Kendime geldiğimde hastane odasında yatıyordum. En son hatırladığım şey ise doktorun çarşafı açmasıydı. Kızın yüzü tanınmayacak haldeydi.
Dolunay değildi. O an o kadar çok mutlu olmuştum ki... Ben mutluydum, ya o kızın gerçek ailesi ne durumdaydı? Öğrendiklerinde ne tepki vereceklerdi?
Bir saat kadar sonra uyandığımda kıza otopsi yapıldığını öğrendim. Yalnız başına dışarı çıkmıştı. Tek isteği belki de yalnız kalıp huzur bulmaktı. Ama huzur bulamamıştı. Evinden tertemiz çıkmıştı ama bilemezdi ki geri dönemeyeceğini.
Kız bir ormana kaçırılıp tecavüze uğramış, hem de birkaç kişi tarafından. Vücudunda sayısız darp izi varmış. Çok direnmiş, başaramamış. En sonunda da eziyet görmüş. Öldürülüp ormanın bir köşesine atılmış ve kurda kuşa yem olmuş. 2 gün önce yaşanmış tüm bunlar.
Bunları hangi insan yapardı ki? Bunu yapanlar insan değillerdi. Hayvan bile diyemezdik, hayvanlar bile onlardan çok daha iyilerdi.
Bu olay direkt akla Özgecan Arslan'ı getiriyordu. O kızın da hayalleri vardı. Hiçbirini yaşayamadan tecavüze uğrayıp öldürülmüştü o da.
Dakikalar sonra hastaneye bir aile gelmişti. Sanırım o kızın ailesiydi. Bir kadın ağlamaktan ayakta duramıyordu. Annesi olmalıydı. O kadına sarılan da kızın babasıydı sanırım. O da ağlamaktan harap olmuştu.
Benim gözümden de yaşlar dökülürken yanlarına gittim. Birinin onlara teselli vermesi gerekiyordu. Şu an Dolunay'ı düşünemiyordum. Kızın annesine sarılıp teselli etmeye çalıştım. İşe yaramıyordu. Ne kadar teselli verirsem vereyim yaşananlar geri gelmeyecekti. Bunu yapanlar bulununca hesabını soracaktım hepsinden. Ölümleri benim elimden olacaktı.
_________________Son hatırladığım şey kaldırımda oturduğumdu. Sonrasında ise sinir krizi geçirmiş olmalıydım. Ağlayıp isteyip de ağlayamadığımda sinir krizi geçirirdim.
En son ne zaman olduğunu hatırlamıyordum. Sanırım yaz tatilindeydi. Beni çok etkileyen bir olay olmuştu. Bir sevdiğimi kaybetmiştim. İlk öğrendiğim anda kriz geçirmiştim. Sonrası tarif edilemezdi benim için. Hayatımın en kötü yazıydı.
Şu an anneannemin evindeydim. Birkaç gün önce gelmiştim. İki gün hastanede kalmıştım. Doktor psikolojik destek almam gerektiğini söylemişti. Bense istememiştim. Bütün bu yaşadıklarım kendi eserimdi. Anonim olayını fazla abartmıştım. Durukan'ın gitmesi bunun üstüne tuzla biber olmuştu.
Aramız bozuktu. Sanırım yine benim anonim takıntım yüzündendi. Ama öyle konuşması canımı yakmıştı nedensizce. Artık geri dönmemin zamanı gelmişti. Duyduklarıma göre kayıp ilanı verilmişti adıma. Ailem nerede olduğumu biliyordu. Yalnız kalmaya ihtiyacım olduğunu söylemiştim. Ailem de anlayışla karşılayıp kimseye bir şey dememişti.
Nisa çok endişenmiş olmalıydı. Hiçbir şey söylemiştim ona. Söylemiş olsaydım rahat bırakmazdı beni. Benimse yalnız kalmaya ihtiyacım vardı gerçekten de. Bugün dönecektim okuluma. Yarın raporumun süresi doluyordu zaten. Nisa'yı çok özlemiştim. Ve Durukan'ı... Yok ya ne özleyeceğim onu! Hem benim bir şeyim değildi ki o. Özlemeye de hakkım yoktu haliyle.
Yarın yolculuk yapacağım için eşyalarımı hızlıca toplayıp yatağıma uzandım. Zaten bir tek sırt çantam vardı. Uykum yoktu ama uyumalıydım. Yarın çok yorucu ve zor bir gün olacaktı.
Birkaç gün Nisa'nın söylenmelerini dinlemek zorundaydım. Başa gelen çekilirdi. Aylarca bıktırsa da haklıydı. Ben de haketmiştim. Bunları düşünürken kendimi uykuya teslim etmeye başlamıştım. Yarının güzel geçmesi için dua ederek kendimi uykuya bıraktım.
___________________________
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çilekli Süt'üm
Teen FictionAy parçam... Her şeyim... İlk aşkım... Ay Parçası için yeni bir aşk mı doğacak yoksa yeni bir hayal kırıklığı mı? 054***: Bir gün beni de çilekli sütü sevdiğin kadar sever misin Ay Parçası?.. Yayımlanmaya başladığı tarih: 💎14.02.2019💎