bakıp gülümsedim. O da aynı şekilde bana gülümsedi. Stresi azalmıştı biraz da olsa.

Gözlerim ağırlaşmaya başlamıştı ama uyumamalıydım. Ben de uyursam Durukan tek kalacaktı. Daha çok zorlanabilirdi. Stresini azaltmak için uyumayıp yalnız olmadığını hissettirmemiydim.

Yalnızca 1 saatlik yolumuz kalmıştı. Sanırım gözlerim 1 saat daha dayanabilirdi.

"Canım gözlerin ağrımıştır, uyu artık istersen."

Çilekli Süt'ümHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin