ÇS 20

144 11 1
                                    

Durukan & Dolunay'a özel bölüm💕
___________________

Uyandığımda sabah olmuştu. Uyanır uyanmaz gözlerim yanıma gitti. Akşam odama gelmişti. Beraber fotoğraf çekmiştik. Sonrasında da biraz konuşmuştuk. Ben beraber uyuduğumuzu sanmıştım.

Ama hepsi rüyaydı. Sadece sohbet etmiştik. Sonrasında uykum gelince yatağa uzanmıştım. Sanırım uykun geldi, ben de odama gideyim. deyip kalkmıştı. Bense öylece kala kalakalmıştım iyi geceler deyip odadan çıktığında. Hep de böyle olacaktı zaten. Durukan beni sevmiyordu. Ben seviyor muyum onu bilmiyorum işte.

Seviyor gibiydim. Ama 3 sene önce hissettiklerimi hissetmiyordum. Sanırım ben en çok Furkan'ı sevmiştim. Başkasını onu sevdiğim kadar sevemezdim. Oturup bunları düşününce hâlâ onu sevdiğimi fark etmiştim. Durukan tatlı biriydi. Onu sevmiyordum malesef. Geçmişi unutturuyordu ama ne zaman Furkan'la gittiğimiz yerlerden geçsem gözlerim doluyordu.

Arada sırada onunla oturduğumuz yere oturup saatlerce anılarımızı düşünüyordum. Alışmıştım biraz dağa onsuzluğa. Hâlâ bir yanım onu seviyordu.

Bu sene 1. dönem görmüştüm onu. Servisle gidiyordum okula. Sonrasında ayrılmıştım tabi. Yürümeyi seviyordum.

O bir kafede çalışıyordu. Her öğle arası onu görmek için uğraşıyordum. Servis kafenin önünden geçerken gözümü ayırmayıp tek tek herkese bakıyordum.

Yine bir gün öğle yemeğinden dönerken kafenin önünden geçiyorduk. O tarafa dönmemle göz göze gelmemiz bir olmuştu. Servisin önünde oturuyordum. Pencere açıktı, ilk defa o zaman mutlu olmuştum. Çok değişmişti. Saçını boyatmış, boyu uzamış, kilo almıştı.

O iki saniye bakışmamız sanki bir ömre bedeldi. O kadar çok özlemiştim ki... Bir daha da görmedim zaten. Fotoğraflarını görüyordum sadece.

2. dönem ise çalıştığı kafe kapandı ve ondan haber alamaz oldum. O kadar çok özledim ki onu bir kere görebilmek için her şeyimi verirdim.

Düşüncelerimden sıyrılıp ayağa kalktım ve lavaboya gittim. Ayanaya bakana kadar ağladığımı fark etmemiştim. Kendime söz vermiştim, bir daha ağlamak yoktu. Ama dayanamayıp tutamamıştım yine sözümü.

Üzerime rahat bir şeyler giyip mutfağa geçtim. Durukan da bir şeyler atıştırıyordu.

"Günaydın."

"Günaydın da öğlen oldu."

"Çok yorulmuşum dün. Uyanmak istemedim."

"Haklısın. Geç otur, çay koyayım ben de sana."

Karşısına oturdum. Canım hiçbir şey istemiyordu. Sanırım sadece çay içecektim. Bardağımı doldurup karşıma oturdu.

"Bugün iyi görünüyorsun. Dışarı çıkıp bir şeyler yapmak ister misin?"

"Olur, çıkalım tabi. Bir hafta evdeydim. Anneannem dışarı çıkmama izin vermedi. Özledim sanırım."

"Rüzgar ve Nisa dışarı çıktılar zaten. Nisa bir haftadır ne kendine bakıyor ne de doğru düzgün yemek yiyordu. Kuaföre gideceklerdi, ardından da yemeğe."

"Ben her şey için özür dilerim. Sizi çok üzdüm. Bir şekilde haber vermeliydim. Telefonumu kaybettim ama numaranızı bulabilirdim bir yerden."

"Öyle düşünme. Senin hatan değildi. Biz ilgilenemedik seninle. Fark etmeliydim senin iyi olmadığını. Sen benim arkadaşımsın, dertlerini paylaşmam gerekirdi."

Çilekli Süt'ümHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin